Sempozyumun açılışında konuşan Kılıç, İbrahim Hakkı’nın, Yunus Emre, Davud el-Kayseri, Sadrettin Konevî gibi yaşadıkları dönemde Anadolu insanının aydınlanmasında öncü rol oynayan yüksek bir şahsiyet olduğunu söyledi.
Toplumların, bu insanların öğretilerine bağlı kaldıkları sürece mutlu ve müreffeh yaşadıklarını, uzaklaştıkları zamanlarda ise çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını hatırlatan Kılıç, “Bu gün İslam dünyasında çeşitli siyasi ve sosyal olaylar devam etmektedir. Görevim gereği bu ülkelerin tamamına gidip geliyorum ve iç durumlarını yakından biliyorum. İnsanlar arayış içerisindeler. İdeolojilerin kendilerine büyük zarar verdiğinin artık her toplum biliyor. Herkes köklerinden yeniden bugününü ve geleceğini kurmak istiyor,” dedi.
“Bugün biz de Anadolu ruhunu özlüyoruz. Biz de kendi değerlerimizi, tarihimizi, kültürel mirasımızı tanımak için daha çok çaba sarf etmeliyiz” diyen Kılıç, konuşmasını şu öneriyle tamamladı: “Konya’da Mevlana Araştırma Enstitüsü, Kayseri’de Niyazi Mısri Enstitüsü kuruldu. Erzurum’da ise İbrahim Hakkı Enstitüsü kurulmalıdır.”
“İBRAHİM HAKKI KANATLAR SAHİBİDİR”
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Kamil Yılmaz ise konuşmasında İbrahim Hakkı’nın sadece tabiat bilimleri ve dini bilimlerle uğraşmadığını, onun pek çok bilim dalında ihtisas sahibi bir âlim olduğunun eserlerinden anlaşıldığını ifade ederek, “Bu yüzden İbrahim Hakkı çift kanatlı değildir, o kanatlar sahibi büyük bir âlimdir” diye konuştu.
İbrahim Hakkı’nın Osmanlı’nın gerileme döneminde ortaya çıkmasının ve bugünkü anlamda bilimsel bilgiyle meşgul olmasının, bu amaçla alet kullanarak teorik bilgileri uygulamalı olarak test etmesinin, elde ettiği bilgileri yorumlamasının dikkat çekici olduğunu anlatan Yılmaz, “O, hem maddi ve hem de manevi ilimlerle meşgul olmuştur ki, bu anlayış, insanı kuşatıcı bir bilgi anlayışıdır ve günümüz eğitimi için de bir model özelliği taşımaktadır” diye konuştu.
“İBRAHİM HAKKI ESERLERİNİ TÜRKÇE YAZDI”
Diyanet İşleri Eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ise, Ortaçağ’da İslam dünyasında Arapçanın, Hıristiyan dünyasında ise Latincenin bilim dili olarak kabul edildiğini ve bu anlayışın etkisinin uzun yıllar devam ettiğini hatırlatarak, İbrahim Hakkı’nın, geleneğe aykırı olarak ve çağdaşlarının aksine bütün eserlerini Türkçe yazdığını, etkisinin bugün de devam etmesinde bunun çok önemli olduğunu vurguladı.
Geleneksel sofi anlayışında tabii bilimlerle uğraşmanın önemsenmediğini hatırlatan Yılmaz, “İbrahim Hakkı, kendisi de bir sofi olmasına rağmen, gelenekten kopmuştur. O, manevi bilgi alanında olduğu gibi, maddeye bağlı bilgi alanında da öncülük etmiştir. Müspet ilimleri öğrenmiş, öğrenilmesini teklif ve tavsiye etmiştir,” diye konuştu.
“ERZURUM TARİHİ ŞAHSİYETLERİYLE BİLİNEN BİR ŞEHİR”
Şehirlerin tanınmasında, turizm, ekonomi, sanat vb. çeşitli özelliklerinin rol oynadığını ifade eden Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ise, tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Erzurum’un medreseleri ve yetiştirdiği şahsiyetlerle tanınan ve bilinen bir şehir olduğunu anımsattı.
Koçak, “Erzurum, İbrahim Hakkıların, Kadı Darirlerin, Nefilerin, Emrahların şehridir. Erzurum bu isimleri ve daha onlarcasını yetiştirmiştir. Gerek yöremiz insanları gerekse ülke insanları yetişmiş bu insanlardan dün olduğu gibi bugünde istifade etmektedirler” dedi.
