İddianamede “tanık” olarak ifadeleri yer alan eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. Hilmi Özkök, görev süresince MİT’ten Ergenekon konusunda kayıtlı bir evrak almadığını söyledi.
MİT ise 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 23 Aralık 2008’de gönderdiği belgede, Ergenekon hakkında 2003 ve 2006’da Genelkurmay Başkanlığı’na iki kez kitapçık yolladığını belirtmişti
Üçüncü Ergenekon iddianamesinde “tanık” sıfatıyla verdiği ifade yer alan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün anlatımları soru işaretlerine yol açtı. Darbe iddialarıyla ilgili olarak gelen bilgi ve belgelerin delil mahiyetinde olmadığını söyleyen Özkök, bir başka bölümde darbe iddiaları konusunda kendisine birçok kez ihbar, mektup, CD ve benzeri bilgilerin ulaştığını, Ayışığı ve Yakamoz adlı planların bilgisinin ise kendisine slayt şeklinde geldiğini anlattı. Özkök, AKP’nin şeriatı getireceğine inanmadığını da belirtti.
Özkök, “Ergenekon olarak sözü edilen örgütle ilgili arşivlere geçecek mahiyette kayıtlı bir evrak verilmediği, bilgi, belge ve duyumların resmi delil mahiyetinde olmadığını” da söyledi. Ancak MİT, 2003 ve 2006’da Genelkurmay’a iki kez Ergenekon’la ilgili kitapçık gönderdiğini 23 Aralık 2008’de Ergenekon davasına bakan mahkemeye bildirmişti.
Özkök, Batı Çalışma Grubu ve benzeri yapılanmaları durdurduğunu da anlattı. İddianamede, Özkök’ün anlatımları için, “Özden Örnek ve Mustafa Balbay’dan ele geçirilen günlüklerde yer alan hususları doğrular nitelikte olduğu görülmüştür” saptaması yapıldı.
Kıbrıs toplantısını haber aldım
İddianamede Özkök’ün ifadesinin tırnak içi şeklinde değil aktarım biçiminde yer alması dikkati çekti. Özkök’ün ifadesinde, “kuvvet komutanlarının bir araya gelerek toplantı yaptıkları yönünde kendisine bilgiler geldiğini, ancak doğrudan soruşturma yapılmasını gerektirecek mahiyette bilgilerin elinde bulunmaması nedeniyle bu konuda herhangi bir yasal işlem başlatmadığını, kuvvet komutanlarının her zaman toplanabileceğini, bunda bir sıkıntının olmadığını” anlattığı belirtildi.
Dinlemeler konusunda uyardım
Özkök’ün, birçok kez ihbar, mektup, CD ve benzeri bilgilerin kendisine ulaştığını, zaman zaman da toplantılarda bu konuları açıkça gündeme getirmeksizin üstü kapalı mesajlarla bu hususları dile getirdiğini, o günlerde kamuoyunda jandarma istihbaratın yasal olmayan dinlemeler yaptığına ilişkin değerlendirmelerin olması üzerine Eruygur’a İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ile Teknik Daire Başkanı Atilla Uğur’u yanına göndermesini söylediğini, makamında bu işlemlerin yasal çerçevede yapılması gerektiğini söyleyerek, uyardığını söylediği aktarıldı.
İddianamede, Özkök’ün, “Genelkurmay Başkanlığı döneminizde, kuvvet komutanlarından yürütme organına yönelik muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklifte bulunan oldu mu?” sorusuna karşılık “YAŞ toplantısı öncesi orgenerallerin adet gereği Ankara’ya geldikleri, toplantılarda görüş alışverişinde bulunulduğu, iktidara yeni gelen partiyle ilgili olarak geçmişteki bazı söylemleri nedeniyle çekincesi olanların toplantıda açık açık fikirlerini beyan ettiklerini, kimsenin kendi yanında muhtıra verme şeklinde bir teklifte bulunamayacağını, kendisinin de böyle bir şeye fırsat vermeyeceğini, bu şekilde bir teklif gelmediğini” anlattığı vurgulandı.
Eruygur’a Kıbrıs uyarısı
İddianamede, Özkök’ün “Kıbrıs konusunda tüm kuvvet komutanları ve jandarma komutanına çalışma yapmaları talimatı verdiğini, 4 imzalı alışılmış usullerin dışında yazılı bir belge önüne gelince usul olarak rahatsız olduğunu, sonraki dönemde Kıbrıs büyükelçisinin, bazı bilgileri Jandarma Genel Komutanı’na ilettiğini duyması üzerine, ilgilisine bu yapılanın uygun bir davranış olmadığını, bundan sonra tüm bilgileri kendisine getirmesini ilettiğini anlattığı belirtildi.
