Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfü Sezen, Dadaş ve Dadaşlık tarifi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Erzurum ve Erzurumlu üzerine bugüne kadar çok şeyin söylendiğini kaydeden Sezen, birçok seyyah, edebiyatçı ve devlet adamının, Erzurum ve Dadaşlık üzerine çeşitli değerlendirmeler yaptıklarını söyledi.
Bugüne kadar Erzurum'a ve Erzurumluya ilişkin pek çok söz söylendiğini ve bunların başında Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nin geldiğine işaret eden Sezen, Çelebi'nin, Erzurum'a gelişini ve gördüklerini son derece canlı ve ilgi çekici bir üslupla dile getirdiğini ifade etti. Onun Erzurum'a dair naklettiği bilgiler arasında hayli ilginç tespitlere rastlanabildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Sezen, bu tespitlerin, halkın yüz renginden giyinişine kadar son derece kapsamlı gözlemlere dayalı olduğunu kaydetti.
EVLİYA ÇELEBİNİN ANILARI
Evliya Çelebi'nin, 17. Yüzyıl Erzurum insanını: 'Sağlam, rahatına düşkün, orta boylu, canlı, yaşlıları ve gençleri hep bahadır ve gürbüz adamlardır. Çok sağlam yapılı olurlar. On yaşından yirmi yaşına varıncaya kadar erkek çocukları gayet güzel olur, ondan sonra tez kıllanırlar. Fakat hepsi yumuşak huylu, uysal, zeki ve anlayışlı adamlardır. Kadınları da son derece güzel olup kelimeleri ve lehçeleri düzgün; dişleri inci rengindedir. Havasının güzelliğinden erkekleri çok yaşarlar." şeklinde tanımladığını aktaran Sezen, yine Ahmet Hamdi Tanpınar'ın da, "Beş Şehir" isimli eserinde Erzurum'la ilgili oldukça önemli tespitlerde bulunduğunu söyledi.
ERZURUM BİR KARTAL YUVASI
Tanpınar'ın, "Beş Şehir" adlı eserinde Erzurum'u bir kartal yuvasına benzettiğini ve Erzurum insanının, felâketler karşısında direncini kaybetmeyen, mücadeleci, nüktedan, hicivci bir yapıya sahip olduğunu dile getirdiğini anlatan Sezen, Erzurumlunun, hoşgörü, zevk, heyecan, inanç ve benzeri faktörlerin tezgâhında biçimlenerek Dadaş olduğunu belirtti.
Erzurum'un Türk'ün bin yılık kültürünü kendi coğrafyası ile bütünleştirdiğini ve önemli bir tarihi misyonu olduğu şeklinde bir tanımlamanın ise, İsmail Habip Sevük tarafından yapıldığına işaret eden Sezen, Sevük'ün değerlendirmesini ise, şöyle aktardı: "Borçların en azizi vatan borcudur. Hiç kimse bu borcu ödeyemez. Ama vatan, her zaman Erzurumluya borçlu kalmıştır. Vatan müdafaasında, Erzurum her zaman üzerine düşeni yapmıştır. Ama biz ona layık olduğunu verememişizdir."
Erzurum'un her dönemde Anadolu'nun kilit taşı olma konumunu üstlendiğini ve Türk yurdu olduğundan günümüze kadar, her önemli vatan meselesinde devletin yüz akı ve güven beldesi olduğunu anlatan Sezen, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nin Kurucu Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ın Erzurum tarifini de hatırlattı. Sezen, "Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Erzurum'u bir ışık şehri olarak tanımlıyor ve yüzlerce bilim adamı yetiştiren Atatürk Üniversitesi'nin; Büyük Önder Atatürk'ün vasiyeti üzerine kurulduğunu ifade ediyor." dedi.
Uzun yıllar Atatürk Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Dr. Orhan Okay'ın da, Erzurum insanı ile coğrafyası arasında bir ilişki kurduğunu söyleyen Sezen, Okay'ın şu görüşlerine de yer verdi: "Erzurum coğrafyası, insanının karakterinin oluşumunda büyük rol oynamıştır. Çok defa zayıf ve dik duruşlu, sert profilli, suskun tavırlı, değişmelere, dirençli görünen bu insanların, güven duyduklarına açıldıkları zaman; içten, hiçbir hesabı olmayan duru ve berrak kalplerini adeta görürsünüz."