Erzurum’un yetiştirdiği tarihi şahsiyetleri anmaya devam edeceklerini, İbrahim Hakkı sempozyumunun bunun ilki olduğunu ifade eden Koçak, Palandöken dağına Atatürk Üniversitesi tarafından kurulacak olan gözlemevine ise İbrahim Hakkı Gözlem Evi adının verileceğini bildirdi.
Koçak, şöyle devam etti: “Bu gözlem evi için önümüzdeki yılın bütçesine 10 milyon TL’lik bir kaynak koyduk. Bu bağlamda Astronomi Müzesi de kuracağız. Bu arada ‘Erzurum Kültürünü Araştırma Merkezi’ de kurduk. Bu merkez Süreç içerisinde enstitüye de dönüşebilecektir.”
“ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ BİR MARKA”
Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas ise Atatürk Üniversitesi’nin Türk üniversiteciliğinde marka bir üniversite olduğunu söyledi.
Atatürk Üniversitesi’nin ülkeye, ülke bilimine, eğitimine büyük katkıları olduğunu ve birçok konuda öncülük yaptığını ifade eden Kafkas, İbrahim Hakkı sempozyumunun da bu öncü adımlardan birisi olduğunu ifade etti.
“Türkiye Cumhuriyeti kendi değerlerini samimi olarak anlamaya ve onlardan yararlanmaya çalışmalıdır” diyen Agâh, “İbrahim Hakkı öğretisini bugün hepimizin yakından bilmesi gerekiyor. Çünkü o, adam olmanın kodlarını bize açıyor” dedi.
Atatürk Üniversitesi’nin kuracağı gözlemevine İbrahim Hakkı’nın isminin verilmesinin çok anlamlı olduğunu ifade eden Agâh, “Türkiye Cumhuriyeti’nin uzaya bakan göze İbrahim Hakkı’nın gözü olmalıdır; onun adının böyle bilimsel bir merkezde yaşatılmasından millet olarak gurur duymalıyız” şeklinde konuştu.
Batı toplumlarının artık değer üretemediğini, sokakların mutsuz insanlarla dolu olduğunu anımsatan Agâh, “İnsanlığın bizim değerlerimize ihtiyacı var, sokaklara kendi değerlerimizi öğretebilmeliyiz” önerisinde bulundu.
“O, BİR GÜNEŞ”
Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk ise konuşmasında, İbrahim Hakkı’nın Osmanlı Devleti’nin sıkıntılı ve buhranlı bir zamanında doğduğunu hatırlatarak, yaptığı çalışmalar ve bıraktığı eserlerle topluma ışık olduğunu ifade etti.
“İbrahim Hakkı, devletin inkıraz zamanında doğmuş bir güneştir” diyen Öztürk, son dönem Osmanlı medreselerinde sadece dini bilimlerin okutulduğunu ve tabi bilimlerin ihmal edildiğini hatırlattı ve İbrahim Hakkı’nın bu inkıtaı ortadan kaldırdığını söyledi.
Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Göktaş İbrahim Hakkı’nın “Tevfiznâme” adlı şiirini okudu.
Av. Hayatı İnanç ise, İbrahim Hakkı’nın eserlerinde yer alan bazı şiirlerini okuyarak analiz etti ve onun hayata ve insana bakışını anlattı.
Erzurum’dan Tillo’ya temalı fotoğraf sergisinin de açıldığı Bütün Yönleriyle İbrahim Hakkı Sempozyumu, Mustafa Doğan Dikmen ve Tasavvuf Musiki Topluluğu’nun verdiği konserle sona erdi.
Rektör Koçak, açılışa katılan konuşmacılara ve sanatçılara İbrahim Hakkı’nın Tefviznâme’sinden hazırlanmış birer levha hediye etti.
Ayrıca tüm katılımcılara ve izleyicilere Rektörlük tarafından akademisyenlere hazırlattırılan Tefvizname, Erzurumlu İbrahim Hakkı Eserlerinden Seçmeler ve Marifet Nameden Öğütler adlı kitaplar hediye edildi.
Yarın saat onda başlayacak sempozyum oturumlarında ise Türkiye’nin dört bir yanından katılan bilim ve kültür adamları İbrahim Hakkı Hazretleri’ni ve eserlerini farklı yönleriyle tanıtan çok sayıda tebliğ sunacaklar. Ayrıca saat 20.00’de Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi ve Tasavvuf Musikisi Topluluğu “Hakkî İlahiler” temalı bir de konser verecek.