Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde üç önemli sorunu olduğunu belirterek, "Birincisi Türkiye'nin içindeki gelişmeler ve çalışmalar. İkincisi bazı üye ülkelerin itirazları ve son olarak Kıbrıs meselesi. Bunlar gerçekten sürecin oksijenini tüketen sorunlar. Bizim bunları gizlememizin hiçbir faydası yok. Gerçekte var olan sorunlardır ve bunları çözmek durumundayız" dedi.
DIŞIŞLERİ ZİRVESİNDE İKİNCİ BÖLÜM
3. Büyükelçiler Konferansı'nın Erzurum'da yapılan ikinci bölümünde; Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun büyükelçiler onuruna verdiği yemeğe Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, bakanlar ve 150 ülkede görevli büyükelçiler katıldı.
TÜRK-YUNAN YAKINLAŞMASI
Burada konuşan Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Türk-Yunan yakınlaşmasını 2004'de kaldığı yerden daha yükseğe taşımayı hedef olarak belirlediklerini belirterek, Başbakan Erdoğan'ın girişimlerine kendilerinin de katkıda bulunarak işbirliğinde yeni temeller oluşturduklarını söyledi. İki ülke arasındaki anlaşmazlıkların ortadan kalkması için çabaların yoğunlaştırıldığını ifade eden Papandreu, yapılan Yüksek Strateji İşbirliği Toplantısı'nda iki ülke arasındaki siyasi istişarelerin artırılmasını kararlaştırdıklarını
kaydetti.
SİVİL TOPLUM TEMASLARI
Sivil toplum temaslarının artması konusunda hemfikir olduklarını ifade eden Papandreu, "Bu gelişmeler bölgemizi huzur, barış, refah ve gelişme bölgesine çevirmektir. Bizim amacımız halklarımız için ilişkilerimizi geliştirmektir. Biliyorum ki Başbakan Erdoğan da yeni bir barış ve işbirliği konusunda seçim yaptı. Yunanistan'la Türkiye arasında yeni bir dönemden bahsetmekteyiz. Savaş mı barış mı sorusuna bizim cevabımız barıştır. Ancak bunun için ön koşullar gerekli. Büyük bir açıklıkla belirtmek isterim ki önümüzde gerçekten önemli zorluklar var. Ama biz ilişkilerimizde güveni bu temel üstünde oluşturmak durumdayız. Güven zor oluşturuluyor. İki ülke arasındaki güvenin tesisi için yıllardır uğraşmaktayım. Çünkü tesis edilen güven hızlı bir şekilde kaybolabiliyor. Türkiye'nin bir girişimini örnek olarak verebilirim. Küçük bir Yunan adası üzerinde bunun anlamı neydi? Türkiye neyi ispatlamak istiyor? Bu hareketle Ege'deki statüyü değiştirmeyecek. Bundan emin olabilirsiniz. Türkiye için rutin bir hareket olabilir, Yunanistan için rutin olduğunu düşünmeyin lütfen. Yunanistan'la farklı ilişkiler mi kurmak istiyor deniyor. Gerginliğe, şüpheciliğe mahkum muyuz? Gerçekten yıllarca süren çabalar sonunda elde edilen sonuçları ortadan kaldırmaya mı mahkumuz? Buna inanmıyorum. Kaderimiz kendi ellerimizde. İnanıyorum son derece değerli bir muhataba sahibim. Ülkeler arasında öncelikle güvene ve daha sonra kalıcı barışı tesis edebiliriz diye düşünüyorum. Hızlı gelişen ekonomik, siyasi ve çevresel konular bizim
için bir görüşme fırsatı tesis edebilirler. Çıkarlar doğrultusunda bir araya gelebiliriz. Aynı unsurlar, çatışma ve rekabet için kıvılcım oluşturabilir" diye konuştu.
/SORUNLARIN ÇÜZÜMÜNE ÜÇ ÖRNEK
Günümüz dünyasında sorunların çözümüne yönelik 3 örnek üzerinde durmak istediğini anlatan Papandreu, "Birincisi bütün halkların ve ülkelerin birbirine olan ihtiyacı, ikincisi küresel düzeyde oynanan oyunlardaki değişiklikler, üçüncü olarak da insanlığın sahip olduğu yeni güçler ve iktidarlardan faydalanabiliriz. Son derece karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Burada akla gelen soru şu. Acaba bu durum dünyamızda daha güvenlik konusunu daha fazla ön plana mı çıkarıyor, yoksa arka plana mı atıyor? Asya'da kısa sürede ortaya çıkan sorunları Latin Amerika'yı bile etkilemektedir. Bir süre önce banka iflas etti, küresel anlamda ciddi etkileri oldu. Yunanistan'da ekonomik krizin Euro bölgesinde ciddi yansıması olacağını düşünemezdi. Bizim burada kaos teorisi üzerinde durmak istemiyordum. Bizler Yunanistan ve Türkiye olarak bölgemiz için hiçbir şeyi şansa bırakamayız. Bunun için biz ilişkilerimizi belirli kurallara dayandırmak durumundayız. İki ülke arasındaki ilişkiler, sağlam temellere oturmalı. İyi komşuluk ilişkileri üzerinde gelişmeli. Bu şekilde sadece güveni gerektiği gibi temin edebiliriz" dedi.