Erzurum ve çevresi ile ilgili sayısız araştırma yapan, Erzurum'un yetiştirdiği değerli bilim adamı Prof. Dr. Zeki Başar'ın da; tarihi şanlı olan Erzurum'un soylu, kahraman halkının Türklüğün bütün meziyetlerine sahip olduğunu vurguladığını söyleyen Sezen, Prof. Dr. Sıtkı Aras'ın da bu konuda önemli tespitlerinin olduğunu anımsattı. Prof. Dr. Sıtkı Aras'ın; "Erzurum'un Manevi Mimarları" isimli eserinde, Anadolu'nun diğer yörelerinde pek rastlanılmayan farklı ve renkli tiplere Erzurum'da rastlanılmasının sebebi olarak kültür mozaiğinin zenginliğini gösterdiğini anlatan Sezen, Aras'ın, Erzurum'daki insan tiplerini âlim, veli, bey, lider, halk feylozofu ve dadaş olmak üzere altı ana başlık altında tanıttığını belirtti.
SEZEN’İN TANIMLAMASI
Yrd. Doç. Dr. Sezen, şunları kaydetti: "Görüldüğü gibi, Erzurum ve Erzurum insanı ile ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Örnekler daha da çoğaltılabilir. Bunlardan Erzurum ve Erzurumluya en çok yakışan sıfat şüphesiz 'Dadaş' tır. Bu, birtakım tarihi ve toplumsal olayların Erzurum'da ortaya çıkardığı bir tiptir. Bu tip, kadın-erkek, köylü şehirli, zengin-fakir ayrımı yapılmadan Erzurum'a mal olmuştur. Bir bakma dadaş, kendine has özellikleri olan "Erzurumlu" demektir. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Dadaş; mert, vatansever, karakter timsali Erzurumludur. Dadaş, özgürlüğün, cumhuriyetin ve demokrasinin en güçlü bekçisidir (Büyük Önder Atatürk'ün kurtuluş mücadelesini Erzurum'dan başlatmış olması bunun en güzel örneğidir.) Dadaş, ülke bütünlüğünü bozanlara, politik ve ideolojik ayrım yapanlara karşı en büyük engeldir. Dadaş; kendisinin ve Erzurum'un Türklüğün öz parçası olduğunu; hiçbir zaman hatırından çıkarmayan; örf, âdet, gelenek ve göreneklerine bağlı, aynı zamanda yeniliklere açık olan Erzurumludur. Dadaş, haksızlığa, yolsuzluğa, bencilliğe, çıkarcılığa karşı olandır. Dadaş, zamana ve ortama göre renk değiştirmeyen, ilkelerinden ve kişiliğinden taviz vermeyen karakter timsali olan kişidir. Dadaş, yabancıların, yoksulların, kimsesizlerin hak ve hukukunu kendi hak ve hukukundan daha çok koruyan, insanî ve evrensel değerlerin bilincinde olan kişidir. Yukarda sıralamaya çalıştığım birtakım özelliklere sahip olması gereken dadaş ve Erzurumlu ile ilgili yakınma ve şikâyetler zaman zaman (yine Erzurumlu hemşerilerimiz tarafından) gündeme getirilmektedir. Yakınmaların ana konusu 'dadaş'ta bulunması gereken niteliklerin her Erzurumluda görülmeyişi yönündedir. Dadaşlık Erzurumluya ait bir sıfat olmasına rağmen, her Erzurumlunun dadaş olamayacağı görüşüne biz de katılıyoruz. Çünkü dadaşlık öyle rast gele kazanılmış bir unvan değildir. Sağlam bir kişiliği olmayan, soylu bir ruh asaleti taşımayan; mert, dürüst, namuslu, cesur, özü sözü bir olmayan, zayıf ve kimsesizleri korumayan, kaypak, dönek, vefasız kişileri "dadaş" olarak tanımlamak; dadaşa ve gerçek Erzurumluya yapılan en büyük haksızlıktır.
Kısacası, dadaşlık kavramının içinde zerre kadar kötülük, korkaklık, cimrilik, duyarsızlık, kalleşlik, kıskançlık yoktur. Dadaş, yardımseverlik ve fedakârlığı ilke edinmiş özü sözü bir kişidir. Bu karakterini titiz bir kıskançlıkla muhafaza edebilen her Erzurumlu bir dadaştır."
LÜTFİ SEZEN KİMDİR?
