Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ‘Yardım edenin yardım edilene karşı hiçbir üstünlüğü yoktur. Yardım eden kişinin, yardım ettiği kişinin onurunu koruma mükellefiyeti vardır. Kişilerin itibarının zedelenmesine imkân tanıyan yardım organizasyonlarının İslâm’ın insan haysiyetinin korunması prensibine uygun olmadığı bilinmelidir. Hiçbir sosyal yardım, insan kişiliğinin zedelenmesine asla kapı aralamamalıdır.’dedi.
Görmez şunları kaydetti, “
Şurası unutulmamalıdır ki onuruyla, izzetiyle yoksunluğunu belli etmeden yaşayan nice insanlar vardır. Bu insanları bulmak ve onların onurunu zedelemeden geleceklerinin inşası için çaba göstermek gerekmektedir. Bu anlamıyla yardımlaşma ve dayanışmanın yeni dilinin bulunması önemli bir sosyal sorumluluktur.
YARDIMLAŞMA AHLÂKI…
Ramazan ayı, oruç ibadetinin yanında yardımlaşma ve dayanışmayı da içinde barındırmaktadır. Tabiî ki müminlerin zekât ve fitrelerini sorumlulukları doğrultusunda yerine getirme gayretleri önemlidir. Ancak yardımlaşma ve dayanışma asgarî limitlerde ifa edilen zekât ve fitrenin dışında infakı da kapsamaktadır. İnfakla ilgili duyarlılığımızı bu ay vesilesiyle hatırlamalı ve infakta da yarış yapmalıyız. Ancak İslâm, yardımlaşma ve dayanışmanın rastgele yapılmasını değil, ahlâkî bir temele dayalı ifa edilmesini esas alır.
YARDIM EDEN KİŞİNİN, YARDIM ETTİĞİ KİŞİNİN ONURUNU KORUMA MÜKELLEFİYETİ VARDIR...
Yardım edenin yardım edilene karşı hiçbir üstünlüğü yoktur. Yardım eden kişinin, yardım ettiği kişinin onurunu koruma mükellefiyeti vardır. Kişilerin itibarının zedelenmesine imkân tanıyan yardım organizasyonlarının İslâm’ın insan haysiyetinin korunması prensibine uygun olmadığı bilinmelidir. Hiçbir sosyal yardım, insan kişiliğinin zedelenmesine asla kapı aralamamalıdır.
BİREYİN ONURUNA YAKIŞANI, KENDİ İHTİYAÇLARINI KENDİSİNİN ALMASIDIR…
Yardımda esas muhtaç olanın ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Ramazan dolayısıyla son yıllarda her tarafta görünür olan gıda paketleri kişilerin ihtiyaçlarından ziyade belli başlı maddeleri ihtiva etmektedir. Bu paketlerin toplumsal yaraları ne kadar sardığı tartışmalıdır. Bireyin onuruna yakışanı kendi ihtiyaçlarını kendisinin almasıdır. Yardım edenlerin bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak toplumsal dayanışmaya katkı vermelerinin insan onuruna daha yakışır olacağı bilinmelidir.
İHTİŞAMLI DAVETLERE HAYIR
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, gösterişli iftar programları, sınıf ve itibar esasına dayalı ihtişamlı davetler, Ramazanı yanlış bir şekilde bir tür eğlence, karnaval ve festival havasına sokan eğilimlerin ciddi olarak dikkat çekmeye başladığını belirterek, "İftar sofraları israf sofralarına dönüşmemelidir. Son yıllarda özellikle büyükşehirlerde beş yıldızlı otellerde ve gerekse değişik mekanlarda hazırlanan iftar sofraları, kendi içinde israfı ve gösterişi barındırmaktadır" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Ramazan ayının başlaması dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda basın toplantısı düzenledi.
GÖRMEZ BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİ
Görmez, 'Ramazan geldi selam ile' başlıklı temanın tanıtımını yaptı. Türk milletinin yeni bir Ramazana aşkla, heyecanla, sevinçle kavuştuğunu kaydeden Görmez, Ramazan ayının, her bir Müslümanın kendisiyle yüzleştiği, kendisini yenilediği, iç dünyasını tazelediği ve her yıl müminleri değiştirmek ve dönüştürmek üzere gelen rahmet, bereket ve mağfiret ayı olduğunu söyledi. Ramazan ayını her yıl ötelerden gelen kutlu bir misafire benzettiklerini anlatan Görmez, "Ramazan, başta vatan sathı olmak üzeren bütün yeryüzünü bir mabede dönüştürür. Ramazan, aynı zamanda iradelerimizi eğiten bir mektep olur. İnsanları her türlü beşeri arzuların egemenliğinden kurtararak gerçek özgürlüğe, gerçek hürriyete kavuşturur" şeklinde konuştu.
