Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen UMKE Eğitim Toplantısında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şükrü Seven tarafından “Felaketler Ertesinde Kurtarma Faaliyetleri ve Lojistik Planlama” başlığı altında bir sunum gerçekleştirildi.
SEVEN DEPREMLERİN YOL AÇTIĞI TRAVMALARI ANLATTI
Erzurum Sağlık İl Müdür Yardımcısı Dr. Mahmut Avcı, Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Fazlı Erdoğan, hastanede görevli doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda tüm doğal afetler içinde ölüme en sık yol açan afetin depremler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Şükrü Seven, depremlerde ilk sıradaki ölüm nedeninin vital organlara gelen çoğu penetran olan travmaların; ikinci sebebinin ise vital olmayan bir organ olan kaslara gelen ve çoğu kez künt travmaların yol açtığı “crush” yani ezilme sendromu ve komplikasyonlarının olduğunu ifade etti. Akut travmatik ölümler karşısında yapılabilecek fazlaca bir şey olmadığını dile getiren Seven, bu yüzden depremler sonrasında can kaybını azaltmanın en etkin çaresinin ezilme sendromunu ve tedavisini iyi bilmekten geçtiğini vurgulayarak; “Önceden çok iyi bilinmeyen bu gerçek 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sonrasında ülkemiz tıp gündemine, bir daha çıkmamak üzere yerleşmiştir.” dedi.
Prof. Dr. Sever sözlerini şöyle sürdürdü: “Depremler ertesinde ortaya çıkan ezilme sendromu sıklığını incelerken şu temel bilgiler göz önünde tutulmalıdır: 1. Deprem travmalarının tümünde rabdomiyoliz gelişmez, 2. Rabdomiyolizlerin tümünde ezilme sendromu gelişmez, 3. Ezilme sendromu olgularının tümünde ABY gelişmez.
EZİLME SENDROMU
Ezilme sendromu öncelikle orta yaş grubundaki hastalarda görülür. Marmara Depremi ardından ortaya çıkan ezilme sendromlu hastaların epidemiyolojik analizinde ilginç olarak dokuz yaşın altında ve 60 yaşın üzerinde olanla¬rın oranı yerli nüfusa göre anlamlı şekilde daha azdır. Deprem bölgesinde yaşayan yerli nüfusun %8.4 ü 60 yaş ve üzerinde olduğu halde, felaketzedelerin ancak %4.3 ü 60 yaşından daha fazladır. Benzer bir çelişki çocuk yaş grubu için de ortaya çıkmıştır; deprem öncesinde bölge halkının %18.7 si 10 yaşın al¬tında iken, felaketzedelerin ancak yüzde 1.9 u 10 yaş altında bulunmuştur. Söz konusu bulgu, yaşlı kimselerin deprem sırasındaki mortalitelerinin daha yüksek olması ve çocukların göçük altındaki küçük aralıklarda (yaşam üçgenleri) da¬ha iyi korunabildikleri varsayımı ile açıklanmıştır. enkaz altında geçen süre
Depremlerden sonra hem medikal, hem de lojistik açıdan dikkat çeken bir konu enkaz altında geçen süre (EAS) dır. Bu süre felaketin merkez üssündeki nüfus yoğunluğuna, yapıların tipine, kurtarma faaliyetlerinin etkinliğine göre değişkenlik gösterir. Büyük depremlerden sonra ortalama EAS 10 saat dolayındadır; süre uzadıkça, enkaz altından canlı çıkarılanların oranı azalır.
Marmara depremi ardından ortaya çıkan ezilme sendromlu hastalarda başvuruda yapılan tespitlerde hastalarda toplam 790 ekstremite travması yanında 69 torakal ve 41 abdominal travma, saptanmıştır; ayrıca 133 fraktür not edilmiştir. Abdominal ve torakal travması olanlarda mortalite anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Ezilme sendromunda tedaviyi cerrahi ve medikal girişimler ana başlıkları altında incelemek ve her iki tedavi şeklini de felaket alanında, başvuru sırasın¬da ve klinik seyir aşamalarında olmak üzere 3 alt başlığa ayırmak öğrenmeyi kolaylaştırır.
Felaket şartlarında, sahada majör cerrahi girişim yapmak mümkün olmaz; burada cerrahi yaklaşımın ana prensibi artık standart hale gelmiş uygulamalar ile vital fonksiyonların stabilizasyonunu sağlamak ve felaketzedeyi en yakın sağlık kuruluşuna sevk etmektir.
KURTARMA FAALİYETLERİ
Lojistik açıdan en önemli olay kurtarma faaliyetlerinin şekli ve süresidir. Depremlerde enkaz altında canlı kalabilme ihtimali binaların özellikleri ile buna bağlı olarak kolonların veya eşyaların oluşturabildiği boşluklar (yaşam üç¬genleri) ve afetin gerçekleştiği an ile ilgilidir. Depremlerden 24-48 saat geçtikten sonra enkaz altından canlı çıkarılanların oranı hızla düştüğü için ilk iki gündeki kurtarma faaliyetleri çok önemlidir. Enkaz altında canlı insanın bulunma ihtimali varsa, kurtarma çalışmaları el veya kazma, kürek, pnömatik aletler ve küçük vinçler gibi hafif el aletleri ile yapılmalı; canlı kalmadığı düşünüldüğü zaman ise molozu kaldırmak üzere ağır iş makineleri devreye sokulmalıdır. Ancak, bu karar çok kritiktir; çünkü enkaz altında hala can¬lı kalmış kimseler bu aşamada ölebilir. O nedenle, büyük depremlerden sonra itinalı kurtarma çalışmaları hiç değilse beş gün sürdürülmelidir.
Toplantı sonrasında ise geçtiğimiz günlerde Van’da meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremin ardından Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelerek Erzurum’a getirilen depremzede yaralıların tedavisinde görev alan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şükrü Seven, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Selçuk Baktıroğlu, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi ve Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Rıza Odabaşı ve Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr. Eyüp Külah’a Hastane Başhekimi Prof Dr. Fazlı Erdoğan tarafından Teşekkür Belgesi takdim edildi.