MHP Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Zeki Ertugay, gıda fiyatlarındaki hızlı artış ve gıda güvenliği konusunu TBMM gündemine taşıdı. MHP tarafından konuyla ilgili olarak sunulan önerge lehine bir konuşma yapan Ertugay, hükümete yüklendi.
Geçtiğimiz haftanın, Dünya Gıda Günü ve Haftası olarak kutlandığını hatırlatan Ertugay, konuşmasında şunları kaydetti: “Bu bakımdan, gıda konusunda, gıda fiyatları konusunda, Türkiye'de yaşanan bu konudaki sıkıntılar konusunda da bu önergemizin gündeme alınıp görüşülmesi amacıyla bugün bu öneriyi getirdik. Geçen hafta yine bu açıdan önemli bir önergemiz vardı. Hayvancılıkla ilgili bir önergemiz vardı ve son bir yılda Türkiye hayvancılığında yaşanan sıkıntılar, hayvan sayısının azalmasından, yüksek maliyetlerden kaynaklanan ve vatandaşımızın, halkımızın, milyonlarca insanın en önemli protein kaynağı ete ulaşım hakkının engellenmesi, yüksek fiyatlardan dolayı sofrasında eti bulamaması gibi sorunları dile getirip yüce Meclisin dikkatine sunmuştuk ancak reddedildi. Hiç değilse, bu hafta, önemli bir mesele olan gıda konusunu yüce Meclisin ele almasını canı gönülden istiyoruz ve pozitif bir anlayışla meseleye yaklaşmasını öneriyoruz. Bugün, gerçekten, dünyada büyük bir sıkıntı var, açlık var. 1 milyar insan aç ama Türkiye gibi bir ülke de bu açlıktan, bu yoksulluktan, bu sefaletten, gıdaya erişim hakkının engellenmesinden dolayı büyük bir trajedi yaşamaktadır. Bugün 15 milyon insan yoksulluk sınırının altındadır. İnsanlar bu ülkede et yiyemiyor, süt içemiyor. Domates 10 liraya dayanmış. Sürekli olarak, üretimde hiçbir problemin olmaması gereken bir üründe dahi insanlar o ürünü tüketemiyor ve artık et insanlar için lüks bir gıda oldu. Kimse sofrasında -özellikle orta halli- bulamıyor ve Türkiye yiyeceğimiz eti de keseceğimiz kurbanı da dışarıdan ithal etmek zorunda kalmış. Bu tabii feci bir tablo, çok kötü bir tablodur.”
// Türkiye’nin tarımsal üretim potansiyeli çok yüksek olan bir ülke olduğunu kaydeden Ertugay, “Ülkemizin 24 milyon hektarın üzerinde işlenmeye müsait, verimli tarım arazisi vardır. Bu ülkenin hayvancılığı daha son on yıllara kadar, bu iktidar dönemine kadar Avrupa'daki yirmi yedi ülkenin toplam hayvan sayısı kadar küçükbaş hayvan sayısı olan bir ülkeydi ve bu ülkenin bu kaynakları sadece kendisini değil bölgesini de besleyecek, iyi idare edildiği takdirde çok önemli bir ihraç kaynağı olduğunu defalarca ifade ettik. Yine yüce Mecliste defalarca söyledik, bizim elimizdeki tarımsal üretim potansiyeli bizim için en büyük zenginliktir ve bu konuda Hükümeti defalarca ikaz ettik ‘Tarım alarm veriyor, buna dikkat edin, tedbir alın’ dedik, hiçbir şekilde aldırmadı. ‘Tarım toprakları boşalıyor’ dedik, aldırmadı. ‘Tarımdan nüfus kaçışı var’ dedik, aldırmadı. ‘Üretici karnını doyuramıyor, çiftçi karnını doyuramıyor, yüksek maliyetler altında eziliyor’ dedik, aldırmadı ve bugün gelinen noktada Türkiye'de gerçekten tüketicinin en temel hakkı olan yeterli ve dengeli beslenme hakkından Türkiye için Türkiye'de bir mahrumiyet yaşanmaktadır.” dedi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker’in, Mecliste bir konuşma yaptığını ve talihsiz bir ifadede bulunduğunu öne süren Ertugay, “Bizim yaptığımız konuşmalara cevaben Bakanın ifadesi aynen şöyle: Türkiye bir zamanlar kendi kendine yeterken hatta ihraç ederken bugün ne hallere düştü arkadaşlar. ‘Hiçbir zaman Türkiye kendi kendine yeterli olmadı. O bir masaldı’ Şimdi, değerli milletvekilleri, buraya bir defa daha dikkat edin. Geçen yıl, 16 Kasımda Roma'da bir Gıda Zirvesi yapılıyor ve Sayın Başbakanın Roma'daki zirvede aynen ifadesi şu, tutanaklardan alıyorum: ‘Türkiye 72 milyonluk nüfusuyla temel besin maddeleri bakımından kendine yeten bir ülke olmanın yanında küresel gıda güvenliğine de katkı sağlayacak durumda olan bir ülke’ Bu ifade aynen Sayın Başbakana ait. Şimdi, hangisi masal anlatıyor buna bir karar vermek lazım. Bana göre, Başbakan doğru söylüyor ama eksik söylüyor. Son 8 yıla kadar Türkiye böyle bir ülkeydi ama sayenizde uygulanan o tutarsız politikaların sonucunda Türkiye bugün artık fiilen kendine yetmez, kendi başının çaresine bakamaz hâle düşmüştür.”
Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker’in, kendilerini kamuoyuna yanlış bilgi vermekle suçladıklarına dikkati çeken Ertugay, konuşmasında: “Sayın Bakan, Türkiye'nin 11,2 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı olduğunu söyleyerek ‘Türkiye, 72 milyonu besliyor, 30 milyon da turist besliyor’ dedi. Hayır, 72 milyonu beslemediğinin de, 30 milyon turistin beslenmesinde de çok büyük bir problem yaşandığını bu millet çok iyi biliyor. Bu doğru değil. Şimdi, gelelim şu ihracat rakamlarına. Dün bu Mecliste verdi ve bu rakamlar doğru rakamlar değil, değerli milletvekilleri. Bakın, 2002'yle sürekli mukayese ediyorsunuz ya, 2002 yılında Türkiye'nin 102 milyon dolar bir dış ticaret fazlası var yani ihracatı ithalatından 102 milyon dolar fazla. 2008 yılında 2 milyar 265 milyon dolar eksiği var; ihracatı az, ithalatı fazla yani dış ticaret açığı var. 2009 yılında bu açık -ziraat odalarınınki daha yüksek de, ben TÜİK rakamlarını veriyorum: 89 milyon dolardır.
Şimdi, bakın, daha gerçekçi olsun diye ifade edeyim: 2002 yılında Türkiye'nin tarımsal ürün ihracatı… Bu, işlenmemiş tarımsal üründür, Bakan burada da kavram kargaşalığıyla zihinleri bulandırıyor, işlenmişi de veririm. İşlenmişte de Türkiye'nin aleyhine bir durum var. İşlenmemiş tarım ürünleri bakımından 2002 yılında tarımsal ihracatımız 1 milyar 800 milyon dolar, ithalatımız 1 milyar 700 milyon dolar. 102 milyon dolar, ifade ettim. 2003 yılında eksi 336 milyon dolarlık bir açığımız var, yani ihracat az, ithalat fazla. Nedir rakam? 2 milyar 200 milyon dolarlık ihracata karşılık 2,5 milyar dolarlık, hatta 2 milyar 538 milyon dolarlık bir ithalatımız var.
Rakamları bütün yıllar itibarıyla verebilirim. En son 2008'i veriyorum. 2008'de işlenmemiş tarımsal ürünler bakımından 4 milyar 168 milyon dolarlık tarımsal ihracatımız var, buna karşılık ithalat 6 milyar 433 milyondur. Yani dış ticaret açığımız, Türkiye'nin aleyhine 2 milyar 265 milyon dolardır saygıdeğer milletvekilleri.”
Sıraladığı rakamların, TÜİK’e at olduğuna vurgu yapan Milletvekili Ertugay, “Bunlar TÜİK'in rakamlarıdır. Çok net olarak ifade ediyorum. Tarımsal destekleri ne kadar artırırsanız artırın, bu kötü politikayla, bu gidişatla, çiftçiye eğer dünyanın en pahalı girdisini kullandırıyorsanız, bırakın ürünü değer fiyatına satmayı, zaman zaman tarlasından kaldıracak mecali olmayacak hâle getiriyorsanız o destekleri boşa atıyorsunuz demektir. Kaldı ki destekler yazboz tahtasına çevrilmiştir ve cumhuriyet tarihinin en kötü destekleme politikasıdır. Şimdi bir de son olarak Sayın Bakandan bir ricam var. Bundan üç ay kadar önce, Türkiye'deki ithalat noktasında -et konusunda- sürekli problemi spekülatörlere havale eden, üç beş insana yükleyen bir insafsız yaklaşımı vardı, ondan vazgeçmiş görünüyor. Şimdi de yeni bir yaklaşım tarzı ortaya koydu, aynen ifadesi veya benzer: ‘Türk halkı zenginleşti, ete olan talep arttı, et tüketimi fazlalaştı, bunun için Türkiye'de bir kriz yaşanıyor’ Güler misin ağlar mısın, bilmiyorum ama gerçekten ben bunu bir Bakanın ağzından, sorumlu bir kişinin ağzından böyle bir yaklaşımı duyduğuma hem üzüldüm, hem de Türk milleti için bir komedi sergileniyor diye cidden dehşete kapıldım. Bunun rakamları meydanda, zamanım sınırlı olduğu için ifade edemiyorum.” diye konuştu.