TBMM Genel Kurulu’nda bugün gündem dışı söz alarak hayvancılı sektörünün sorunlarını anlatan Ertugay, sektörün büyük bir krizle karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Ertugay, “Durumu kısaca özetleyerek olursak, yanlış ve yetersiz destekleme politikaları, yüksek girdi, özellikle yem fiyatları, buna karşılık düşük süt fiyatları sonucu, üretimde bulunan onbinlerce damızlık ve süt hayvanları kesime gitti. Hayvan sayısı düştü. Son bir yılda et fiyatları neredeyse enflasyonun 6 katı oranında yüzde 100’ün üzerinde artı. Geçen yıl 15 lira civarında olan et fiyatı 32 liralara çıktı. Bu fiyat sadece Avrupa’nın değil diğer birçok ülkenin de en yüksek fiyatıdır. Gelinen nokta o kadar vahimdir ki, çayır mera potansiyeli ve hayvan varlığı bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biri olan ve bölgesinde mutlak söz sahibi olan bu ülke, son 15 yıldır dışarıdan 1 gram et ithal etmeyen bu ülke, et ithal eder duruma gelmiştir. Bu konuda hiçbir ikazımızı ısrarla dikkate almadınız. Önce Türkiye hayvancılığının ölüm fermanı olan kasaplık canlı hayvan ithal ettiniz, yetmedi karkas et ithal ettiniz. Türkiye’yi dönüşü olmayan bir yola soktunuz. Şimdi yaklaşan kurban bayramı için kurbanlık ithalat ediyorsunuz. Yani bu ülke, sayenizde Cumhuriyet tarihi boyunca ilk defa mübarek kurban bayramında Avrupa’dan ithal kurban kesecektir. Bakın bu ülkeyi nereden nereye getirdiniz, yakın zamana kadar hacılarımızın Suudi Arabistan’da kestiği hayvanlar bu ülkeden gidiyordu. Bugün dışarıdan bu ülkeye kurbanlık hayvan geliyor. Durum bu kadar acıdır. Bu politikalarınızın iflasıdır. Bu yüce mecliste yaptığımız bütün konuşmalarda, basın toplantılarında dedik ki (isterseniz tarihini gününü veririm) hayvancılık alarm veriyor, hayvan sayısı düşüyor, damızlık hayvanlar, süt hayvanları kesime gidiyor, süt ve et üretimi süratle azalıyor, yüksek yem fiyatları üreticiyi zorluyor, derhal tedbir alın ve ithalat yapmayın.
Bunları hiç dikkate almadığınız gibi bilakis bu yüce mecliste milletin gözüne baka baka hayvancılıkta durum gayet iyi verim ve üretimde artış var diyerek bugünleri hazırladınız. Bu ithalatın 31 Aralık 2010’a kadar da devam edeceği biliniyor. Görünen o ki burada da durmayacak bundan sonra Türkiye sürekli et ithal eder durumda olacak ve dışarıya sürekli bağımlı kalacaktır. Zira et ithalatçı yabancı firmalar şimdiden Ankara’da kalıcı irtibat ofislerini açmışlardır. Aslında sizi bu kürsüden et ithalatı pirinç ithalatına benzemez ciddi tedbirler alın bu ithalata izin vermeyin bir defa başladınız mı önünü alamazsınız derken bu endişeleri taşıyorduk.” diye konuştu.
Gelinen noktada milyonlarca tüketicinin mağdur olduğunu vurgulayan Ertugay, “Türk halkı bir Ramazan boyunca et kuyruklarında çile çekti. İthalata rağmen et fiyatları bırakın düşmeyi yükselişe geçti, bırakın dar gelirlinin orta sınıfın bile alamayacağı noktalara çıktı. Zaten kişi başına et tüketimi düşük olan Türk halkı bu hükümet sayesinde etin tadını unuttu. Et fiyatları yükseldi de, para üreticinin, besicinin cebine mi gitti, hayır. O da perişan oldu. Silindi gitti. Çünkü et ithalatı gündeme geldiği andan itibaren üretici elindeki hayvanını derhal çıkardı. Hayvan bakıcısı, çoban bile işsiz kaldı. Ben bu çekilen sıkıntıları çok iyi bilen biriyim. Ekonomisi büyük ölçüde hayvancılığa dayalı bir ilin, Erzurum’un Milletvekiliyim. Çayır-mera ve büyükbaş hayvan varlığı bakımından son zamanlara kadar Türkiye’nin bir numaralı ili olan Erzurum’da kasaplar kesecek hayvan bulamıyorsa ve batıdan gelecek ete umut bağlamışsa varın gerisini siz hesap edin. Şuanda para etse bile elde hayvan yok. Ben yeni Erzurum, Kars, Ardahan’dan geliyorum. Oralardaki feryada kulak verin. Bugün bu ülke hayvancılığının önemli bir problemi var. Bugün bu ülke çok ciddi şap tehdidi altındadır. Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun en büyük Şap Enstitüsüne sahip ve şap aşısı ihraç eden bu ülkede şap tehdidi var. Şaptan dolayı son üç ayda 24 ilimizde, bunların içerisinde de seçim çevrem olan Erzurum ve 9 ilçesinde, hayvan pazarları kapatıldı. Şaptan dolayı da kurbanlık ithalatını sadece Trakya’yla sınırlı tutmak zorunda kaldınız. Esas bunlara tedbir getirin. Bu ölçüde hastalık tehdidi olan bir ülkede hayvancılık kalır mı?
Sayın Bakana son bir sözüm var. Yaşanan krizi bu ülkenin besicisine, üreticisine yüklemekten vazgeçin. Bu ülkenin üreticisi spekülasyon yapmaz, yapamaz bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Çünkü besi hayvanının süresi doldu mu bir dakika bekletmez. Siz spekülasyonu, haksız kazancı başka yerlerde arayın. Hükümete tavsiyemiz şudur. Bu yanlış uygulamaları derhal durdurun. Yazboz tahtasına çevirdiğiniz uygulamalardan vaz geçin. Süt ve et üreticisine işe yarar destekler verin. Şimdi konuşmamıza 20 dakika cevap vereceksiniz. Bir sorunun cevabını istiyorum. Siz her zaman bu mecliste hayvancılıkta durumun iyiye gittiğini her vesile ile söylediniz. Et ve süt veriminin yükseldiğini söylediniz. Durum bu kadar iyiyiydi de. 2010’un başında 15 lira civarında olan et fiyatları birden bire 32 liralara nasıl çıktı? Türk Milleti birden bire zenginleşti de ete olan talep artıda arz-talep dengesi bozuldu diye mi oldu? Şunu bir açıklayın. Ne oldu? Bu durumu halen spekülatörlere bağlıyorsanız bunu da buradan açıklayın.” şeklinde konuştu.