Atatürk Üniversitesinin çehresini değiştirecek, çağa ayak uydurmasına imkân sağlayacak Yeni Nesil Üniversite Tasarım ve Dönüşüm Projesinin Karar Konferansına yerel ve ulusal medya yöneticileri, temsilcileri ve köşe yazarları da katılım sağladı.
Atatürk Üniversitesinin geleceği için herkesin ve her kesimin görüşlerini aldıklarını, ortak akıl için sürekli görüşmeler yaptıklarını ve kolektif bir bilinçle gelecek stratejilerini belirlediklerini dile getiren Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı: “Bu proje sayesinde üniversitemizin dinamiklerini harekete geçirerek bulunduğu şehre ve bölgesine daha fazla katkı sağlayacağına inancım tamdır.” dedi.
İç ve dış paydaşların katkılarıyla Atatürk Üniversitesinin dünya üniversitesi hüviyetine bürüneceğine vurgu yapan Çomaklı: “Üniversitemizi daha iyi yerlere taşımak için hedefler belirlemekteyiz ve bunu yaparken ortak aklı harekete geçiriyoruz. Bu düşüncemizin bir nişanesi olarak konferanslarımıza yerel ve ulusal medya kuruluşlarının yöneticileri, temsilcileri ve köşe yazarlarını davet ederek gösterdik, kendilerine katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.
Kemal Öztürk Karar Konferansını Köşesine Taşıdı
Yeni Nesil Üniversite Tasarım ve Dönüşüm Projesinin Karar Konferansına katılım sağlayan gazeteci/yazar Kemal Öztürk izlenimlerini “Mutlu Eden Sahneler” başlıklı yazısıyla kaleme aldı.
“Üniversitenin büyükçe bir salonuna girdiğimizde, onlarca akademisyenin, masalar etrafında hummalı bir tartışmanın içinde olduğunu gördüm. Her masada bir moderatör, önlerinde bilgisayar, doküman belirli konuları tartışıyor, sonra puanlıyor ve merkezi bir sisteme aktarıyorlardı” ifadelerini kullanarak yazısına başlayan Öztürk, “Yeni nesil bir üniversitenin nasıl olacağına karar vermek için yapılan bir arama konferansıydı bu. Bir yıldan fazla bir süredir devam eden, bilimsel, disiplinli ve oldukça yoğun bir projenin son aşamalarında yapılan toplantıdaydım” diyerek konferanstaki gözlemlerini okurlarıyla paylaştı.
Öztürk yazısının devamında, “Atatürk Üniversitesi Rektörü Ömer Çomaklı heyecanla beni o masadan bu masaya götürüyor, yapılan bilimsel tartışmaları izlememi istiyordu.
Akademisyenlerin yüzlerinde hem bir ciddiyet hem bir neşe hem de bir heyecan vardı. Hocalık yaptıkları üniversitenin gelecekte, ideal olarak nasıl bir üniversite olacağına karar veren mekanizmanın içindeydiler. Yani bir hikaye yazılacaksa, onlar da bir parçası olacakları için mutluydular.
Türkiye’de üniversitelerin ne denli sorunlu, hayatın ne denli dışında ve sorunlarımıza çözüm üretmekten uzak olduğunu hepimiz yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz. Dünyada rekabet eden bir akademiniz olmadığı sürece, ülkenizin dünya sahnesinde güç olmasından bahsedemezsiniz. Bu düşüncelerle gittiğim Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde gördüğüm sahne beni şaşırttı.
Rektör Ömer Hoca daha önceki görüşmelerimizde de üniversite için planlarından, projelerinden bahsediyordu. Çoğu rektör bahseder. İki sebeple yapamazlar. Bir, ayakları yere basan, bütçesi, ciddiyeti olan projeler değildir ve çoğu popülisttir. İki, YÖK böyle reformların kendi dışında yapılmasına izin vermez.
Her ikisini de sordum. Meğer bir yıldan fazladır süren, bütçelendirilmiş, bilimsel alt yapısı oluşturulmuş bir projeymiş.
Ve daha da şaşıracağımız, YÖK bu yeniden yapılanma ve reform çalışmasından haberdarmış ve destekliyormuş. Doğrusu akademiyi çok önemseyen biri olarak, gördüğüm bu sahne karşısında mutlu oldum, umutlandım, heyecanlandım.
Düşünsenize Erzurum’da, dünyadaki en önemli üniversitelerle rekabet etmeye hazırlanan, heyecanlı, istekli bir akademisyen ekip var.
Bu sıkıntılı günlerde beni mutlu eden sahneydi” ifadelerini kullandı.