Erzurum, Aile Danışma Merkezi psikoloğu Emel Çilci, "Şiddet mağduru olup, merkezimize başvuran kadınlar, kendileri için hayatın bittiğini düşünüyor" dedi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'ne bağlı Aile Danışma Merkezi psikoloğu Çilci, yaptığı açıklamada, toplumda son yıllarda artan kadına yönelik şiddet olaylarının, arkasında yatan en büyük nedenlerin başında eğitim düzeyinin düşük olması ve ekonomik sıkıntıların geldiğini söyledi.
EVLERİNE DÖNMEK İSTEMİYORLAR
Eşinden şiddet gören kadınların, evine geri dönmek istemediğini belirten Çilci, "Kadınların çoğunluğu, merkezimize geldikleri zaman bitmiş ve tükenmiş bir şekilde oluyorlar. Yani ilk defa şiddet görüp de gelmiyorlar. Yıllardır, şiddete maruz kalmış, yapacak hiç bir şeyleri olmadığı, artık o tükenmişlik noktasında yardım istiyorlar" diye konuştu.
Çilci, maddi imkansızlıkların, işsizlik ve yaş farkının da kadına yönelik şiddeti tetikleyen faktörler olduğunu, en fazla şiddetin, eşler arasındaki iletişim kopukluğundan meydana geldiğini kaydetti.
ŞİDDETİN NEDENLERİ
Kendini ifade etmekte güçlük çeken eşlerin kocalarından daha fazla şiddet gördüğünü ifade eden Çilci, şöyle konuştu: "Ekonomik düzeyi düşük olan, yaşça kocalarından daha genç olan kadınlar, maddi olarak kocalarına daha fazla bağlı olan kadınlar, ailesi tarafından daha fazla sosyal destek alamayanlar, eğitim düzeyi düşük olanlar şiddete en fazla maruz kalanların başında geliyor. Günümüzde işsizlik nedeniyle maddi sıkıntılar yaşayan eşlerle, iletişim problemi yaşayan, kendini ifade etmekte yetersiz olanlar eşler şiddete başvuruyor. Eğitim düzeyi düşük eşler daha fazla şiddet uygulamakta. Günümüzde eğitim düzeyinin yükselmesiyle şiddet oranın arttığı durumlarda var. Bu durumlar ise kadının daha fazla sosyal maddi bağımsızlığını eline almasıyla, eşler arası ataerkil yapıdan kurtulup, daha bireyselci bir yaşama adım atılmasıyla birlikte eşler arasında sorunlar oluşturulmaya başlıyor. Bu nedenle eşler arasında çatışmalar yaşanıyor."
Çilci, gelenekçi toplumlarda yaşayan, daha gelenekçi yapıda yaşayarak o yapıda yetişen eşlerde şiddet uygulama eğiliminin de arttığının gözlemlendiğini vurguladı.
KADIN TÜKENMİŞLİĞİ
Şiddete maruz kalanların, yaşadıkları olayların vahim durumunu, iş işten geçtikten sonra anladığını belirten Çilci, darp, yaralama veya bıçaklama gibi ciddi manada bir durum ortaya çıktığında, Aile Danışma Merkezlerine başvurarak yardım istediklerini söyledi. Çilci, yardım isteyen kadınların Aile Danışma Merkezi'ne geldiğinde, tükenmiş bir halde olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Geldikleri zaman çoğunluğu bitmiş ve tükenmiş bir şekilde oluyor. Yani ilk defa şiddet görüp de gelmiyorlar. Yıllardır şiddete maruz kalmış yapacak hiç bir şeyleri kalmadığı, artık tükenmişlik noktasında geliyorlar. Hatta can güvenlikleri kalmamış bir haldeyken başvuruyorlar. 'Can güvenliğim kalmadı- Ne yapacağımı bilmiyorum' diyerek buraya geliyorlar. Geldikleri zaman endişeli ve kaygılı oluyorlar. Bir daha evlerine geri dönmek istemiyorlar. Fakat gidecek yerleri de olmuyor ve daha fazla aileden korkuyor. Geri dönmemesi halinde öldürecekleri şeklinde korkuya kapılıyorlar."
ŞİDDETİ NORMAL GÖRME YANLIŞI
Toplumda şiddeti normal karşılayanların bulunduğunu, bunu yapanların çoğunluğunun ise kadınlar olduğunu dile getiren Çilci, şiddete maruz kalan bir kadını ilk olarak, başka bir kadının yargıladığını söyledi. Çilçi, şiddet gören kadınların bir çoğunun da bu durumu aslında kabullenmiş olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Toplumumuzda kadınlara şiddet uygulamasını normal görenler de yine kadınlar. Bunu kadınlar, birbirlerine çok fazla yapıyorlar. Eşine hizmet etmeyen, herhangi bir hata yaptığında 'dayağı hak etmiş' diye bilenler de kadınlar. Bu noktada çoğu kadın, aslında şiddeti hak etmiş gibi görüyor. Şiddeti normal olarak görüyor. Fakat darp, yaralama veya bıçaklama gibi ciddi manada bir hal ortaya çıktığında, işin vahim bir durum olduğunu anlıyorlar. Yani iş işten geçtikten sonra anlıyorlar. 'Aman bir tokattan ne çıkar. Çocuklarım var sesimi çıkartmayayım, yuvam bozulmasın. Geri dönsem ailem kabul etmez. Başka bir çarem yok' diyerek bazıları da bu durumu, kabullenmek zorunda kalıyor. Şiddeti bir nevi toplulumuz hani 'Kocadır, sever de döver de' diyerek aslında böyle bir olayı benimsemiş durumda."
MAHALLE BASKISI
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Sultan Murat Aydın da Aile Danışma Merkezlerinin önemli bir misyon üstlendiğini belirterek, merkezlerde, eşler arasında iletişim kurmanın yollarının anlatıldığını söyledi. Merkezlerin öneminin toplumda daha iyi anlaşılmaya başlandığını vurgulayan Aydın, "Öncelikle farkındalık artmaya başladı. Önceden biraz daha mahalle baskısından dolayı kadınlar başvurmaya korkuyordu. Buna benzer meseleler aşıldı. Artık kadınlar rahatça başvuru yapıyorlar" dedi. Aydın, aile içi şiddetin ortadan kaldırılması adına, kadına ve aileye yönelik eğitimlerin verildiği merkezlere başvuruların son yıllarda arttığını belirterek, şunları kaydetti:
"Merkezimizde kadına ve aileye yönelik hizmetler veriyoruz. Rehberlik, danışmanlık eğitimleriyle aile içinde yaşanan sorunları önleyici ve destekleyici çalışmalar yapmaktayız. Aile eğitim programları düzenliyoruz. Ev ekonomisinden, çocuk eğitimine, ilişkiler arasındaki iletişime kadar bir çok alanda, rehberlik ve danışmanlık eğitimleri veriliyor. Kadınımızın ve ailemizin güçlü olması noktasında, bakanlık nezdinde hazırlanan faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz."