PKK'nın ilk kanlı saldırısını gerçekleştirdiği Eruh'ta şehit düşen ilk asker Süleyman Aydın'ın ağabeyi Kürt açılımını değerlendirdi. Aydın 'Demokrasi ise tamam başımın üstüne. Ama dökülen kan üzerinden siyaset olmaz' dedi
Türkiye, AKP Hükümeti'nin yürüttüğü 'Kürt Açılımı' çalışmalarına odaklanmışken 25 yıllık kanlı sürecin başlangıcı olan Eruh'taki kanlı baskının ilk şehidinin ağabeyi konuştu. Kanlı baskındaki ilk şehit Süleyman Aydın'ın ağabeyi Cemal Aydın, 'Demokrasiye evet, ayrışmaya hayır' mesajı verdi.
Akşam Gazetesi'nden Barkın ŞIK'ın haberine göre; Erzincan'ın Mertekli Köyü'nde yaşayan işçi emeklisi Cemal Aydın, anneleri Hanife Aydın'ın sağlık durumunun kötü olduğunu, görüşmeye doktorların izin vermediğini söyledi. Cemal Aydın, gündemdeki Kürt açılımı ile ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
- Ben, 67 yaşındayım, şahsen bir şey anlayamadım. Açılımı, demokrasinin, özgürlüklerin gelişmesi anlamında anlıyorum. Ama şimdi bir ayrışma var. Tabii herkes anadilini konuşmalı, kültürler gelişmeli. Ama, diğer taraftan, 'Adım adım vatanımıza kavuşuyoruz' diye başlıklar atılıyor.
KAN ÜSTÜNDEN SİYASET OLMAZ
- 25 yıldır, dökülen kanların üzerinde politika yapmayı ben uygun görmüyorum. Demokrasi istiyorlarsa, oradaki feodal beylerin, şeyhlerin, ağaların etkinliklerini kırsınlar.
- Kürt açılımının içinde ne var? Ben bilmiyorum. 'Güvenlik güçleri, 25 yıldır verdiği mücadelede yenilgiyi kabul mu etti?' diye de düşünüyorum.
- Hükümetin Kürt açılımı çalışmalarına kuşkuyla bakıyorum. Eskiler derler; 'Aman dikkat et kolunu verme, sonra omuzdan götürürler'. Tarihe baktığımız zaman da böyle olaylar nasıl gelişmiş, nasıl olmuş, iyi kötü okuduk, gördük. 1925'leri 1938'leri gördük.
- Dökülen kanların içinde birilerinin boğulacağına inanıyorum. Çünkü 25 - 30 bin insanın kanı elbette ki, birilerinin eteğine, paçasına sürülecektir. Süleyman da orda o görevi yaptı şahadet şerbetini içti. Bizler ve bizi yönetenlerin de bu kana layık olması, sahip çıkmamız lazım. Kanlar neden döküldü?
- Hükümetin Kürt açılımını bir ayrışma yaratabileceğini düşünüyorum.
- Elbette ki kan dökülmesinden yana değilim. Ama ben elimi verirken de omzumu vermek niyetinde değilim. Ben bir ayrışma seziyorum. Dağdan indirelim. Neyin karşılığında indireceksiniz, nasıl indireceksiniz. Kandil'dekilerin görüşlerini biliyorsunuz. İmralı'dan yapılan açıklamaları biliyorsunuz.
'Ateşkes uygulanmalı' diyorlar. Ateşkesi, terörizme karşı bir devlet nasıl uygular? Terörist örgüt ile hükümet muhatap olmamalı.
- Muhatap olacaksak kendilerine 'Kürdüm, demokratım' diyenler bizim Meclis'teler. Ama adamlar diyorlar ki İmralı'yı 15 Ağustos'u bekliyoruz. 15 Ağustos benim en acı günümdü.
HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
- Ben demokrasiden, halkların kardeşliğinden yanayım ama ayrışmadan kesinlikle yana değilim.
- Bizi yönetenler, bunları 25 sene önce düşünselerdi ya. Yakılan boşaltılan köyler, yerinden yurdundan edilen insanlar, bunların hepsi oldu. O zaman sormazlar mı? 'Benim köyümü neden boşalttınız, yaktınız', 'Benim çocuğum gitti de gelmedi' demez mi?
HER ŞEHİTTE YANDI
ŞEHİT Süleyman Aydın'ın annesi Hanife Aydın (85), eşinin vefatı üzerine 43 yaşında 8 çocukla birlikte dul kaldı. 1984 yılında en küçük oğlu Süleyman Aydın şehit düştü. Sağlık durumu el vermediği için kendisiyle görüşemediğimiz anne Aydın, hastanede tedavi görüyor. Yakınları, Anne Aydın'ın, her şehit haberinde yüreğinin yandığını ve 'Acılı yüreğinin bir kat daha acı çektiğini' belirttiler.