Bir aydır siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşen İçişleri Bakanı Atalay bugün çalışmalarda gelinen noktayı açıklayacak. İçişleri Bakanlığı’nda yürütülen çalışmalara göre ilk önce Kürt dili önündeki yasal engeller kaldırılacak.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay bugün bir basın toplantısı düzenleyerek, “demokratik açılım” sürecinde bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında bilgi verecek.
Bakan Atalay 29 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında “demokratikleşme paketinin” hazırlık sürecinde izlenen yöntem ve sürecine ilişkin bilgi vermişti. Çalışmanın ayrıntılarına ilişkin somut bilgi vermekten kaçınan Atalay, yeni pakette Başbakan Erdoğan’ın, 2005 yılında Diyarbakır’da başlattığı açılımların sürdürüleceğini ve ortaya konulacak önlemlerin “devlet politikası” olarak kısa-orta-uzun vadede uygulamaya geçirileceğini belirtmişti.
Yaşar Kemal ile de görüştü
Bakan Atalay bu bilgilendirmesinin hemen ardından da aralarında siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, iş ve meslek örgütleri, aydınlar, şehit aileleri ve gazetecilerin de bulunduğu gruplarla bir araya gelerek çözüm önerilerini dinledi. Atalay, Polis Akademisi’nde 12 yazar ve akademisyenle bir araya gelerek başladığı demokratik açılım görüşmeleri kapsamında 5 parti, (DTP, DSP, DP, SP ve BBP) 6 sendika, (DİSK, Türk-İş, KESK, Kamu-Sen, Hak-İş, Memur-Sen) başta TOBB, TESK, TÜSİAD, MÜSİAD olmak üzere çeşitli esnaf ve işveren kuruluşları ile görüşmüştü. Atalay, 20 sivil toplum örgütüyle 4 saatlik bir görüşme yapmış, iki ayrı görüşmede toplam 23 şehit ailesi derneğinin de konu hakkındaki fikirlerini de dinlemişti. Atalay, sorunun çözümü konusunda İstanbul’da Yaşar Kemal’le de bir araya gelmişti
Öneriler İçişleri Bakanlığı’nda toplandı
Bakan Atalay’ın temasları sonunda toplumun her kesiminden gelen çözüm önerileri İçişleri Bakanlığı’nın koordinasyonunda, ilgili kurum ve kuruluşların da temsilcilerinin bulunduğu bir yapıda toplandı. Bakan Atalay’ın temasları sonrasında çözüm için ilk olarak “Kürtçe’nin önündeki engellerin kaldırılması” hükümetin öncelikli adımları arasında yer aldığı basına yansıdı.
Bakanlık bünyesinde yapılan çalışmalarda kısa vadede atılması gereken adımlardan birkaçının şöyle olduğu belirtiliyor:
* Okullarda Kürtçe’nin seçmeli ders kapsamına alınması,
* Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümlerinin yanı sıra, Kürdoloji Enstitülerinin de kurulması,
* Cezaevlerinde Türkçe bilmeyen tutuklu ve hükümlülerin görüş sırasında aileleri ile Kürtçe konuşmalarına imkan tanınması.
* Köylerin Kürtçe isimlerinin geri verilmesi,
* Siyasi Partiler Kanunu’nun “Azınlık Yaratılmasının Önlenmesi” başlıklı 81.maddesi esnetilecek. Bu maddedeki, “propaganda ve mitinglerde, pankart ve levhalarda, broşür ve beyannamelerde plaklar ve ses görüntüsü bantlarında Türkçe’den başka dil kullanılamaz” hükmü değiştirilecek ve çifte dil kullanmanın yolu açılacak.
* Terörle Mücadele Yasası kapsamında yargılanan ve kamuoyunda “Taş atan çocuklar” olarak bilinen çocuklar bu kapsam dışına çıkarılacak.
* Köye dönmek isteyenlere yerleşim birimleri gösterilmesi.
34 gün sonra ikinci basın toplantısı
Bakan Atalay bugün saat 11.00’de bakanlık konferans salonunda düzenleyeceği basın toplantısında, geçen 34 gün içerisinde “demokratik açılım” sürecine ilişkin bilgi verecek. Atalay’ın temaslarında edindiği izlenimleri ve çözüm için kendisine sunulan fikirleri açıklaması bekleniyor.
‘DEVLET POLİTİKASI’ OLARAK ‘TÜRKİYE MODELİ’
İçİŞlerİ Bakanı Beşir Atalay, 29 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında, “demokratik açılım” sürecinde izlenen yöntem ve sürece ilişkin bilgilendirme yaparken şu ipuçlarını vermişti:
* Demokrasi Paketi, Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılında Diyarbakır’da başlattığı açılımları sürdürecektir.
* Hedef, çalışmaların sonunda “Türkiye Modeli” oluşturulmasıdır.
* Çözüme ilişkin zamanlama sınırlamamız yoktur.
* Demokrasi paketinde orta kısa ve uzun vadede hayata geçirilecek adımlar yer alacaktır.
* Çözüme, bütün siyasi partiler ve sivil toplum katkıda bulunmalı. Zözüm devlet politikası olmalıdır.
* Önümüzde bir terör çizgisi vardır.
BAŞBAKAN 2005’TE DİYARBAKIR’DA NE DEMİŞTİ
“İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa ’Ad koyalım’diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez olsun, Abaza olsun, Laz olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız, millet olmak işte budur. Bu sebeple ’Kürt sorunu ne olacak?’diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur. Bu memleketin başka bir meselesini de bana soracak olsalar onlara da şunu derim, o mesele de herkesten önce benim meselemdir. Biz büyük bir devletiz ve millet olarak bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve cumhuriyet ilkesi, Anayasal düzen dahilinde her sorunu daha çok demokrasi daha çok vatandaşlık hukuku daha çok refahla çözeceğiz, bu anlayışla çözüyoruz ve çözeceğiz de...”