Atatürk Üniversitesinden bir grup öğretim üyesi tarafından yapılan saha çalışması sırasında Tortum Şelalesi'nden sonra ilin en büyük ikinci çağlayanı Şenkaya ilçesinde tespit edildi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Cemal Sevindi, yaptığı açıklamada, kendisinin başkanlığında Yrd. Doç. Dr. Günay Kaya ve araştırma görevlileri Aydın Bekar, Salih Kaygusuz ve Alper Aykaç'tan oluşan ekip tarafından 17-18 Eylül 2011 tarihilerinde yürütülen saha çalışmalarında, Şenkaya ilçesine bağlı Kaynak köyünün 2 kilometre güneyinde Erzurum'un ikinci en büyük çağlayanını tespit ettiklerini söyledi.
ŞİRVAZ ŞELALESİ
Yerel olarak tanınan ancak literatüre henüz girmemiş çağlayanın yörede Şirvaz Şelalesi adıyla bilindiğini kaydeden Sevindi, şunları kaydetti:"Yapılan ölçümlere göre 37 metre yüksekliğine sahip Şirvaz Çağlayanı, Tortum Şelalesi'nden sonra Erzurum ilinde su düşüşü bulunan ikinci en yüksek eğim kırığıdır. Bardız Çayı havzası dahilinde, Boğaz Dere Vadisinde yer alan Çağlayan 2 bin 268-2 bin 305 metre yükseltileri arasında yer almaktadır. Yapılan tespitlere göre Çağlayan özellikle haziran ayında en muhteşem görünümünü kazanmaktadır. Saha çalışmalarımızda böyle bir çağlayanla karşılaşmak bizi sevindirdi."
KAYAÜSTÜ TASVİRLER
Yrd. Doç. Dr. Sevindi, bölgede kendilerini şaşırtan diğer bir şeyin ise çağlayanın yakın çevresinde bulunan kayaüstü tasvirleri olduğunu ifade etti.
Çağlayanın yakın çevresinde yapılan incelemelerde, benzer örneklerinin Milattan Önce 3 ve 5. yüzyıla tarihlendirilen kayaüstü tasvirleri ile karşılaştıklarını bildiren Sevindi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kazıma-vurgu tekniğiyle çizilen kayaüstü resimlerde, av hayvanları ve av sahneleri tasvir edilmiştir. Biz hemen bu tasvirlerin fotoğraflarını çektik. Tarih bölümünde görevli öğretim üyesi arkadaşlarımıza gösterdik. Orada oluşturulacak bir heyet bölgede gerekli bilimsel incelemeyi yapacak. Temennimiz bölgenin tarihi dokusunun zarar görmeden korunma altına alınmasıdır."
Sevindi, çağlayanın yer aldığı vadide ayrıca 48 kelebek türü, 69 kuş türü, Alpin-Subalpin ve İran-Turan flora unsuru 86 bitki türü tespit ettiklerini söyledi.
Sahadaki Doğal Ve Kültürel Zenginlik
Sevindi, Bardız Çayı havzasında sürdürülen dar alanlı çalışmalarda, sahadaki doğal ve kültürel zenginliklerin tahmin edilenin üzerinde olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.
Mevsim şartları dikkate alındığında sadece 2 gün süren saha çalışmalarından elde edilen kayıtların son derece şaşırtıcı olduğuna değinen Sevindi, şunları kaydetti:"Örneğin nadir kelebek türlerinden apollo, Akdeniz hanımeli kelebeği, çokgözlü mavi, harem güzelesmeri, Mezopotamya çokgözlüsü bu alanda rahatlıkla izlenebilmektedir. Ayrıca sahada küçük kerkenez, kaya kartalı gibi özel kuş türleri de Yaygın olarak gözlenmiştir. Yine bu alanda yabani erik, elma, armut türlerinin yanı sıra rosa pimpinellifolia, rosa pulverulenta ve rosa iberica gibi kuşburnu türleri bir arada izlenmiştir."
Cemal Sevindi, "Beşeri faaliyetlerin olumsuz etkilerinden nispeten korunmuş olan sahada, tespit edilen biyoçeşitlilik ve kültürel zenginlikler Erzurum için oldukça önemlidir. Sahanın turizm potansiyelinin detaylı olarak belirlenmesi ve haritalanması amacıyla 2012 yılında yeni bir çalışma başlatılmasına karar verilmiştir" diye konuştu.