Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen, Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerinin, Ziraat ve Gıda uzmanlarının katıldığı Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı’nda “Helal Gıda” konusu ele alındı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Helal konusu sadece bir beslenme konusu değil aynı zamanda bir ahlak konusudur” dedi.
GÖRMEZ’İN SUNUMU
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulundan, İlahiyat ve Gıda Mühendisliği Fakültelerinden Türkiye’nin sayılı bilim adamlarının katıldığı toplantıda söz alan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İslam’ın beslenmeye bir nizam getirdiğini söylediği konuşmasında helal konusunun sadece bir beslenme konusu olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bunun aynı zamanda bir ahlak konusu olduğunu söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şöyle devam etti;
“Doğrusu nimetlerden istifade etmenin bir ilahi yasası bir Nebevi modeli ve bir insanı ahlakı vardır. Aslında bunlar, ne toplumsal kurallar ve kanunlar ne de emniyet gücü ve müeyyideler ile tam olarak hayata geçirilebilir. Burada, Allah’a karşı kalplerde beslenen takva duygusuna sahip olmanın önemi
kendini gösterir. Vicdani ve ahlaki boyutu oluşturmadan, gıdalar konusundaki haramlarda, hilelerden ve türlü cambazlıklardan emin olmak mümkün değildir.”
UFUK DARLIĞI
“Helal gıda denildiğinde dünyada en yüksek kaliteyi temsil eden bir marka akla gelmelidir” diyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, helal gıda meselesini bir kesim usulünden ya da fıkhen ihtilaflı birkaç münferit hadiseden ibaret görmenin ufuk darlığından kaynaklanacağını söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez şöyle devam etti;“Günümüzde helal gıda dediğimiz zaman inanan insanın üretim felsefesi ve ticaret ahlakını yansıtan, gıdada en yüksek kaliteyi temsil eden bir marka değerinden söz ediyor olmalıyız. Helal gıda mefhumu dini meşruiyeti sağlama yanında temizlik, sağlık, güvenilirlik, alımlılık ve caziplik gibi ölçüler bakımından gıda standartlarının en üst seviyesini ifade eder bir kavram haline gelmelidir.”
HELAL GIDA MESELESİ
Helal Gıda meselesinin özellikle Müslümanların azınlık olarak yaşadıkları ülkelerde Müslüman kimliğin dayandığı son sınır olduğunun altını çizen Başkan Görmez, İslamofobik tavırların öne çıktığı bazı ülkelerde bu sınırlara da yasak getirilmeye başlandığını kaydederken, ırkçı toplulukların tepkilerini ifade etmek için cami kapılarına kesilmiş domuz kafaları bırakmalarının saygısızlıkta gelinen noktayı göstermesi açısından büyük önem arz ettiğini belirtti. Diyanet İşleri Başkanı Görmez ayrıca, Müslümanların da zaman zaman Hazreti Peygamberin öğrettiği ihsan prensibini terk etmesinin İslamofobik kampanyaya dolaylı destek anlamına geldiğini kaydetti.
NİMETE MÜDAHALE
Günümüzde tüketim ekonomilerinin nimete müdahale eder hale gelmesi sonucu yeryüzünün çılgınca bir tüketimin körüklediği bir talan ve tezvirat ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Görmez, konuşmasına şöyle devam etti;“Dini yönüyle helal ve haram hassasiyetinin göz ardı edilmesi bir yana, fıtratı, sağlığı ve nezaheti dikkate almaksızın, tabiatın dengesini bozacak müdahalelere girilmektedir. Nimetlerin yapısı ve safiyeti ile oynanmakta, tohumlar değiştirilip asli hüviyetlerinden uzaklaştırılmaktadır. Bu tahrifatın meydana getireceği akıbet ve etkiler ise şimdilik tahminlerin ötesinde kalmaktadır. Üstelik tükenişimizi hızlandıran bu hoyratça üretim ve tüketim, sektörel örgütlerle, reklam ve propagandanın bütün çeşitleriyle teşvik edilmektedir. İnsanı, varlığı ve kainatı değerlerden arındırma siyasetleri, bunalımlarımızı daha da derinleştirmiştir.”