İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Erzurum'da meydana gelen bir şakalaşma üzerine kendisini eleştiren muhalefete sert çıktı. Bakan Şahin, "Sen kimsin benim üzerimden halka yönelik edebiyat yapmaya çalışıyorsun? Bu benim insanımla olan sevdamdır. Ben onunla şakada yaparım, onunla davul zurna da çalarım" dedi.
Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Ordu Günleri"nin açılışını yapan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin önemli açıklamalarda bulundu. Nevruz olaylarına değinen Bakan Şahin, "Bahar bayramının kutlamalarına valiliklerimizle birlikte düzen getirmişiz. Bahar bir hafta kutlanacakmış, biz bir gün kutlansın demişiz. Neymiş? Birileri Ankara'ya yürürmüş, meclisi işgal edeceğim demiş. Demişiz ki hayır bu ülke özgür bir ülke. Herkes görüşünü söyler ama herkes aklına gelen densizliği, hukuksuzluğu yapamaz demişiz. Bunun üzerinden giden bir tartışma. Niye demişiz bunları? Hukuk adına, milletin güveni ve huzuru adına ve niye yapmışız bunları? Bu ülkede herkes hakkına razı olsun. Bu ülkenin 75 milyonunun huzuru kaçmasın, kaçırılmasın. Bunun için demişiz. Ama bu tartışmayı yürüten siyasi parti yöneticilerimizin bir tanesinin en son Ankara İlk Kongresi'nde sandalyeler havada uçuşuyor. Bir tanesi başka sıkıntı çekiyor" dedi.
ERZURUM OLAYI
Bakan Şahin, Erzurum'da bir vatandaşla şakalaşması üzerine muhalefetin gereksiz gündem oluşturma peşinde olduklarını belirterek, "Bunlar bazen kalkıyor, bu Ordulu kardeşiniz üzerinden hükümete, şahsıma yönelik bir şeyler söylemeye çalışıyorlar. İki gün düşünüyorlar. İki gün sonra bir karar veriyorlar. Bir kampanya başlatalım. Tutarsa tutar herhalde. Bir gündem oluşturmaya çalışıyorlar. Benim halkımla, benim insanımla buluşmam, bugünün buluşması değil. Bunu en iyi Ordulular bilir. Ben 45 yıldır 12 yaşımdan beri bu halkın içindeyim. Acısına gözyaşı dökmüşüm. Sevincine ortak olmuşum. Sen kimsin benim üzerimden halka yönelik edebiyat yapmaya çalışıyorsun? Ne zaman yolun düştü Pasinler'e, Aşkale'ye. Tanıyor musun oraları? Benim gittiğim yola sen daha gideyim mi gitmeyeyim mi diye yeni bakıyorsun. Bu benim insanımla olan sevdamdır. Ben onunla şakada yaparım. Ben onunla davulda, zurna da çalarım. Onunla oynarım, onunla gülerim. Sen nerdesin? Günaydın değil Tünaydın" şeklide konuştu.
Bakan İdris Naim Şahin, "Öyle notlar yazıp Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin basın toplantısı salonunda, TBMM'nin muhterem kürsüsünden AK Parti'ye ve AK Parti'nin milletvekiline, İç İşleri Bakanı'na bir şeyler söyleyebilirsin. Ama bu konuda söyleyemezsin. En son konuşacağın kişidir. Adında halk olmakla, halkçı olunmaz. Halkı kucaklamak lazım. Sen git Erzurum'daki çobanla konuş bakalım. Ne diyor? Mustafa Boğaçayır'la konuş. Ne diyor bakalım? Ey cahil kardeşim. Kulaklar kapatılmakla sesler yok edilmez. Aynı saldırıyı sayın başbakanımıza da yapıyorlar acımasızca. Bakan arkadaşlarımıza da yapıyorlar zaman zaman. Peki nedir bizim hatamız? Bizim hatamız galiba bu şehri, bu ülkeyi, bu vatanı biraz fazla mı sevmek diyorum" dedi.