Kıta sahanlığı konusunu çözmemenin artık tehlikeli bir lüks olduğunu vurgulayan Papandreu, "Bu konu 1970'li yılların başlarında Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunun başlangıcını oluşturmaktadır. 2002'de başlayan görüşmelerle ilgili olarak bu konuya çözüm bulabilir miyiz noktasında temasları daha da yoğunlaştırdık. Her iki tarafın da kabul edeceği çözüm bulmak için elimizden gelen çabayı göstermek durumundayız. Mantıklı zamanda yapamazsak uluslararası adalete başvurmak durumdayız. Yine gerginliğin
azaltılması için adımlar atılmakta. Zira bu gerginlik, ilişkileri zehirlemekte, bölgede sıcak olayların ortaya çıkmasını barındırmaktadır. Eğer Türkiye barış istiyorsa bu tip hareketlerin durması gerekir. Bu günkü küresel sistemi iyi komşuluk oluşturmaktadır. Sizler tecrübeli diplomatlarsınız. Günümüz dünyasını iyi biliyorsunuz, tehditlerle herhangi bir sorunu çözemezsiniz. Komşularımızla sıfır sorun isterken Türkiye, bu konuda çok şey yapabilir" diye konuştu.
KITA SAHANLIĞI
Günümüzde küresel boyuttaki ekonomik ilişkilerin farklı boyutlar kazandığına işaret eden Papandreu, "Ekonomik iktidar artık gezegenin doğu tarafına yönelerek Asya kıtasındaki ülkelere gitmekte. Bunlardan bir tanesi yoğun rekabetin yaşandığı enerji ve içme suyu. Tarım alanları konusunda yaşanan yoğun rekabet, ülkeler arasında askeri anlamda birbirlerine karşı üstünlük sağlama rekabeti söz konusu. Yine bunun paralelinde Kafkasya'nın bazı yerleri gibi, Ortadoğu gibi, Latin Amerika'da, Avrupa k0 için rutin
olduğunu düıtasında yeni güç gösterilerine sahne olmakta. Bu gelişme uluslar arası toplumu birleştirmeyecek, aksine ayıracak. Bölgede yeni sorunları doğuracak. Genç nesilde yeni karamsarlıklara neden olacak. Günümüz hükümetleri bu sorunları çözmek durumundalar. Haksızlığın ve eşitsizliğin besledi fanatizm ve fandemantalizm gibi konuların önüne geçmek durumdayız. Türkiye ve Yunanistan çok önemli rol oynayabilir. Bölgede işbirliğine giderek barış kültürünün yerleşmesine örnek olarak gösterilebiliriz.