Dr. Lütfi Sezen, 1947 yılında Erzurum'un Horasan ilçesinin Akçataş köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Horasan'da, lise tahsilini Erzurum'da tamamladı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni kazandı(1967). Üniversiteden mezuniyetini müteakiben (1971) Tokat, Gazi Osman Paşa Lisesi'nde Edebiyat Öğretmenliği ve yöneticilik, Erzurum, Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsü'nde Edebiyat Öğretmenliği ile Türkçe Bölüm Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Başvurusu üzerine 1979 yılında, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin çekirdeğini oluşturmak amacıyla, Atatürk Üniversitesi'ne bağlı olarak kurulan Van Fen - Edebiyat Fakültesi, Fakülte Sekreterliği görevine atandı. Bu görevi yanında, Van, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarında görev aldı. Üniversite için tahsis edilen yaklaşık 5 milyon metrekarelik arazinin istimlâk işlemlerini hiçbir pürüz bırakmadan, üç yıl gibi kısa bir süre içerisinde neticelendirdi.
20 Temmuz 1982 tarihinde yürürlüğe giren 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnâme ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi resmen kurulunca, vekâleten Üniversite Genel Sekreterliği görevine getirildi. Rektör Prof. Dr. Hakkı Atun'la malî konularda anlaşamayınca, bu görevden alınarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin çeşitli birimlerinde görevlendirildi. En son atandığı uzmanlık görevinden ayrılıp Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde Okutmanlık görevine başladı(1984). 1993 yılı sonlarına kadar sürdürdüğü okutmanlık görevi süresince; Tıp, İlahiyat, Diş Hekimliği ve Mühendislik fakültelerinde Türk Dili dersleri okuttu.
1986 yılında başladığı yüksek lisans çalışmasını, 1988'de tamamladı. Halk Edebiyatında Hamzanâmeler konulu bu çalışması, Kültür Bakanlığı'nca 1991 yılında Devlet Kitapları serisinde yayımlandı. 1993 yılında tamamladığı Erzurum Şehir Folkloru konulu doktora çalışmasını ise, 1994 yılında Erzurum Kalkınma Vakfı yayımladı.
1993 yılından beri, Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Dr. Lütfi Sezen'in Halk Bilimi ve Derleme Metotları isimli ders kitabı 1995 yılında Atatürk Üniversitesi'nce yayımlanmıştır. 1996 yılında 2. baskısı, 2000 yılında 3. baskısı, 2003 yılında 4. baskısı, 2005 yılında (Ankara Kurmay Yayınevi tarafından) 5. baskısı, Erzurum Eser Ofset tarafından 6. askısı(2010) yapılan bu eser, çeşitli üniversitelerin eğitim ve fen edebiyat fakültelerinde ders kitabı olarak okutulmaktadır.
Kendi olanakları ile kısa bir süre için gittiği Almanya ve Hollanda'da altmışa yakın işçi ailesi ile yüz yüze görüşerek onların yaşam biçimlerini, sorunlarını ve beklentilerini dile getiren İşçi Ailelerinin Gözüyle Batı Avrupa'daki Türkiye konulu bir araştırma yaptı. Bu araştırması 2004 yılında Ankara'da Kurmay Yayınevi tarafından kitap olarak bastırıldı. Bazı Avrupa ülkelerinde uluslar arası sempozyumlara katılıp bildiriler (Romanya, Makedonya, Ukrayna vd.) sundu.
1971-1978 tarihleri arasında edebiyat öğretmenliği yaptığı Tokat, Gazi Osman Paşa Lisesi'nde Tokat yöresinden derlemeler yaptı. Yaptığı derlemeler, daha sonraki yıllarda çeşitli dergilerde yayınlandı. Bu derlemelerinden manilerle ilgili olanlar, 2005 yılında Tokat Valiliği Kültür ve Sanat Vakfı'nca, Manilerle Tokat adıyla kitap olarak bastırıldı.
1994 yılında Erzurum Kalkınma Vakfı tarafından yayınlanan Erzurum Şehir Folkloru isimli kitabının yeniden düzenlenmiş olan ikinci baskısı, Atatürk Üniversitesi'nin Kuruluşunun 50. Yılı Anısına Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 2007 yılında Erzurum Folkloru adıyla yayınlandı.
Türk Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu tarafından verilen "2007- Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü" nü aldı.Yeni kurulan üniversitelerdeki sorunları dile getiren, "Anılarıyla Bir Üniversitenin Kuruluş Sancıları" isimli kitabı Ankara'da Belen Ofset tarafından yayınlandı (2008). Yurt dışında düzenlenen uluslararası kongre ve sempozyumlara katılarak halk bilimi alanında çeşitli konularda bildiriler sundu.
Evli üç çocuk babası olan Dr. Lütfi Sezen'in yayımlanmış dokuz kitabı, çeşitli konularda yazılmış çok sayıda makale, inceleme, derleme ve araştırmaları vardır.