‘Şüyuu, vukuundan beter’
İddianamede, Özkök’ün, 4 darbe planı konusunda ise ‘sadece Ayışığı ve Yakamoz adlı planlardan 2004 yılı bahar aylarında haberinin olduğunu, bilgilerin kendisine slayt sunumu şeklinde geldiğini, geldiği zaman da söylentilerin azaldığı zamanlar olduğunu, Eldiven adlı planı ve CÇG’yi duymadığını, slaytlar kendisine geldiğinde isimleri geçen kişilerden bazılarının emekli olacaklarını, bu bilgiler kendisine geldiğinde karargâhtaki arkadaşlarıyla dahi paylaşmadığını, çünkü bazı şeylerin ‘Şüyuu vukuundan beter’ olduğunu” söylediği anlatıldı.
Eruygur: Ayışığı ve Yakamoz yok
İddianamede, Özkök’ün “Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarıyla ilgili gelen duyum üzerine makamında Eruygur’a böyle bir plan ve çalışma olup olmadığını sorduğunu, Eruygur’un da olmadığını söylediğini, ancak bunlara rağmen gazeteciler ve rektörlerle Jandarma Genel Komutanlığı’nda görüşülmesinin yanlış anlamalara neden olacağını söylediğini ve kendisini uyardığını” anlattığı kaydedildi.
MİT’ten evrak gelmedi
Özkök’ün “MİT Müsteşarı’nın zaman zaman tarafına bazı bilgiler ve kayıtsız belgeler verdiğini ancak hatırladığı kadarıyla kendisine Ergenekon olarak sözü edilen örgütle ilgili arşivlere geçecek mahiyette kayıtlı bir evrak verilmediğini anlattığı” da vurgulandı.
İddianamede, Özkök’ün Özden Örnek’e ait olduğu değerlendirilen günlüklerde yer alan “kuvvet komutanları olarak Özkök’e ‘Ya sen çekil yahut da biz çekiliyoruz diyeceğiz’ ifadeleri için, “TSK’nın temsilcisi olduğundan zaman zaman birçok konuda kendisine teklifler, endişeler, arzların geldiğini, bunları zaman zaman müzakere ettiklerini, TSK’nın hassasiyeti olan konuların kendisine iletildiği zaman doğrudan kamuoyuyla paylaşmak yerine bizzat Başbakan’a gidip ‘böyle böyle endişeler var kaygılar var’ şeklinde ilettiğini, her zaman kurumlar arasında düşmanlığı değil birlik ve beraberliğin ön plana çıkması için çalıştığını, bu manada kendisinin çekilmesi veya kendilerinin de çekileceği yönünde herhangi bir bilgi gelmediğini” söylediği belirtildi.
Planları gördüm
İddianamede, Özkök’ün, Ayışığı adlı darbe planında yer alan Büyükanıt’ın etkisiz hale getirilmesi konusunda, değerlendirmeleri gördüğünü söylediği, günlüklerdeki “Eruygur’un Büyükanıt’ı zehirlemek istediği” ifadeleri için ise “bilgisinin bulunmadığını, değerlendirme yapamayacağını” anlattığı belirtildi.
Katılmalarına üzüldüm
Özkök’ün, “ATO’da düzenlenen ‘Hilafetin İlgası’ isimli panelin CÇG tarafından düzenlendiğini biliyor musunuz? Komutanların panele sizden habersiz gitmelerine tepki gösterdiniz mi?” sorusuna karşılık “Toplantıda AB aleyhine bazı konuşmaların yapıldığını öğrendiğini, böyle bir konuşmanın yapıldığı yerde TSK mensuplarının bulunmasından üzüntü duyduğunu, ancak bu durumu onlara ifade edip etmediğini hatırlamadığını, ayrıca kendisi yokken yerine Kara Kuvvetleri Komutanı’nın vekalet ettiği için bu tür faaliyetler kendisinin takdiri olduğunu” söylediği belirtildi.
‘Delil değildi, imha ettirdim’
İddianamede, Özkök’ün, “Görevli olduğunuz dönemde darbeciler ve faaliyetleriyle ilgili size herhangi bir bilgi geldi mi? Geldiyse sizin tavrınız ne oldu?” şeklindeki soruya da “Görevli olduğu dönemde çok çeşitli bilgi, belge ve duyumların geldiğini fakat bunların resmi delil mahiyetinde olmadıklarını, bu nedenle sadece bilgi mahiyetinde okuyup değerlendirdiğini, bu nedenle resmi bir işleme koymadığını, bu bilgileri imha ettirdiğini” karşılığını verdiği anlatıldı.
‘Şeriat kuracaklarına inanmıyorum’
Özkök’ün, günlüklerde yer alan “Genelkurmay Başkanı adamların şeriat devleti kuracağına inanmıyormuş” ifadeleri için “Komutanlar ile zaman zaman görüş alışverişinde bulunduklarını, spesifik olarak hatırlamamakla birlikte birçok yerde hükümetin şeriatı getireceğine inanmadığını açıkça söylediğini” belirttiği vurgulandı.
‘Subaylardan mektup gelmedi’
Özkök’ün kendisine ‘Genç subaylar’ başlığı altında herhangi bir mektup gelmediğini, ancak o dönemde basın yayın organlarında bu tür mektupların gönderildiği yönünde duyumlar aldığını, emekli generallere Jandarma Genel Komutanlığı’ndan gönderilen mektuplardan haberi olmadığını söylediği de belirtildi.