11 Eylül sonrasında ABD istihbaratında yaşananları gözler önüne sermek için büyük bir mücadele veren eski FBI tercümanı Sibel Edmonds bu kez de Ortadoğu ve Orta Asya’daki gizli operasyonlarda Türkiye’nin taşeron olarak kullanıldığını, Susurluk çetesinin de bunun bir parçası olduğunu ileri sürdü
Tercümanlık yaptığı FBI’daki usulsüzlükleri dile getirmesinin ardından 2002 yılında Amerikan istihbaratı tarafından işine son verilen, ancak 11 Eylül sürecinde Bush yönetiminin bir numaralı düşmanı haline gelen Sibel Edmonds bir kez daha Amerika’yı karıştırdı.
Daha önce El Kaide tarafından düzenlenen ve dünyada askeri-siyasi dengelerin yeniden şekillenmesine sebep olan İkiz Kule saldırısının Amerikan istihbaratının bilgisi dahilinde gerçekleştiğini iddia ederek ortalığı ayağa kaldıran 38 yaşındaki Türk asıllı Edmonds, bu kez de ABD’de Demokratlar’ın en büyük internet sitesi Daily Kos’ta yayınlanan “Bomba iddialar” başlıklı röportajında ABD’nin Orta Doğu ve Orta Asya’da Türkiye ile ortak gizli operasyonlar düzenlediğini, El Kaide ve Taliban’ın da 11 Eylül’den önce ABD hesabına çalıştığını ileri sürdü. Edmonds, “Amerika’nın adamı” olarak nitelendirdiği El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in de İkiz Kule eyleminden önce ABD tarafından operasyonlarda kullanıldığını kaydetti.
‘ABD çıkarları kollandı’
Bu iddialarına kanıt olarak FBI’da geçirdiği süre içerisinde karşılaştığı istihbarat raporları ve diyalogları gösteren Edmonds, ABD’nin El Kaide ve Taliban ile bağlantı konusunda da Türkiye’yi taşeron (proxy) olarak kullandığını belirtti.
Edmonds’un Türkiye’de bomba etkisi yaratacak en önemli iddiası ise Susurluk skandalıyla ortaya çıkan derin devlet oluşumunun da ABD’nin bu gizli yapılaşmasının bir parçası olduğu şeklinde. Edmonds’a göre ABD yaklaşık 10 yıldan beri Türkiye’nin Ortadoğu ve Orta Asya’daki etkisi kullanılarak bu bölgelerde Türk ajanlarının da yardımıyla ayaklanmalar ve Amerikan çıkarlarını kollayan operasyonlar düzenliyor.
Susurluk’un önde gelen isimleri de bunun bir parçası. Edmonds’a göre MİT’in Kontr-terör Dairesi eski başkanı Mehmet Eymür ile ABD’nin eski Türkiye büyükelçileri Grossman ile Edelman Türkiye’deki oluşumun en önemli liderleri arasındaydı.
Edmonds’a göre ABD’nin bölgedeki gizli operasyonlarının Susurluk’un çözülmesi durumunda açığa çıkmasından korkan ABD’liler başarılı bir şekilde bu skandalın hasıraltı edilmesini sağladı.
Ladin ABD’nin adamıydı
Edmonds ABD’nin Orta Asya’daki operasyonları konusunda şu iddiaları ortaya attı:
* Amerikalılar’ın Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’da huzursuzluk yaratmak istediği zamanlar Çin ve Rusya’dan gelecek tepkileri bertaraf etmek ve parmak izini bu bulaştırmamak için kullandığı ülke Türkiye oldu.
* Bölgedeki hem pan-Türk hem de Pan-İslam etkileri nedeniyle NATO müttefiki Türkiye’nin bölgedeki etkisi ABD’den çok daha fazlaydı.