"KOZLU MEZARLIĞI'NDA 15 KİLO BOMBA YAKALARSAN RAHATSIZ OLURLAR"
Bakan Şahin muhalefet partilerine sert çıkarak, "İki gün sonra haber olmaz. İki gün sonra yorum olmaz. Olursa bunun adı kara kampanya olur. Bunun adı saldırı olur. Niye saldırıyorlar? Niye rahatsız oluyorlar? Bunu bu millet çok iyi biliyor. Kozlu Mezarlığı'nda 15 kilo bombayı yakalarsan, rahatsız oluyorlar. Cudi dağında kışın kahraman asker ve polisle operasyon yaparsan, rahatsız oluyorlar. Sütlüce'de polis otosuna bomba koyanı Ümraniye'de yakalarsan rahatsız oluyorlar. Kumru'yu kana bulayanları izini
takip ederek, Adana - Ankara hattında yakalayıp adalete teslim edersen rahatsız oluyorlar. Soruyorum Kumrular'da 27 Eylül 2011 tarihinde günlerden de Salı günüydü. Bir hunhar bombalı saldırı oldu. Ben o gün sorulan soru üzerine, can kaybı var mı? Dedim ki 3 adet hemşerimizi kaybettik. Buradan açıklıyorum. Artık zamanı geçti. Kumrular'dan bu milletin aklına adet kelimesini yazmaya çalıştılar. Cahilce, bilmeden yazdılar. Dediler ki insan için adet kullanılmazmış. Eşya için kullanılırmış. İçişleri Bakanı insanı
eşya yerine koyuyormuş. Kumrular'ın saldırısında vefat eden insanlarımızın, 30'a yakın yaralımızın hiç mi önemi yok? Kumrular saldırısı sadece bakanın ağzından çıkan kelimelerin içerisindeki adet kelimesine indirgenecek kadar basit ve hafif mi? Suçlu ayağa kalk. Sem Kumrular'ı unutturamazsın. Bombacıyı masum gösteremezsin. Muhalefet, medya o bombacı yakalandı. Millete duyurdun mu o bombacının yakalandığını? Sesin niye çıkmıyor. Adet Arapça bir kelimedir. Türkçesi sayıdır. Sayı kelimesi ile adet kelimesi aynı
anlama gelir. Neresi yanlış bunun? Adet kelimesini papağan gibi tekrarlıyorlar. Kim? Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyet Hareket Partisi, ve de tabi aynı yoldan yürüyen, bazen önden, bazen arkadan yürüyen barışın ve demokrasinin kelimelerinin de esaretini, tutsaklığını sahiplenmiş bulunan parti BDP" dedi.
DAYATTIKLARI TARZ DİNSİZLİK DİNİ
PKK terör örgütü ve yandaşlarının dinle yakından uzaktan bir alakası bulunmadığını belirten Bakan İdris Naim Şahin, Kürt vatandaşlara seslendi. Şahin, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde benim hakkımda verilen kağıt üzeri 4. görüşmeleri 2'ncisi olan bir malum partinin gensorusu görüşülüyor. Görüşüldükten sonra artık hakaret sayısız, terbiye sınırlarını aşan kelimeler epeyce var. Ama ben bunlara sabrediyorum. Milletimin huzuru için sabrediyorum. Onlar terbiyesiz sözlerini söylemeye devam etsinler ki, aziz milletim, mert, cesur, iman dolu Kürt kardeşlerim o iğrenç dili iyi anlasınlar diye ben sabrediyorum. Bir şey enteresan, Fatiha meselesi. Ben dedim ya bunlar esas itibariyle eksen kaymasındalar. Bu memleketin özellikle bir bölgenin insanının diniyle oynuyorlar. İnançlı insan olmasın istiyorlar. İslam olmasın, ama ne olursa olsun. Onların bu memleketin insanına biçtiği rol, dayattıkları tarz dinsizlik dini. Bu maskelerini ben indirdim. İndirmeye de devam edeceğim" şeklinde konuştu.
SEN FATİHA OKUMAYI BİLİYOR MUSUN?
Bakan Şahin, "Sayın Ahmet Türk. Yaşına saygı duyarım, insan olarak saygı duyarım. Ama yaptığı işleri eleştiririz ve sorgularız. Dedi ki İçİşleri Bakanı sen Fatiha okumayı biliyor musun? Benim hangi surelerden ne kadar bildiğimi her halde Diyarbakırlı da bilir, Ordulu da bilir. Ben beş yaşımda Fatiha'yı kulaktan duyarak öğrendim. 10 yaşımda babamın yönlendirmesiyle, bu ülkenin birçok insanı gibi
hatmettim" dedi.