Erzurum’un ikinci derece deprem bölgesi olduğu ve bu nedenle yapılaşmanın çok daha sağlam bir biçimde planlanması gerektiği kaydedildi.
UZMAN GÖRÜŞÜ
Atatürk Üniversitesi Erzurum Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda İnşaat Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Geçten, Erzurum’daki yüksek binaların muhtemel bir deprem halinde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Geçten, Türkiye’nin yüzde 92’lik bölümünün deprem bölgesinden oluştuğunu, halkın yüzde 95’inin ise, bu bölgelerde yaşadığını vurgulayan Geçten, Türkiye genelinde yaşanan sağlıksız yapılaşma sorununun, Erzurum için de geçerli olduğunu söyledi. Şehrin ikinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunduğunu ve geçmişte de büyük yıkımlara neden olan çeşitli depremler yaşandığını anlatan Geçten, “Erzurum’da özellikle yüksek binalar inşa etmek, deprem gerçeği karşısında gerçekten çok büyük bir risk demek. Halihazırda bile Erzurum’da yıkılarak yenilenmesi ya da çok ciddi tedbirler alınmasını gerektiren yapılar mevcut. Bu şartlarda kalkıp yüksek binalar yapmak, depreme meydan okumaktan başka hiçbir şey değildir.” diye konuştu.
200 METREKAREDEN BÜYÜK İNŞAATLARIN SORUMLULUĞU YAPI DENETİM ŞİRKETLERİNDE
Bir süre önce Japonya’da meydana gelen depremi hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Osman Geçten, aynı büyüklükteki bir depreme karşı Türkiye’de dayanıklı bir yapılaşmanın bulunmadığına dikkati çekerek, “Japonya, meydana gelen bu deprem karşısında yıkım yaşamadı, çünkü yapılar orada çok kaliteli ve sağlam. Fakat aynı şeyi Türkiye ve Erzurum için söylemek mümkün değil. Çünkü yapılarımız maalesef kaliteden yoksun haldeler. Özellikle eski binalar, Erzurum’da muhtemel bir deprem halinde çok büyük felaketlere neden olabilecek durumdalar.” dedi.
Mevcut durumun endişe verici olmasının yanında, Yapı Denetim Kanunu sayesinde bundan sonraki sürecin umut verici olacağını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Osman Geçten, 200 metrekare alan üzerinde yapımı düşünülen 2 katlı binaların haricindeki tüm yapıların, artık Yapı Denetim Kanunu kapsamına girdiğine dikkati çekti. Geçten, “Bu ölçünün dışındaki tüm yapılar, artık Yapı Denetim Şirketleri’nin sorumluluğunda olacak. İnşaat yapan firma ya da kişiler, temeli kazmaya başlamadan önce Yapı Denetim Şirketi ile sözleşme yapmak zorunda. Bu süreç başladıktan sonra inşaatın tüm aşamaları bu şirketler tarafından göz hapsinde tutulacak. Kullanılan malzemeden betonun yoğunluğuna varıncaya kadar her ayrıntı izlenecek. Bu mantık içerisinde yapılan binalar, haliyle em sağlam, hem de kaliteli olacak.” şeklinde konuştu.
GEÇTEN: MEVCUT YAPILAR DEPREME KARŞI DAYANIKLI HALE GETİRİLMELİ
Başta belediyeler olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşların, yeni yapılacak olan binaların dışında, mevcut yapılar üzerinde ciddi çalışmalar yapması gerektiğini dile getiren Geçten, “Bu yapılar gözden geçirilmeli, depreme karşı dayanıklı hale getirilmelidir. Tarihi eser niteliği taşıyan yapılar ise mutlaka restorasyona tabi tutulmalı ve muhtemel depremlere karşı onlar da koruma altına alınmalıdır. Bundan sonrası için yapılacak bir şey zaten yok, çünkü Yapı Denetim Kanunu sayesinde artık sağlıksız yapılaşma gibi bir durum söz konusu bile olmayacaktır.” dedi.