Bu yıl 5’si düzenlenen Dadaş Film Festivali kapsamında Erzurum’a gelen Türkan Şoray, gazetecilerle söyleşide bulundu. Şoray, sinemanın, dünyanın neresinde olursa olsun, insanları aynı duyguda birleştiren mucizevi, sihirli bir sanat dalı olduğunu belirtti.
Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi salonunda düzenlenen Dadaş Film Festivali’nde ‘onur ödülünü’ alan sanatçı Türkan Şoray, daha sonra gazeteciler ile söyleşide bulundu.
Sanatçı Türkan Şoray, seyircisinin sevgisini hak etmek için özel yaşamına dikkat ettiğini, bunu mesleğine aktardığını ve mesleğinden başka bir şey düşünmediğini söyledi.Erzurum'daki 5. Uluslararası Dadaş Festivali'ne katılan sanatçı Şoray, gazetecilerin soruları üzerine, bir sinemacı olarak film festivallerinin düzenlenmesinden büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.
Erzurum'da sinemacı olmak isteyen, sinema bölümü okuyan coşkulu gençler gördüğünü dile getiren Şoray, 'Bu festival onlar için de çok önemli. Türk sinemasında ve dünya sinemasında yapılmış birçok filmi izleme şansı bulacaklar. Sinema üzerine sohbetler olacak, bunlar onları besleyecek. Gerçekten o kaynaşma olacak. Belki de burada sinema okuyan gençler dünya çapında yönetmen, sinemacı, Oyuncu olacak' dedi.
Sinemanın, dünyanın neresinde olursa olsun, insanları aynı duyguda birleştiren mucizevi, sihirli bir sanat dalı olduğunu anlatan Şoray, şunları kaydetti:
'Sinemayı izleyenlerle sinemayı yaratanların kaynaşması büyük bir mutluluk. Yani gerçekten çok mutlu oldum. İyi ki böyle festivaller oluyor ve ben de sinemaseverlerle kaynaşma imkanı buluyorum. Yoksa sinema bir hayal dünyası, bir hayal perdesi. Yani seyirci, sinema Oyuncularını böyle hep cansız perdeden görüyor. Kanlı canlı, birebir iletişim sağlayabilmek, kaynaşmak, galalarda ve böyle festivallerde oluyor. Ben de bunun için bu tür festivallerin çoğaltılmasından ve yaşatılmasından büyük mutluluk duyuyorum.' Sinema filmi ile dizinin farklı şeyler olduğuna değinen Şoray, 'Ama ikisi bir yerde beyaz perdeden beyaz cama geçiş gibi. Son günlerde bayağı nitelikli ve kaliteli, bayağı emek verilmiş diziler yapılıyor. Tabii dizilerin dezavantajı var. Öğütülüyor, tüketiliyor ama sinema filmi yıllar sonraya da kalıyor. 40-50 sene sonrasına da kalıyor, işte filmin o güzelliği de var' diye konuştu.
Birçok filmiyle gönüllerde taht kuran ve 7'den 70'e herkesin sevgisini kazanan Şoray, 'Başarımın sırrı, sinemanın büyüsü, mucizesi ve güzelliğidir. Benim canım vefakar seyircim, onlar bir mucize, bir kere sevdi mi, kalbine soktu mu Allah bozmasın, bizleri kalbinde saklıyor yıllardır' dedi.
Sinema sektöründe özellikle komedi türü filmlerde argo kelimelere sıkça başvurulmasına da değinen Şoray, hayatın içinde de argonun bulunduğunu, dozu aşmamak kaydıyla argonun, bazı filmlerin tadı tuzu, renk yelpazesi olduğunu belirtti.
Şoray, bir gazetecinin, 'Türk toplumunun sultanı oldunuz. Bu sultanlığı nasıl kalıcı kıldınız?' şeklindeki soruyu, şöyle yanıtladı: 'Şu gerçektir: Tüm hayatım boyunca sadece ve sadece önceliğim sinema oldu. Yani mesleğim oldu. Sinema derken kamera önünü, arkasını, Oyunculuğu çok seviyorum. Bunu sevmeme neden, seyircimin bana olan sevgisi, tesellisidir. Ben kişiliğimi bulduğumdan itibaren çok güçlü bir seyirci kitlem oldu. Şöhret olmaya başladım ve etrafımda o anlayamadığım, Allah'ımın bir lütfu böyle garip bir sevgi çemberi büyüdü, büyüdü ve çok az kişiye nasip olan böyle bir sevgi yumağı içerisinde yaşıyorum. Bu değer benim için çok önemli. Bu sevgiyi hak etmeye çalışarak yaşadım. Bu değerin önemini bilerek yaşama çalıştım. Benim için seyircimin sevgisi her zaman önemli oldu. Seyircimin sevgisini hak edecek şekilde özel yaşamıma dikkat etmeye, bunu mesleğime aktarmaya çalıştım, mesleğimden başka bir şey düşünmedim. Seyircimi çok sevdim. Onlar beni bir seviyorsa, ben onlara bin defa aşık oldum ve seyircim de benim bu samimiyetimi, yüreğimi gördü.'