RAMAZAN’IN AMACI
Ramazanın en büyük amaçlarından birinin, günlük hayatın koşuşturması içinde kendi özünü, kendi mayasını kaybeden insanın yeniden değişmesini sağlamak olduğunu belirten Görmez, buna karşın gerek Türkiye'de, gerekse İslam dünyasında son yıllarda ramazan ile ilgili uygulamaların değiştiğini anlattı. Görmez, "Ramazanın bizi değil, biz Ramazanı değiştirmeye kalkışıyoruz. Biz Ramazanı değil, Ramazan bizi değiştirsin. Çünkü insanoğlu mayasındaki bazı özelliklerle iyilikleri kötülüklere, doğrulukları yanlışlara dönüştürme kabiliyetine sahip. Nice insanı düzeltmek üzere gelen dinler dahi insan eliyle değişmeye yüz tutmuştur. Bugün İslam dünyasında Ramazan ile değişmekle, Ramazanı değiştirmek arasında gidip gelen yeni bir takdim sorunu dikkat çekmektedir. Oysa aslolan, Ramazan ile değişmektir. Çünkü Ramazanı değiştirdiğimiz zaman, Ramazanın bizi değiştirme gücünü de ortadan kaldırmış oluyoruz" diye konuştu.
RAMAZANIN RUHANİYETİ
Görmez, gösterişli iftar sofralarından kaçınılması çağrısı da yaptığı basın toplantısında değişmek için ramazanın ruhaniyetine teslim olmak gerektiğini bildirdi. Ramazanın ruhaniyetini ve maneviyatını ihlal eden her türlü davranıştan uzak durmak gerektiğine işaret eden Görmez, "Gösterişli iftar programları, sınıf ve itibar esasına dayalı ihtişamlı davetler, ramazanı yanlış bir şekilde bir tür eğlence, karnaval ve festival havasında terennüm eden eğilimlerin mevcut gidişatı ciddi olarak dikkat çekmeye başlamıştır. İnsanlık durumumuzu yüce Rabbimiz indinde tahkim etmenin yolu, lütuf ve ihsan ayı Ramazanın ruhaniyetine ve maneviyatına bihakkın teslim olmak, yeniden yapılanmak ve değişmektir. İbadetle neşelenen gönüllerin müminler arasındaki muhabbeti de pekiştirmesi gerekir. Bu coşku bir eğlence, şatafat ve bir gösteriye asla dönüşmemelidir. İftar sofraları israf sofralarına dönüşmemelidir. Son yıllarda özellikle büyükşehirlerde beş yıldızlı otellerde ve gerekse değişik mekanlarda hazırlanan iftar sofraları, kendi içinde israfı ve gösterişi barındırmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
Zenginliğin müslümanlar için bir statü olmadığını vurgulayan Görmez, fakirlik ve yoksulluğun da insanı ötekileştiren bir vasıf olmadığını söyledi. İslam dininin zengin ile fakiri eşit gördüğünü kaydeden Görmez, paylaşımın yoğun yaşandığı bu ayda elde edilen ahlaki meziyetleri bütün zamanlara yaymanın herkesin görevi olduğunu dile getirdi. İftar çadırlarının amacından saptırıldığına da işaret eden Görmez, "Başlangıçta tamamen yoldan geçenlerin ve yolda kalmışların bir çorba ile iftarını açması ile ilgili son derece güzel bir düşünceye dayanılarak ortaya çıkan iftar çadırlarının son zamanlarda bu gayenin dışına çıkarak bir gösteri aracına dönüştürülmemesine özellikle kamu hizmeti yapanların dikkat etmesi gerekir" dedi.
Kamu kuruluşları ile özel kuruluşların toplu iftarları çalışanlarıyla birlikte yapmaları gerektiğini anlatan Görmez, işçilerle, memurlarla ve emekçilerle iş sahiplerinin, patronların, amirlerin ayrı dünyaların insanı olmadıklarını ramazan dolayısıyla gösterilmesini istedi.
Geçen yıl Ramazan ayında komşuluk ilişkilerini tema olarak belirlediklerini hatırlatan Görmez, bu yılın temasının ise 'selam' olduğunu ifade etti. Selamı yaymak için seferber olmak istediklerini kaydeden Görmez, selamın, tanışmanın, buluşmanın, görüşmenin ilk adımı olduğunu ve selamla açılmayacak kapı, varılmayacak hedef olmadığını vurguladı.
Ramazan'a yönelik olarak 30 ilçeye müftü, camilere 9 bin görevli ve 500 vaiz atandığını, yurt dışında 179 diyanet çalışanı görevlendirildiğini açıklayan Görmez, 'Alo 190 Dini Danışma Çağrı Merkezi'nin sabah 09.00'dan gece 23.00'a kadar hizmet vereceğini bildirdi.