Dünya Diyabet Günü dolayısıyla Erzurum’da ücretsiz olarak vatandaşların şekeri ölçüldü.
Erzurum AVM içerisinde Sağlık Müdürlüğü’nce kurulan stantlar da şeker ölçümü yapıldı. Erzurum Sağlık Müdürü Serhat Vançelik, Erzurum’un Türkiye genelinde en az diyabet hastası bulunan şehirler arasında olduğunu söyledi.
Vançelik, “Görülme oranının az olması rahat olmamız anlamına gelmez. Herkesin ücretsiz bir şekilde kan şekerini ölçtürüp kontrolden geçmesi gerekiyor. 40 yaş üzeri risk gurubuna giriyor. 40 yaş üzerinde bulunan tüm vatandaşlar düzenli olarak kontrolden geçmeleri gerekiyor.” dedi.
100 KİŞİDEN 14 KİŞİNİN ŞEKERİ VAR
Vançelik, Erzurum'da her 100 kişiden 14'ünün şeker hastası olduğunu belirtti. İl Sağlık Müdürü söz konusu hastaların yüzde 7'sinin ise şeker hastası olduğunun farkında olmadığını dile getirdi. Şeker kontrollerinin aile hekimliklerinde ve oluşturulan stantlarda ücretsiz olarak ölçüldüğünü ifade eden İl Sağlık Müdürü, "Şeker hastası olduğunun farkında olmayan binlerce insanımız hastalığın kontrolü için çok önemli olan sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam biçiminden oldukça uzak. Bu kişilerde yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam şeker koması gibi ölümle sonuçlabiliyor." dedi.
KADIN VE ERKEK SAYISI EŞİT
İl Sağlık Müdürü Erzurum şeker hastası kadın ve erkek sayısının başabaş gittiğine de dikkat çekerek, 40 yaş üzeri erkek ve kadınlarda şeker hastalığının hemen hemen aynı olduğunu savundu. 21 Kasım'a kadar Oltu, Hınıs ve Horasan'da da stantlar açılarak vatandaşların ücretsiz kan şeker değerlerinin ölçüleceğine değinen Vançelik, "Geçtiğimiz yıl 4 bin vatandaşımızın il merkezinde kan şekerini ölçtük. Bu sene ilçelere de açılıp buradaki vatandaşlarımızın da şekerlerini ölçeceğiz. Amacımız farkındalık oluşturmak ve şeker hastalığı konusunda vatandaşımızın bilinçlenmesini sağlamak." şeklinde konuştu. Daha sonra İl Sağlık Müdürü ve vatandaşlar stantta kan şeker değerlerini ölçtürmeyi ihmal etmedi.
KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ
Kars İl Sağlık Müdürü Dr. Fahri Sevinç, “14 Kasım Dünya Diyabet Günü” münasebetiyle yaptığı açıklamada, dünyada 180 milyondan fazla insanın diyabetli olduğunu ve diyabetin ülkemizde de görülme sıklığı giderek artan bir hastalık haline geldiğini belirtti.
Diyabetin yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyen ve daha da önemlisi ciddi organ kayıplarına neden olan kronik bir hastalık olduğunu ifade eden Dr. Sevinç; “Diyabetin en sık görülen belirtileri; gün içerisinde aşırı susama, çok su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, çok yemek yeme ve ağız kuruluğudur. Bunlara ek olarak; bulanık görme, kaşıntı ve cilt enfeksiyonları, yara iyileşmesinin gecikmesi, halsizlik, terleme, yorgunluk, sık geçirilen enfeksiyonlar, cinsel sorunlar, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma gibi belirtiler de görülebilir. Tip 1 olarak adlandırdığımız diyabet türünde belirtiler daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir. Ancak bu Tip 1’in her zaman erken yaşlarda ortaya çıkacağı anlamına gelmez. Yani Tip 1 ileri yaşlarda da görülebilir. Tip 2 diyabete baktığımızda ise bu hastalığın artık çocukluk yaşlarında dahi görülebildiğini söyleyebiliriz” dedi.
Kilo, hareketsiz yaşam tarzı, genetik özellikler, beslenme gibi etmenlerin diyabete neden olduğunu kaydeden Kars İl Sağlık Müdürü, diyabetli kişilerin kendilerine iyi bakmaları halinde uzun ve kaliteli bir yaşam sürebileceklerini söyledi.
DİYABETLE MÜCADELE
Hastalıkla mücadele etmenin ilk yolunun onu tanımaktan geçtiğini dile getiren Dr. Fahri Sevinç; “Bakanlığımız diyabet de dahil olmak üzere bulaşıcı olmayan pek çok hastalığın yükünü kontrol altına almak, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek amacıyla son derece başarılı çalışmalar yürütüyor ve bunu büyük bir hassasiyetle sürdürüyor. Gerçekten de bir hastalıkla mücadele etmenin ilk yolu onu çok iyi tanımaktan, neler yapacağını çok iyi bilmekten geçiyor. Ayrıca diyabetle yaşamayı öğrenmek büyük önem taşıyor. Biz de 14 Kasım Dünya Diyabet Günü münasebetiyle halkımızda farkındalık yaratarak vatandaşlarımızın daha bilinçli olmasını sağlamaya, hastalığı tanımasına yardımcı olmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
BELİRTİLER
Aşırı susama ve su tüketimi, sık sık idrara çıkma, bulanık görme, iyileşmeyen yaralar, cilt enfeksiyonları gibi şikayetlerden bir ya da birkaçı mevcutsa bu belirtiler göz ardı edilmeden mutlaka ilgili hekime başvurulması gerektiğini vurgulayan Dr. Sevinç, diyabetli bireylerin yaşam kalitesini yükseltmek için 4 temel faktörün varlığından bahsederek şöyle konuştu:
“Kuşkusuz ki beslenme, sağlıkla ilgili her alanda olduğu gibi diyabet konusunda da büyük öneme sahip. Öncelikle diyabetli hastaların 3 ana, 3 ara öğün olmak üzere, hekim, hasta ve diyetisyenin birlikte belirleyeceği diyet listesine uyarak beslenmeleri şart. Çünkü yemeklerin miktarından, cinsinden daha önemli olan nokta tüketildiği zamandır. Bunun haricinde öğünlerde besin çeşitliliğini sağlamak, posa tüketimini artırmak, ekmek ve diğer tahılları yeterli miktarda tüketmek, şeker ve tuz tüketimini azaltmak suretiyle şekerin ani şekilde düşmesi ya da yükselmesi önlenebilir. Tabii ki diyabette ideal vücut ağırlığını korumak, alkol ve sigaradan uzak durmak da hayati önem taşıyor.
Beslenme konusunun haricinde diğer önemli bir konu da, düzenli fiziksel aktivite. Haftanın en az 3 günü yapılan egzersiz ve dengeli beslenme, diyabetin ortaya çıkmasının engellenmesinde, geciktirilmesinde büyük rol oynuyor. Tüm bunların haricinde tıbbi tedavi ve eğitim diyabetli bireylerin yaşam kalitesini artırmak için büyük önem taşıyor. Fakat diyetine uymayan diyabetli bir hastanın yalnızca ilaçlarına güvenerek şekerinin düzenleneceğini düşünmesi doğru değil. Unutulmamalıdır ki, beslenme, egzersiz, tıbbi tedavi bir bütün olarak çalışır.”