Keçiören Belediyesi'nin "İz Bırakanlar" konulu seri programında, Türk düşünce dünyasında derin izler bırakan ve genç yaşta hayatını kaybeden Prof. Dr. Erol Güngör anlatıldı.
Necip Fazıl Sahnesi'nde düzenlenen "Erol Güngör'e Göre Milliyetçilik ve Modernlik/Çağdaşlık Algısı" konulu panelde, sosyal psikolog Prof. Dr. Erol Güngör'ün hayatı ve fikirleri ele alındı. İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Edibe Sözen'in yönettiği panele konuşmacı olarak bir dönem Prof. Dr. Erol Güngör'ün asistanlığını da yapan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Doç. Dr. Murat Yılmaz konuşmacı olarak katıldı.
Panel öncesinde Erol Güngör'ün hayatından kesitler sunan bir sinevizyon
gösterildi. Panelin açış konuşmasını yapan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, düşünce ve sanat tarihinde iz bırakmış, eserleriyle topluma yön göstermiş değerlerle Keçiörenlileri buluşturduklarını belirterek, "İz Bırakanlar" başlığı altında gerçekleştirdiğimiz programları Cemil Meriç'le başlatıp Necip Fazıl ve Büyük Doğu Hareketi ile sürdürmüştük. Bugün de 'Erol Güngör'e Göre Milliyetçilik ve Modernlik/Çağdaşlık Algısı' konulu panelle sürdürüyoruz" dedi.
Erol Güngör'ün kendi düşünce hayatında da derin izler bırakan bir kişilik olduğunu belirten Başkan Ak, bu programları kendilerinin ya da herhangi bir ideolojik azınlığın düşünce dünyasını yansıtmak için düzenlemediklerini vurgulayarak, "Cumhuriyet Türkiye'si düşünce tarihi içerisindeki her görüşü ve düşünceyi göstermek ve tanıtmak istiyoruz. İki yüzyıldan bu yana ölçülerini kaybetmiş bir toplum olarak başkalarının ölçülerinde kendi ölçülerini arıyoruz. Erol Güngör, bu ölçü arama tarihinde kaybettiğimiz
kendi ölçülerimizin izini sürdüğü için büyüktür ve değerlidir ve beni de derinden etkilemiştir" şeklinde konuştu.
// Paneli yöneten AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Edibe Sözen, Erol Güngör'ün fikirlerini ortaya koyduğu yıllara dikkati çekerek, "Erol Güngör'ün Türkiye'nin en zorlu, en buhranlı, akademik çalışmaların en az olduğu, siyasetin dibe vurduğu 1970-80'li yıllarda ortaya koyduğu eserler Türkiye'yi ve Türk insanını veya yeni oluşabilecek bir yeni insan tipini üretmeye yöneliktir. Yeni bir düşünce tipinin, yeni bir insan tipinin, yeni bir toplum tipinin, yeni bir Türkiye tipinin izlerini onun eserlerinde
bulmamız mümkündür" dedi.
Panelde Erol Güngör'ün temel kavramları konusunda bilgiler veren Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne de, vefat ettiğinde asistanlığını yaptığı Erol Güngör'ün batı düşüncesi, İslam inancı ve toplumun milli özellikleriyle hareket ederek toplumu anlamaya çalıştığını ifade ederek, "Erol Güngör Hoca'nın bizim için bugün de değer taşıyan, bugünü ve bugünün dünyasını ve geleceği anlamamızı, anlamanın ötesinde inşa etmemizi sağlayacak temel ilke; önümüze çıkan şeylere şüpheyle bakmak, her şeyi bir eleştiri süzgecinden
geçirmek, başkalarının bizim doğru olduğuna inanmamızı istediği şeylere değil, bizim araştırarak öğrendiğimiz şeylerin peşine takılmaktır" şeklinde konuştu.
Erol Güngör'ün din ve toplum konusundaki görüşlerini anlatan Prof. Dr. Mustafa Aydın da, Erol Güngör'de iki konu objesinin bulunduğunu, bunlardan birinin din, diğerinin ise milliyetçilik olduğunu söyledi. Erol Güngör'ün çıkış noktasının milliyetçilik ama hedefinin İslam olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydın, Erol Güngör'ün hayatta olsaydı İslam düşüncesi üzerinde en önde gelen düşünürlerden biri olacağını ifade etti.
MİLLİYET VE MODERN KÜLTÜR
Panelin son konuşmacısı olan Doç. Dr. Murat Yılmaz ise, "Erol Güngör, Milliyet ve Modern Kültür" konulu konuşmasında, Erol Güngör'ün sosyal bilimcilerin ihtiyaç duyduğu serinkanlılığı ve analiz kabiliyetini onlara geri vereceği düşüncesiyle siyasete hep şüphe ile yaklaşarak uzak durduğunu dile getirdi. Erol Güngör'ün kültüre bakışını da değerlendiren Doç. Dr. Yılmaz, Erol Güngör'ün milli kültürün oluşumunda zorlama baskıları reddederek, baskı ve zorlamaların kaldırıldığı bir ortamda toplumsal kültürün
gelişebileceğini savunduğunu sözlerine ekledi.
Panelistlere günün anısına Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak tarafından plaket verilmesinin ardından Estergon Türk Kültür Merkezi'nde 15 gündür açık bulunan Erol Güngör konulu fotoğraf sergisi gezildi. Erol Güngör adına Türkiye'de ilk defa açılan sergide Erol Güngör'ün hayatından kesitler, kullandığı belgeleri, kimlik kartları, davetiyeler, pasaportlar gibi 59 obje yer alıyor.
EROL GÜNGÖR KİMDİR?
“Erol Güngör müstesna bir zihnî terkipti. Onda Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sanatkâr ruhu, Yahya Kemal Beyatlı’nın tarih duygusu, Mümtaz Turhan’ın ilim zihniyeti ve Anadolu velilerinin ilhamı vardı.” (Yılmaz Özakpınar)
25 Kasım 1938'de Kırşehir’de dünyaya gelir. Dedesi Kırşehir’de Ahi Tekkesinin son şeyhi aynı zamanda Ahi Evren Camiinin imamı olan Hafız Osman Efendi’dir. Yetişmesinde ailesinin ve yaşadığı çevrenin etkisi büyüktür. Henüz ortaokul çağlarındayken Osmanlıca öğrenir, üniversite öğrencisi olmadan, yerli-yabancı klasikleri hafızasına yerleştirir. Lise yıllarında mahalli gazetede başlayan yazarlığı, hayatı boyunca devam eder.
//TURHAN’LA TANIŞMASI
1956 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk bölümüne kaydolur. Burada Fethi Gemuhluoğlu vasıtasıyla Mümtaz Turhan’la tanışır, coşkun kaynak hayatı boyunca kıvrılıp akacağı geniş ve uzun yatağı bulur. Mümtaz Turhan hocanın teşvikiyle Hukuk Fakültesinden ayrılıp İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine kaydını yaptırır. Fakülteden mezun olduğu 1961 yılında Tecrübî Psikoloji kürsüsünde asistan olur. Bu sırada Türkiye’de yeni yeni gelişmekte olan Sosyal Psikolojiye yönelir. Bu disiplinin önemli eserlerinden Krech ve Crutchfield'in Sosyal Psikoloji kitabını Türkçeye çevirir. “Kelâmî Yapılarda Estetik Organizasyon” adlı teziyle doktor, “Şahıslar arası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü” konulu teziyle doçent, “Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar” adlı teziyle sosyal-psikoloji profesörü olur.(1965,1975,1978)
//ABD’DE EĞİTİM
1966'da ABD Colorado Üniversitesinden tanınmış sosyal - psikolog Kenneth Hammond'un daveti üzerine Amerika'ya gider. Bu üniversitenin Davranış Bilimleri Enstitüsünde milletlerarası bir heyetin araştırmalarına katılır. Sosyal psikoloji ders ve seminerlerini yürütür. Döndükten sonra Devlet Planlama Teşkilatı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli komisyonlarında görevler alır.
Akademik çalışmalarının yanı sıra günlük fıkralar ve makaleler yazar. Yazıları Türk Yurdu, Klinik Sempozyum, Hisar, Türk Birliği Dergisi, Töre, Türk Edebiyatı, Türk Kültürü, Milli Eğitim ve Kültür, Milli Kültür, Konevî, Toprak ve Diriliş dergileri ile Millet, Her Gün, Yeni Düşünce, Yeni Sözcü, Yol, Ayrıntılı Haber, Yeni İstanbul ve Ortadoğu gazetelerinde yayınlanır. 1974–77 yılları arasında Ortadoğu gazetesinin başyazarlığını yapar.
//REKTÖRLÜK DÖNEMİ
1980 İhtilali sonrasında kurulan YÖK tarafından Selçuk Üniversitesi rektörlüğüne tayin edilir. Bu vazifesini yürütmekte olduğu sırada, 24 Nisan 1983’te geçirdiği bir kalp krizi sonrasında hayata gözlerini yumar. Cenazesi, mütevazılığıyla birleşen üstün vasıflarını fark etmiş Konyalıların ve yazılarını takip eden her yaştan sevenlerinin omuzlarında uzun süre hatırlardan çıkmayacak bir mateme dönüşür.
“Çağdaş bir Türk millî kültürünün kurulması”nda katkıda bulunabilmek için zihninin ve zamanının bütün imkânlarını feda etmiş, bu toplumun birlikte yaşama iradesini ortaya çıkaran “aslî değerler”in, “ideal değerler” haline gelmemesi için gayret etmiştir. Ciddiyetinden ve seviyesinden taviz vermeden içinde yaşadığı toplumun tarihini, düşünce verimlerini ve kültürünü iyi bilen bir sosyologun neler üretebileceğini yaptığı çalışmalarla gösterir. İdeoloji yerine fikir sahibi olacak bir nesli yetiştirmek için edebî ve ilmî tüm birikimini sarf eder. Bir yanıyla kültürümüzün kaynaklarını, diğer yanıyla dünyayı kucaklar. Bir yandan sahasında meydana gelen ilmî gelişmeleri yakından takip eder, diğer yandan dilimize, edebiyatımıza, tarihimize, dinimize; hâkim bir mütefekkirdir. Sadece mütefekkir değil, sade, akıcı ve anlaşılır bir üslubu derinliğiyle birleştirebilmiş büyük bir muharrirdir.