Uluslararası hukuk kurullarının yerleşmesi için birlikte çalışabiliriz. Biz işbirliğiyle enerji, gıda alanı ve az gelişmişlik konuları gibi bir çok konuda örnek oluşturabiliriz. Bu sorurlarda çözüm bulabiliriz. Türkiye ve Yunanistan çok kutuplu dünya için önemli örnek oluşturabilir. Yunanistan ve Türkiye olarak Avrupa mahallesinde önemli rol üstlenebiliriz. Zira bence farklı halklardan, kültürlerden gelen insanlar, farklı dinlere inanan insanlar, huzur ve barış içerisinde yaşayabilirler" diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN AB YÖNELİMİ
Türkiye'nin AB yönelimine inandığını ve desteklediğinin altını çizen Papandreu, "Demokrasinin ilkeleri dinler tarafından belirlenemez. Demokrasi Hıristiyanlığa özgü bir şey değil, küresel bir değerdir. Demokrasi, tüm vatandaşlarının özgür olmasını, bütün haklara sahip olmasını isteyen toplumların malıdır. 1999'da AB yolculuğuna başladığında Türkiye'nin yanındaydık. Biz inanıyoruz ki AB üyeliği herkesin menfaatine olacaktır. İki ülkenin ilişkilerinin de yararına olacaktır. AB değişim için katalizör rolü
oynayabilir. Her aday ülke AB'nin değerlerini benimsediğini göstermek durumdadır. Ancak bugün görüyoruz ki AB üyelik süreci zor geçiyor gibi. Bunun üç sebebi var. Birincisi Türkiye'nin içindeki gelişmeler çalışmalar, bazı üye ülkelerin itirazları ve son olarak Kıbrıs meselesi. Bunlar gerçekten sürecin oksijenini tüketen sorunlar. Bizim bunları gizlememizin hiçbir faydası yok. Gerçekte var olan sorunlardır ve bunları çözmek durumundayız. Aksi takdirde süreç donma tehlikesiyle karşı karşıla kalabilir.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ
Türkiye'nin AB üyeliği Yunanistan'ın da menfaatinedir. Kendi aramızda açık tartışma yaparız Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili olarak. Türkiye'nin tam üyeliğiyle ilgili olarak yeni bir dinamizme ihtiyaç var. Kıbrıs'ta bizim amacımız, her zaman barış ve demokrasi içinde Hıristiyanlar ve Müslümanlar'ın birlikte yaşayabileceklerini göstermek. Temelde hiçbir zaman dini sorunlar olmadı. Ancak uluslararası toplum bir istilayı yasal göremez. Türkiye'nin işgali devam ettiği sürece AB üyeliği sürecinde sıkıntılar olacaktır. Kıbrıs sorunun çözümü için yeni çabalara, kararlılıklara ihtiyaç var. Gereken adımları atmamız gerekmektedir. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hrıstofyas, Kıbrıslı Yunanlılar adına görüşme yapacak lider olarak görünüyor. Karşısında gerçek muhataba ihtiyaç var. Orhan Pamuk'un çok önemli yazısına değinmek istiyorum. Kendisi Türkiye ile AB ülkesi arasındaki ilişkiden korkmaktadır. Türkiye'nin AB üyeliğini daha az istediğini belirtmekteydi. Pamuk'un yazdığına göre Türkiye, AB'ye üye olmak istemiyor olabilir. Türkiye çok daha güçlü. Avrupa ise krizde. Ama Avrupa bu krizden çok daha güçlü çıkacaktır. Ve yine inanıyorum ki Avrupa'nın özgüveni sayesinde Türkiye'nin üyeliği rahat tartışabilecektir. Sizden şunu istiyorum. Tarihi fırsatı kaçırmamak için hazırlıklı olun. Reformların daha fazla dinamizm kazanması gerekir. Başbakan Erdoğan bu doğrultuda ilerlemekte. Türkiye herkese değişebileceğini kanıtladı. AK Parti iktidarında Türk halkı devasa adımlar attı. Eminim ki Türkiye'nin üyelik zamanı geldiğinde bu gün
itirazı olanlar, farklı bakacaklar. Sizleri bekleyen çaba çok zor" şeklinde konuştu.
AZINLIK HAKLARI
Azınlık hakları ve dini özgürlükler konusuna özel önem atfettiğini söyleyen Papandreu, şöyle devam etti: "Ekümenik Patrikhane konusunda önemli adımlar atıldığını biliyorum. Adımların artarak devam edeceğine inanıyorum. Bu insanlar Türk toplumunun bir parçasıdır. Bu gün Erzurum'da, sembollerle dolu bir şehirde bulunuyoruz Türkiye helenizminin de acı tecrübeleri var. Başbakan Erdoğan'ın yanında dururken azınlıkların geçmişte maruz kaldıkları haksızlıkların tarihini tekrar yazmamız mümkün değil. Türk toplumu azınlıklar için yeni bir güven ve huzur dolu ortam yaratabilir. Biz azınlıklardan korkmamalıyız.
