MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "başörtüsü sorununun bütünüyle gündemden çıkarılması amacıyla hayırlı bir girişim" olarak değerlendirdikleri AK Parti'nin anayasa değişikliği çağrısına sonuna kadar destek vereceklerini ve 2008'de olduğu gibi sözlerinin arkasında duracaklarını belirterek, "Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimiyse, şayet mazilerindeki ayıplı sayfalardan nedamet duyuyorlarsa, buyursunlar, gündemdeki anayasa değişiklik teklifine destek versinler." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Nasıl bir hayat?" sorusuna verilecek en makul ve muhtevalı cevabın, nasıl bir siyaset sorusuna yüklenecek anlamın halkalarında gizli olduğunu söyledi.
SİYASET, ÖZÜ İTİBARIYLA BİR MESULİYET
Siyasetin, özü itibarıyla bir mesuliyet, bir meftuniyet ve bir mecburiyet olduğunu; aynı zamanda ahlaki, insani, vicdani ve fikri temellere dayanması, sınır hatlarının milli ve manevi ilkelerle ihata edilmesinin hem gerekli hem de gerçekçi bir yaklaşım olacağını belirten Bahçeli, "Uçta yatıp ortada duranlar, tarlası sırtında gezip hilenin harmanını yapanlar, rüzgara göre yelken açıp ilk sallantıda gemiden kaçanlar, kulaksıza küpe burunsuza hızma olanlar, sözlerini heybenin delik gözüne koyanlar, suyu kesik değirmen gibi boşa dönüp duranlar elbette ne siyaset ne de samimiyet iddiasında bulunabilirler." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, siyasetin, soğuk tandırdan sıcak ekmek alma hesabı yapanların, rüyasında sinek avına çıkanların, şapkayı ayağına, çarığı başına giyenlerin, yalanı kana kana içip de bir damla hakikati yudumlamaktan mahrumiyet çekenlerin hakkı ve harcı olamayacağını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:"Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalkınma hamlesine, istikamet ve ilhamını milletimizin hedef ve özlemlerinden alan büyük bir atılım haline ileri düzeyde ihtiyacı vardır. Kabuk bağlamış yaraları deşerek siyaset üretilemez. Uçurumun kenarında sahte pehlivanlık pozu vererek siyaset yapılamaz. Toplumsal yapıyı önce ideolojik mahallelere ayırıp sonra da iki ayrı yakayı birleştirmek amacıyla köprü kurmaya çalışmanın adı da siyaset olamaz. Kutuplaşmaya can suyu verenlerin kucaklaşma söylemi kuyruklu yalandır. İstismar çarkıyla inkar tekerini çevirip eşzamanlı barışma masalı anlatanlar palavracı tiplerdir."
KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Türkiye'yi barıştıracağım." dediğini, helalleşme çağrısı yaparak geçmişi değil geleceği kurtarmaya çalıştığından bahsettiğini ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti: "Barışmak için küslüğün ve küslerin olması gerekmiyor mu? Türkiye'nin barışması için doğudan batıya, kuzeyden güneye küslüğün hakimiyeti lazım değil mi? Peki bu küslük nerededir? Birbirine küsen kimledir? Kılıçdaroğlu'nun görüp de bizim göremediğimiz, müşahede ve mülahaza edemediğimiz bu küsler nereye saklanmış, nerede sadır olmuştur?
Kılıçdaroğlu'nun ya ruh sağlığında kaygı verici bir bozulma vardır, ya da siyaseti akıl dağılması, rota sapması yaşamaktadır. İki durum da kendisi ve partisi adına buhrandır. Kılıçdaroğlu'nun vaki durumu aynen şöyledir: 'Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.' Aklı arkada tutup ahmaklığı kılavuz yapan Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin hali pürmelali tamı tamamına budur.
Türk milleti birlik ve beraberliğin iftiharıdır, itibarıdır, ibrasıdır, ihyasıdır. Türkiye barış ve huzurun, sevgi ve saygının gıpta edilen ülkesidir. Üzerinde yaşadığımız topraklarda bin yıldır kardeşlik hüküm sürmektedir. Türkiye küs değildir, tam tersini iddia eden Kılıçdaroğlu ve çıkarcı ortakları kündeye gelmiş müfteriler koalisyonudur. Kılıçdaroğlu'na tavsiye ediyorum; diken olup ayağa batıncaya kadar, gül ol da yakaya takıl. Namertliğin izini süreceğine, mertliğin kulvarına gir de adamlıkla anıl. Fakat ne gezer; ne söylesek nafile ne yapsak beyhude, bir kulağından girip diğerinden çıkıyor, sanki duvara konuşuyoruz, aynı tas aynı hamam. Kılıçdaroğlu'nun siyaseti siyaset değildir, yolu yol değildir, çizgisi belirgin ve net değildir."