* Türkiye bölgede Taliban ve El Kaide’yi kullanarak etkisini artırdı. Yaklaşık 10 yıl önce bu bölgede başlayan operasyonlarda Türk ajanlar kullanıldı. Amaç bu bölgedeki enerji kaynakları ve askeri gücü ele geçirmekti.
* Bin Ladin, Taliban ve El Kaide 11 Eylül’den önce Amerika için çalıştı.
* Çin’in Şincan bölgesindeki Uygurlar’ı da Türkiye’nin nüfuzunu kullanarak ABD kışkırtıyor. Son olaylar da Amerika’nın bu bölgede yaratmak istediği karışıklık nedeniyle çıktı.
18 ismi sitesinde yayınladı
Edmonds, ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya’daki gizli operasyonlarının içinde yer aldığını iddia ettiği 18 ismin fotoğraflarını da web sitesinden yayınladı. Listede Richard Perle, ABD’nin eski Ankara Büyükelçilerinden Eric Edelman, Marc Grossman’ın yanısıra Mehmet Eymür’ün adı da yer alıyor.
Azerbaycan darbesi
Azerbaycan’daki darbe girişimiyle Türkiye’nin bağlantısı Susurluk Raporu’nda yer almıştı
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz tarafından görevlendirilen Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk Raporu’nda Azerbaycan’daki darbe girişimine de yer verilmişti. Ancak kamuoyuna açıklanan raporun Azerbaycan’la ilgili bölümü devlet sırrı nedeniyle yayınlanmamıştı. Raporun sansürlenen 12 sayfalık bölümü yıllar sonra Ergenekon iddianamesinin eklerinde yer aldı. Buna göre Azerbaycan’daki darbe girişimi raporda şöyle anlatılıyordu:
Emniyet Genel Müdürlüğü yurtdışına açılırken, MİT eski elemanı olup, Türkiye’ye dönen Abdullah ÇATLI’yı ele almış ve dış operasyonlar için istihdam etmiştir... MİT’in Azerbaycan’daki Darbe Girişimi başlıklı not’u uzun olduğu için Ek: (8) olarak sunulmuştur.
Bu not’un tetkikinden görüleceği üzere ve özetle darbe; “Azerbaycan’ın karışıklığından kaynaklanmış, Ayvaz GOKDEMİR’in zımni desteği sağlanarak, Acar OKAN, Kamil YÜCEOKAL’ın Türkiye’den katkısı ile Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov, eski Başbakan Suret Hüseyinov ve Omon birlikleri kumandanı Ruşen Cevadov ve Elçibey’in iştirakiyle yapılacak ihtilâl, Azerbaycan’daki Türk görevlilerinden MİT Bakü temsilcisi Ertuğrul GÜVEN’in, TİKA görevlisi Ferman DEMİRKOL’un ve Din Hizmetleri Müşaviri Abdülkadir SEZGİN’in ihmali, kusuru veya tertibi ile oluşmuştur. MİT ise 10 Mart 1995 de gelişmeleri haber almış, Sn. Cumhurbaşkanı vasıtasıyla Haydar ALİYEV’i ikaz etmiştir...”
Ferman Demirkol’un kime bağlı olduğu sualimize cevaben Sn.Müsteşar adı geçenin MİT elemanı olduğunu teyit etmiştir... Raporun teklifler bölümünde ise “Azerbaycan’da Darbe Girişimi ve Türk tarafının tutumu ayrı bir soruşturmaya konu olmalıdır” denilmişti.
Trafik kazasıyla ortaya çıkan karanlık ilişkiler
Susurluk skandalının ardından oluşan iyimser hava kısa sürede yok oldu. Uzayan davalar siyasilerin ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ sözünü boşa çıkardı
3 Kasım 1996’da Susurluk’ta bir Mercedes kamyonun altına girdi. Mercedes’te bulunanların kimliği açıklandığında cumhuriyet tarihinin en önemli skandallarından biri ortaya çıktı. Kazada Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, 1980 öncesi birçok kanlı eyleme imza atan Abdullah Çatlı ile sevgilisi Gonca Us yaşamını yitirmiş, DYP milletvekili Sedat Bucak ise ağır yaralanmıştı. Kamuoyu günlerce katliam zanlısı, siyasetçi ve bip polis şefini bir araya getiren ilişkiler ağını tartıştı. Karanlık ilişkilerin ortaya çıkmasını isteyen yüzbinlerce vatandaş, “Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakiak Karanlık” eylemine katıldı. Mitingler düzenlendi. Ancak dönemin hükümeti ise bu talepleri küçümsedi.
Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan, eylemle ilgili olarak “mum söndü oynuyorlar”, Başbakan Erbakan ise skandalla ilgili olarak “fasa fiso” dedi. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ise “Devlet için kurşun atan da, yiyen de şereflidir” diyerek, karanlık ilişkiler içinde olduğu iddia edilen güvenlik güçlerine sahip çıktı.
Refah-Yol hükümetinin 28 Şubat süreci sonucunda düşmesinin ardından iktidara gelen Mesut Yılmaz, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan Vekili Kutlu Savaş’ı olayı araştırması için görevlendirdi. Savaş ünlü Susurluk Raporu’nu kaleme aldı. Ancak uzun tartışmalar ve yargılamaların ardından kamuoyunu tatmin eden bir sonuç çıkmadı. Skandalla ilgili bir çok iddia aradan yıllar geçtikten sonra açılan Ergenekon davalarında da gündeme geldi.
YENİ HAKİM DAVAYI 3 AYDA BİTİRMİŞTİ
SUSURLUK’TAKİ ünlü Kazanın ardından kamuoyunda büyük tepki oluştu ve yüzbinlerce insan “Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık” adı verilen eyleme katıldı. Siyasiler karanlık ilişkilerin açığa çıkarılacağına dair sözler verdi.
İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 11 Kasım 1996’da başlattığı soruşturma 6 Mart 1997’de tamamlandı. İstanbul 6 Nolu DGM’de açılan dava, 2 Haziran 1997’de görülmeye başlandı. Bir yıl sonra davada tutuklu yargılanan sanık kalmadı. Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili İbrahim Şahin ve MiT eski görevlisi Korkut Eken’in 6’şar yıl, diğer 12 sanığın da 4’er yıllık ağır hapis cezasının Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nce onandığı yargı süreci, yaklaşık 4 yıl 7 ay sürdü. Mehmet Ağar hakkında görevsizlik kararı verildi, Sedat Bucak’ın dosyasını ise ana davayla birleştirdi. Bu davada Bucak beraat etti.
Davayı 12 Şubat 2001’de karara bağlayan 6 No’lu DGM, sanıklardan İbrahim Şahin ve Korkut Eken’i, “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak ve bu teşekkülü yönetmek” suçundan 6’şar yıl, eski polisler Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ercan Ersoy ve Ziya Bandırmalıoğlu, Bucak’ın şoförü Abdülgani Kızılkaya, “katliam hükümlüsü” Haluk Kırcı, “uluslararası uyuşturucu kaçakçısı” Yaşar Öz, öldürülen Topal’ın iş ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir’i de “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” suçundan 4’er yıl ağır hapis cezasına mahkum etti.
Çetinbaş sonuçlandırdı
İstanbul 6 No’lu DGM’de, 2 Haziran 1997’de görülen davaya heyet başkanı olarak çıkan Sedat Karagül, Kasım 2000 tarihinde yapılan atamalarda istanbul Cumhuriyet Savcılığı’nda görevlendirildi. Uzun süre burada kendisine görev verilmesini bekleyen ve daha sonra da üye hakim olarak istanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atanan Karagül, 26 Eylül 2001’de geçmiş hizmetlerine uygun bir görev verilmediği gerekçesiyle emekliye ayrıldı. Davayı, Sedat Karagül’ün yerine atanan Metin Çetinbaş’ın başkanlığındaki heyet davayı 3 ay içerisinde sonuçlandırdı.