Azınlıklara korkuyla yaklaşmazsak zenginlik olduklarının farkına varacağız. Balkanlar'da azınlıklarla ilgili yeni bir anlayış var. Bu durum Avrupa'da Ekümenik Patrikhane ve azınlıklar, Türkiye'nin AB'deki en önemli temsilcileri olabilir. Aynı insani duygularla, kaçak sorununu da çözmek durumundayız. Biz bu konuları ele alırken çağdaş köle tüccarları, fakir insanların hayalleriyle oynamakta. Toplum için gerçekten utanç verici bu konuyla mücadele etmek durumdayız. Ülkeler arasındaki işbirliğini daha da artırmalıyız. Bu konuyu görüşmede de ele aldık ve bu konuda hemfikiriz. Güç dengeleri değişmektedir. Buna paralel olarak insanlık büyük olanakları da kazanmaktadır. Teknoloji, bilgi, askeri ve enerji alanında ciddi ilerlemeler var. Bu imkanları insanlığın ve dünyamızın faydası yönünde nasıl kullanabiliriz. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi anlamda daha fazla gücü var. Daha fazla güçten bahsederken şunu kastediyorum. Bir taraftan da iktidarda sürgünde yaşayan insan olarak şunu söyleyebilirim, iktidar her zaman geçicidir. İkinci olarak aslında iktidarda olup olmama önemli değil, nasıl kullandığın önemli. Sadece yaptığınız eserler önemli değil geride bıraktığınız kültür de çok önemli. Biz bu gün her zamankinden fazla mührümüzü gelecekteki kültür için bırakmaktayız. Yeni nesil, ciddi sorunlarla karşı karşıya ve ortak değerler arayışında. Dünyadaki çeşitli sorunları çözmek için çaba sarf edilirken bu ilişkilerin bir örnek teşkil etmesini ümit ediyorum. Diplomatlar için önemli bir konu. Şiddetten uzak karşımızdaki
saygıya dayalı ilişkileri kurmak durumundayız. Türk diplomasisi için önemli görevlerde çalışmaktayız. Önemli gelişmelerin dış politikanıza yansıması oldu. Türk diplomasisinde yoğun bir hareketlilik var. Bu da bizi gerçekten mutlu etmektedir. Bizlere daha detaylı derinlemesine ilişkiler geliştirmek için fırsatlar sağlamakta. Birlikte olduğumuz, ortak çıkarlara sahip olduğumuz Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya gibi bölgelerde ortak hareket ediyoruz. Son derece büyük bir potansiyele sahibiz. Bu ülkelerde ilişkilerimizi yeni bir temele oturtabilirsek potansiyelin artacağına inanıyoruz. Küresel manada yol ayrımında kültür kavşadğındayız. Bizim birlikte huzur içinde yaşamamız hiç kimsenin asırlar boyu düşman kalamayacağına örnek teşkil edebilir. Türkiye ve Yunanistan olarak önemli örnek olabilir, insanlık için örnek teşkil edebiliriz. Burada güvenin ve ruhun yüreğin olanaklarından bahsediyoruz. Dünyadaki değişmeler çok hızlı meydana gelmekte. Türkiye ile Yunanistan'ın bulundukları konum, alacakları son derece önemli siyasi kararlara bağlı. İki ülke arasında çok büyük işbirliği olmaktadır. Sizler bize bir fırsat sunuyorsunuz. Her zaman böyle bir fırsatı elde etmek mümkün değil. Bunu tarihi bir fırsat olarak adlandırmaktayız. Başbakan Erdoğan, sen de bu fırsatı değerlendirmeyi gerçekten gönülden istiyorsun ki eylemlerinle bunu bizlere ispatlamaktasın. Türkiye ile Yunanistan ilişiklerini, iyiye doğru kökünden değiştirebiliriz. Yunanistan Başbakanı olarak ortak çabada, her zaman senin yanında olacağım.
Sabırla ve ısrarla başarmak için. Böyle bir başarı sadece halklarımız için bölge ve dünya için son derece önemli. "
ZİRVENİN TARİHİ ÖNEMİ
Dost ve kardeş ülke Yunanistan'ın Başbakanı Yorgu Papanderu'nun dünyanın her köşesinden gelen 152 büyükelçiye hitap edecek olmasının tarihi açıdan çok önemli olduğunu söyleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, konferansta Türkiye ve Yunanistan'ın başbakanlarının birlikte hitap edecek olmasının çok önemli olduğunu söyledi. Davutoğlu, iki ülkenin vizyonu birlikte paylaşacak olmasının bölgesel ve küresel barış için en güzel mesaj olduğunu kaydetti. Büyükelçiler ve misyon temsilcilerinin Başbakan Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Papandreu'dan bölgesel ve küresel barışla ilgili mesajlar alacaklarını dile getiren Davutoğlu, "Aldıkları talimatları ve ortak vizyonu dünyanın her bir köşesine taşıyacaklar. Bu barış vizyonu, çok önemli ses bulacaktır. Türkiye ve Yunanistan ilişkileri öylesine bir gelişme kaydetti ki bu dünyaya örnek teşkil edecektir. Erzurum'da gerçekleştirdiğimiz bu faaliyet, ilişkilerin sadece başkente sınırlı olmayıp, toplumlararası ilişkiler bakımından ülkemizin her köşesine yayılan toplumsal barış ilişkileridir. İnşallah bir sonraki Yunanistan ziyaretinde bu çalışmalar yapılır" diye konuştu.