Doğu Anadolu Sanayisi ve İşadamları Derneği’nde düzenlenen Üretim Toplumu başlıklı etkinlikte konuşan önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, çağdaş tüketim anlayışında yaşanan dönüşümü değerlendirerek, gösterişe dayalı alışkanlıkların toplum yapısını ve ekonomik düzeni derinden etkilediğini ifade etti. Gıda tercihlerinden sosyal medya paylaşımlarına kadar geniş bir alanı kapsayan bu dönüşümün, özellikle genç kuşaklar arasında hızla yayıldığına dikkat çekti.
Aydemir’e göre artık tüketim yalnızca ihtiyaçları karşılamakla sınırlı kalmıyor; görünür olmak, fark edilmek ve beğeni toplamak temel amaç haline geliyor. Bu yaklaşımın, hem bireysel alışkanlıkları hem de toplumsal değerleri dönüştürdüğünü belirtti.
SOSYAL GÖSTERİ VE TÜKETİMİN YÖN DEĞİŞTİRMESİ
Aydemir, tüketim pratiklerinin salt ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir anlam taşıdığına vurgu yaptı. Geçmişte sade, kanaatkâr ve paylaşımcı bir çizgiye sahip olan tüketim kültürünün, günümüzde sosyal mecralar aracılığıyla bir “gösteri alanına” dönüştüğünü dile getirdi. Özellikle yemek tercihlerinde estetik sunumların, mekan tercihlerinde ise şatafatın ön plana çıkmasının bu dönüşümün en belirgin göstergelerinden biri olduğuna işaret etti.
Bu noktada tüketim tercihlerinin artık yalnızca damak tadı ya da ihtiyaçla açıklanamayacağını söyleyen Aydemir, görünürlüğün ve beğeni toplamanın yeni bir toplumsal sermaye aracı haline geldiğini belirtti. Bu durumun, bireyleri daha fazla harcamaya, üretimden uzaklaşarak tüketim merkezli bir yaşam tarzına yönelttiğini ifade etti.
EKONOMİK DENGELERE YANSIMALAR
Aydemir, tüketimin gösterişle iç içe geçmesinin yalnızca bireysel bir tercih olmadığını, aynı zamanda ekonomik dengeleri de etkilediğini söyledi. Hane halklarının gelir–gider dengesinde yaşanan sapmaların temelinde bu tüketim alışkanlıklarının bulunduğunu belirtti. İsrafın sıradanlaştığı bir ortamda, tasarruf kültürünün geri planda kaldığını vurguladı.
Yerel esnafın ve küçük üreticilerin bu gösterişli tüketim anlayışı nedeniyle geri planda kaldığını dile getiren Aydemir, pahalı mekanlara yönelimin ve “görünürlük baskısının” yerel ekonomileri zayıflattığını ifade etti. Bu durumun uzun vadede üretim-tüketim zincirini zedelediğini, toplumsal refahın da bu zedelenmeden etkilendiğini söyledi.
TOPLUMSAL DEĞERLERİN AŞINMASI
Aydemir, gösterişin merkezde olduğu tüketim anlayışının toplumsal dayanışma kültürünü aşındırdığına dikkat çekti. Geleneksel olarak paylaşımcı ve kanaatkâr bir çizgiye sahip olan toplum yapısının, bu yeni eğilim karşısında savrulma yaşadığını dile getirdi. Bireylerin birbirini estetik veya maddi düzlemde geçme çabasının, ortak değerleri geri plana ittiğini vurguladı.
Bu tablo karşısında yeniden düşünmenin zaruri olduğunu belirten Aydemir, tasarrufun, ölçülülüğün ve yerli üretimin desteklenmesinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir gereklilik haline geldiğini ifade etti. Tüketimi şekillendiren bu eğilimlerin bilinçli şekilde ele alınması gerektiğini vurguladı.
KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM VE ÇIKIŞ YOLU
Aydemir, meseleye yalnızca bireysel tercihler düzeyinde yaklaşmanın yetersiz olduğunu, köklü bir kültürel farkındalığın oluşturulması gerektiğini belirtti. Tüketimin yeniden üretimle, gösterişin ise kanaat ve paylaşma kültürüyle dengelenmesi gerektiğini dile getirdi. Bu dönüşümün hem ekonomik istikrar hem de toplumsal huzur için elzem olduğunu ifade etti.
Bilinçli tüketim kültürünün yeniden canlandırılması gerektiğini belirten Aydemir, israf ve gösterişin karşısında yerli üretimin, tasarrufun ve toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu yönde atılacak adımların hem bireysel hem de toplumsal ölçekte kalıcı bir dengeyi beraberinde getireceğini söyledi.