Yaklaşık 7 bin yıllık tarihinde kaleleri, tabyaları ve düşman işgaline karşı yapılan dış surlarıyla ün yapan Erzurum, surlardan şehrin dışına açılan kapılarıyla da tarihi bir öneme sahip. İç ve dış olmak üzere 7 kapıyla çevrelenen Erzurum’da, bu kapılardan sadece 3’ü günümüze ulaşabildi.
Erzincan, Gürcü ve Tebriz diye adlandırılan kapılar, ‘Erzurum Kapıları’ olarak nitelendirilirken, İstanbul, Kars, Kavak ve Harput ise, ‘Devre-i Muttasıla Kapıları’ olarak nitelendiriliyor. Bu kapıların dışında, Şair Nef’i İlköğretim Okulu civarında Yeni Kapı, Kale civarında da, Gez ve Uğrun isimli iki kapıyı daha barındıran Erzurum, çarpık yapılaşma ve tarih bilinçsizliği yüzünden bu kapılarını koruyamadı.
Kale’ye en yakın girişlerden olan Tebriz Kapı’nın, Ebu İshak Kazeruni’nin türbesi, Ulu Camii ve Çifte Minareli Medrese üçgeninde bulunduğu öğrenilirken, 19. yüzyıl belgelerine göre, bir köprüden geçilerek dış sura ulaşıldıktan sonra halk arasındaki adıyla ‘Tevrüz’ Kapısı’na varılmaktaydı. Şehrin batı tarafına düşen Erzincan Kapı’nın ise, Çaykarye suyunun hemen arkasında bulunduğu belirtilirken, burada yine Çaykarye adlı bir köprü ve Ilıca’yı bile görüş alanında bulunduran sur ve kulenin bulunduğu kaydedildi.
Şehir içerisindeki kapılarından farklı olarak, ‘Devre-i Muttasıla’ adı verilen batıda İstanbul Kapı, Doğu’da Kars Kapı, güneyde Harput Kapı ve kuzeyde ise Kavak Kapı’dan giriş çıkışın yapıldığı Erzurum’da, söz konusu kapılardan sadece 3’ü günümüze ulaşabildi.
Kars Kapı, askeri bölge içerisinde bulunuyor olması nedeniyle günümüze kadar ulaşmayı başarırken, İstanbul Kapı da çevresinde park alanı yapılmış olmasına rağmen, sarhoşların mekanı olmaktan kurtarılamadı. Mustafa Kemal Atatürk’ün, 3 Temmuz 1919’da geldiği kente İstanbul Kapı’dan giriş yapması, bu kapıya ayrı bir anlam kazandırırken, bu özellik kapının bakımsızlıktan kurtarılmasına bile yetmedi. Geceleri alemcilerin adresi olan İstanbul Kapı, zaman zaman çevre sakinleri tarafından da şikayet konusu edildi. Kapının hem içler acısı hali, hem de alemcilerin buluşma adresi olmasından yakınan vatandaşlar, ilgilileri bu konuda defalarca ikaz etmişti. Harput kapı tamamen ortadan kalkarken, şehrin kuzeyine kalan Kavak Kapı ise, şu anda iki mahalleyi birbirine bağlayan bir tünel vazifesi yapıyor.
Erzurum’un geçmişiyle özdeşleşmiş olan kapıların düşmana karşı geliştirilen savunma taktiğinin önemli bir parçası olduğunu anlatan vatandaşlar, kapılardan çok azının günümüze ulaşmış olmasının büyük bir talihsizlik olduğunu söyledi. İstanbul Kapı, Kars Kapı ve Kavak Kapı’nın koruma altına alınması gerektiğini kaydeden vatandaşlar, “Bu gün, söz konusu kapıların ortadan kalkmasına sebep olanlara öfke duyuyorsak, bizden sonraki nesil de aynı öfkeyi bize duyacak. Bu nedenle tarihi mirasımızdan gelecek nesli mahrum bırakmayalım” diye konuştular.