BAŞÖRTÜSÜ
Devlet Bahçeli, başörtüsü meselesinin, milletin kalıcı ve köklü mutabakatıyla çözüldüğünü, bu konuyu ısıtıp tekrar gündeme getirmenin, yeniden kısır bir tartışma ortamı yaratmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacağını söyledi.
Türkiye'de başörtüsü sorununun bittiğini, mağduriyetler döneminin kapandığını vurgulayan Bahçeli, "Ancak Kılıçdaroğlu'nun derdi, hesabı, hedefi, hevesi başkadır. Bu kapsamda CHP'nin geçen hafta hazırlayıp TBMM'ye vermiş olduğu kanun teklifi samimiyetsiz, tutarsız, içerik itibariyle de baştan savmadır. Kaldı ki yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç da yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ
MHP Genel Başkanı Bahçeli, AK Parti ile birlikte hayata geçirdikleri 9 Şubat 2008 tarihli Anayasa değişikliklerini sıralayarak, bu değişikliğin esas itibarıyla başörtüsü meselesini tamamen çözerek anayasal güvenceye kavuşturduğuna dikkati çekti. Bahçeli, "411 milletvekilinin eli adalet için, inanç ve ifade hürriyeti için kalkmıştı. Ancak CHP Anayasa Mahkemesinin kapısında soluğu alarak bu kanunu iptal ettirmişti. Bu nedenle, Kılıçdaroğlu'nun 3 Ekim 2022 gecesi sosyal medya hesabından bir video yayımlayarak başörtüsüne yasal düzenleme çağrısı yapması, müteakiben hazırlanmış teklifin TBMM Başkanlığına sunulması baştan ayağa sahtekarlık, savrukluk, sakatlık ve saçmalıktır." şeklinde konuştu.
O dönemde atılan "411 el kaosa kalktı" manşetleri ile bizzat Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne "bez parçası" dediğini unutmadıklarını; Kılıçdaroğlu'nun bugün "başörtülülere yönelik rehine iftirasını" unutmayacaklarını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimiyse, şayet mazilerindeki ayıplı sayfalardan nedamet duyuyorlarsa, buyursunlar, gündemdeki anayasa değişiklik teklifine destek versinler. Başörtüsü meselesini yasal değil, anayasal güvenceye kavuşturmak için haydi gelin elinizi taşın altına koyun, dürüstseniz gereğini yapın, karnınızdan konuşmayın. İşte er meydanı, işte demokrasi imtihanı, işte tutarlılığınızı göstermenin altın fırsatı. MHP başörtüsü sorununun bütünüyle gündemden çıkarılması amacıyla hayırlı bir girişim olarak değerlendirdiği anayasa değişikliğine sonuna kadar vardır ve sözünün de 2008 yılında olduğu gibi arkasındadır. Kılıçdaroğlu, minderden kaçma, kaçak güreşme, bahane arama, açık sofraya oturmak için teklif ve ısrar bekleme."
CHP sözcülerinin geçen haftaki açıklamalarıyla yine pişmiş aşa su kattıklarına, anayasa değişikliğine sıcak bakmadıklarına şahit olduklarını ifade eden Bahçeli, "Her şeye rağmen umudumuzu kaybetmek istemiyoruz, CHP'den milli iradeye, inanç hürriyetine saygı bekliyoruz. Ziyaret çalısı gibi, gelene takılan gidene takılan, erken kalkanın elinde kalan, yangına çırayla koşan, suyu yüzeyde kaynatmanın peşine düşen CHP ve diğer zillet ortaklarının ne yapacağını, nasıl bir tutum takınacağını eninde sonunda Türk milleti görecek ve bir kez daha teyit edecektir." sözlerini sarf etti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, toplumsal yaraların sarıldığı, kronik meselelerin köklü çözümlerle buluşturulduğu, milli ve manevi değerlerle kenetlenmiş bir Türkiye'ye vasıl olmanın herkesin müşterek gayesi olduğunu söyledi. Uzlaşmanın adresinin büyük Türk milletinin kutlu varlığı olduğunu vurgulayan Bahçeli, üstesinden gelemeyecek, altından kalkamayacak hiçbir sorun bulunmadığını; sürekli erteleyerek, yok sayarak, ihmal ve iradesizliğin pençesine düşerek ulaşılacak hiçbir yer olmadığını kaydetti. Bahçeli, "Vakit yüreklerin toplu vurma; el ele vermenin vaktidir." dedi.
