Almanya’da büyük bir sağlık sorunu haline gelen Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC) isimli koli basili, et, süt, meyve ve sebze tüketen herkesi telaşlandırmaya başladı. Erzurum Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Fikret Çelebi, son günlerde Almanya’da gündeme elen Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC) enfeksiyonuyla ilgili olarak açıklayıcı bilgiler verdi.
Enterohemorajik Escherichia coli (EHEC) ve bu gruba ait E. coli O157:H7 olarak adlandırılan bakterinin, bilinen E. coli tipleri içerisinde en önemlisiolduğuna dikkati çeken Çelebi, bu bakterinin, ölümle sonuçlanan çoğu gıda kaynaklı infeksiyonlardan sorumlu tutulan “O157:H7” serotipinini içerdiğini kaydetti. Hemorajik kolitis (HC) ve hemolitik üremik sendrom (HUS) nedeni olarak dünyanın hemen her bölgesinde, başta küçük çocuklar ve yaşlılar olmak üzere tüm yaş gruplarını etkileyen “E. coli O157:H7” adlı bakterinin, gıdadan ilk kez 1982 yılında saptandığı bilgisini veren Çelebi, “Hastalık, ABD, Kanada, İngiltere, Japonya, Avrupa ve Afrika’da görülmüş ve bu olaylarda birçok insan yaşamını kaybetmiştir. Son olarak Mayıs 2011 sonunda Almanya’da etkenle bulaşık salatalık tüketimine bağlı olarak ortaya çıkan ve yaklaşık bin kişinin etkilendiği olayda, 28 Mayıs itibarıyla 10 kişinin hayatını kaybettiği bildirilmiştir.” dedi.
BAKTERİNİN KAYNAĞI
Bu bakterinin en önemli kaynağının, sığırlar başta olmak üzere geviş getirenlerin sindirim kanalı olduğunu anlatan Çelebi, epidemiyolojik çalışmaların, infeksiyonların başlıca yetersiz pişirilmiş hamburger, sığır kıyması ya da kıyma bazlı gıdalar ile daha az olarak da çiğ süt tüketiminden kaynaklandığını ortaya koyduğunu söyledi. Çelebi, “Ayrıca, Almanya’da ortaya çıkan epidemide olduğu üzere muhtemelen sığır veya diğer geviş getirenlerin gübresi ile bulaşık bazı bitkisel gıdalar da infeksiyonun insanlara bulaşmasına neden olmaktadır. İnfeksiyonun hayvanlardan insanlara veya insanlardan insanlara geçtiği de bildirilmiştir. Hastalık, etkenle bulaşık göl ve yüzey sularından da insanlara geçebilmektedir. Hastalığa sıcak mevsimlerde daha sıklıkla rastlanılmaktadır.” diye konuştu.
BAKTERİ, MİDEDEN RAHATLIKLA GEÇİYOR
“E. coli O157:H7”nin; en önemli özelliklerinden birisinin asidik koşullara dirençli olması olduğuna işaret eden Çelebi, “Bu özelliğinden dolayı etken, birçok patojen bakterinin yıkımlandığı ve gıda kaynaklı patojenlere karşı vücudun en önemli savunma bariyerlerinden biri olan midenin asidik ortamından çoğunlukla etkilenmeden bağırsaklara geçer. Fermente sucuk ve elma suyu gibi asidik gıdaların tüketimine bağlı olarak ortaya çıkan infeksiyonlar etkenin aside dirençli olmasından kaynaklanmaktadır. ‘E. coli O157:H7’nin diğer önemli bir özelliği 10 ile 100 arasında bakterinin alınması halinde insanlarda hastalık oluşturabilmesi, yani minimal infeksiyon dozunun çok düşük olmasıdır. ‘E. coli O157:H7’ ısıya duyarlı olup, pişirme ve pastörizasyon gibi ısı işlemiyle etkisiz hale getirilir. Dolayısıyla korunmada en etkili yöntemlerden birisi gıdaların iyi pişirilmesidir. Ancak, soğuk ve donmuş muhafaza koşullarında etken uzun süre canlılığını korur.” şeklinde konuştu.
Bağırsak infeksiyonlarına, özellikle altı yaşına kadar olan küçük çocuklar ile yaşlı ve immun sistemi zayıf insanların daha duyarlı olduklarını vurgulayan Çelebi, “Bu nedenle bu grup "risk grubu" olarak değerlendirilir. Hemorajik kolitiste semptomlar kramplı karın ağrıları ile aniden başlar ve bunu 24 saat içinde başlangıçta sulu, daha sonra yoğun kanlı diyarenin izlediği 2 ile 9 gün seyreden bir tablo takip eder. Eğer 6 ile 10 gün içerisinde iyileşme görülmezse, infeksiyon ekstra intestinal komplikasyonlardan hemolitik üremik sendroma yol açar. HUS çoğunlukla çocuklarda ve yaşlı insanlarda görülür. Hastanın hayatta kalması halinde bile sıklıkla, kronik böbrek yetmezliği ortaya çıkar ve hasta ömür boyu diyaliz cihazına bağımlı kalabilir.” uyarısında bulundu.
ÇELEBİ, HASTALIKTAN KORUNMANIN YOLLARINI ANLATTI…
Hastalıktan korunmada çiftlikten sofraya gıda güvenliği yaklaşımı esas alınması ve temel hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Çelebi, alınması gereken önlemlerle ilgili olarak şunları söyledi: “İnfeksiyon etkeninin asıl kaynağının sığır, koyun gibi geviş getirenler olduğu dikkate alınarak mezbahalarda kesim işlemi sırasında etin dışkıyla bulaşmasını önleyecek tedbirler alınmalı, yine meme ve sağım hijyeni ile soğuk zincirin sağlanmasına özen gösterilmelidir. Kıyma ve benzeri çiğ gıdalar iyice pişirilmelidir.
Süt mutlaka pastörize edilmelidir. Taze meyve ve sebzeler tüketilmeden önce iyice yıkanmalıdır. Diyareli çocukların bezlerinin değiştirilmesinden sonra eller iyice yıkanmalıdır. Sığır, geyik, koyun ve keçi gibi hayvanlara temastan sonra eller iyice yıkanmalıdır. Taze ruminant gübresi, meyve ve sebze yetiştiriciliğinde kullanılmamalıdır. Civarda çiftlik veya hayvanların yoğun olarak bulunduğu göllerde yüzülmemelidir.”