Halk arasında “Kombina” olarak bilinen ve bu gün ki adıyla “Et ve Süt Kurumu” olarak bilinen Et ve Balık Kurumu, 1952 yılında zamanın hükümeti tarafından, hayvancılık ve balıkçılık sektörünü desteklemek ve geliştirmek gayesi ile kurulmuş, devletin olmazsa olmaz kurumlarından birisidir, bana göre.
Aradan geçen 66 yılı aşkın sürede “Kombina” bu ülkenin, bilhassa, hayvancılığının gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş ve hayvan besleyen çiftçi ile köylünün, adeta, sigortası konumunda olmuştur…
Memlekette hayvancılıkla uğraşan, geçimini hayvana bağlayan, milyonlarca köylü hep; nasıl olsa hayvanımı kestirebileceğim bir kapı var, düşünerek güvenmiştir “Kombina”ya.
Bu, bugün de böyledir ülkemizde…
Yıllardan beridir uygulanan et ithalatının, ülkemiz hayvancılığının gelişebilmesi ve sürdürülebilir olması açısından “fevkalade yanlış” bir politika olduğuna inananlardanım.
Bu, “bahsi diğer” olarak kalsın şimdilik…
Bugün irdelemek istediğim konu: Kombinaların, hem çiftçi ve hem de vatandaş açısından, her zamandan daha fazla önemli bir konumda olduğudur.
Dünyanın içine düştüğü “vahşi kapitalizm” ve “emperyal baskı” ya karşı, insanın temel ihtiyaçlarından birisi olan “et” konusunda bir sigorta, bir denge unsurudur kombinalarımız, şu zamanda…
Erzurum Et ve Süt Kurumunu ziyaret ettim geçenlerde.
Başarılı bulduğum bir Müdürü var, İsmail Atasever…
Kombinada 140 civarında bir istihdamın olduğunu, civardaki on vilayetin Erzurum’a bağlı olduğunu, bu on vilayetin tamamının hayvanlarının, kombinaya getirilmesi halinde, kesildiğini, şu anda 28 ve 29 tl den karkas fiyat verdiklerini ve vatandaşa da 31 tl den kıyma et sattıklarını özetledi, hülasa olarak…
Tam da yukarda bahsettiğim sigorta ve denge görevi…
Ayrıca, bu perakende satışların şehrin ihtiyacının nerdeyse dörtte birini karşıladığını öğrendim.
Sevindiğim bir hadise de; o eskilerin tadı damaklarda kalan kavurma sucuğun da yeniden eski reçetelerle üretilip vatandaşın tüketimine sundukları oldu.
Hem de çok hesaplı fiyatlarla.
Vatandaşın et ihtiyacını karşılamada tam bir sigorta görevi…
Koca şehirde sadece bir tane satış noktasının olması (Gez Mahallesinde) elbette yetersiz.
En az bir tane Yenişehir de ve bir tane de Dadaşkent te olmalı.
İşin bu yanı siyasilere düşüyor elbette.
Vatandaştan yana tavır bunu gerektirir.
“Brusellalı et” konusunu başka bir yazıya bırakıyorum.
Brusella mevzuu derin bir mevzu…
Tamamen kombinaya bırakılmalı diye düşündüğümü, niye böyle düşündüğümü detaylı bir yazıyla anlatacağım.
“İyi ki Kombina var” diyerek kapatıyorum.