ORTAK AKIL
Alevi İslam inancına sahip vatandaşların haklı ve meşru taleplerinin, temiz bir mizaçla, kardeşliğin alicenaplığı; adil, eşitlikçi, insani, tarihi, kültürel, hukuki ve hakkaniyetli ilkeler mihverinde karşılanması; ortak akıl ve geniş bir uzlaşma zemini oluşturulması gerektiğini belirten Bahçeli, "Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimiz bizim canımız, can beraberimizdir. Ne ayrımız ne de gayrımız vardır. Cami ne kadar bizimse cemevi de o kadar bizimdir. Saz bizim söz bizimdir, cem bizim semah bizimdir. Hamdolsun hepimiz Müslümanız, Allah'ımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir, imanımız bir, acımız bir, sevincimiz birdir. Mezhepçilik fitnesini yayanlar, bu çerçevede yıllarca husumet aşısı yapanlar bizden olmayan; bizim gibi hissetmeyen, inanmayan bozgunculardır." değerlendirmesinde bulundu.
Devlet Bahçeli, Hz. Ali'nin "Gönülleriniz bir olmadıkça sayıca fazla olmanızın bir anlamı yoktur." sözlerini aktararak, "Bizim gönlümüz birdir, bu suretle maksadımız gönüller yıkmak değil, gönül üstüne gönül yapmak, gönülleri kazanmaktır. Kerbela ortak sızımız, Hz. Ali manevi büyüğümüz, cennet gençlerinin efendileri Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin başta olmak üzere zulme uğrayan, kanları dökülen ehlibeytin muhterem isimleri yaslı gönüllerimizin şehit abideleridir." diye konuştu.
MHP lideri Bahçeli, geçmişin karanlık dehlizlerinde geleceğin saadet ve selamet cevherinin bulunamayacağını vurgulayarak, önemli olanın her acıklı ve herkesi hüzne boğan hadiselerden ders ve ibret almak, tekerrürünün önüne geçmek olduğuna işaret etti.
Alevilerin hayatında tartışılmaz bir yer eden cemevinin, siyasi kaygılardan uzak, "cami-cemevi" karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti:"Cemevi inanç ve kültür hayatımızın vazgeçilemez bir gerçeğidir. Bu gerçeği tahrip ederek asıl manasından ve müktesebatından koparmak çok tehlikelidir. MHP'nin dayandığı asırlık Türk milliyetçiliği düşüncesi, hiçbir zaman ayrımcı ve uzaklaştırıcı olmamış; toplumun tamamını temel değerler ekseninde buluşma ve kucaklaşmaya çağıran bir anlayışın temsilciliğini üslenmiştir. Bizim gönlümüzde herkese yer vardır; sevgimiz herkese yetecektir. İster Alevi, ister Sünni, ister Caferi olsun; yöresi, kökeni, anasının dili de ne olursa olsun, milletimizin her güzel insanını muhabbetimiz ve müşfik tavrımız kucaklamaya kafi gelecektir. Asırlar boyunca oluşan ve olgunlaşan kaynaşma kültürümüz kardeşlik bağlarımızın güvencesi, ülkemizi küresel bir güç yapma hedefinde takip etmemiz gereken yolun da rehberidir."
Devlet Bahçeli, geleceğin ay yıldızlı bayrağın altında olduğunu; Türkiye'nin birliği, refahı ve geleceğinin teminatının al bayrak altında birleşmekten geçtiğini ifade ederek, "Bu milletin şerefi ve haysiyeti, kardeşlik ve kahramanlık üzerine inşa edilmiş milli birliğidir. Milli birliğimiz yara alır, kardeşlik ruhumuz sarsılırsa, bunun geriye dönüşü mümkün değildir. Türk milleti yapay ayrımlara, sinsi çabalara fırsat vermeyerek beraberliğini sonsuza kadar mutlaka sürdürecektir." dedi.
ALEVİ İSLAM İNANCI
Bahçeli, partisinin grup toplantısında, 2008 ve 2009 yıllarında yaptığı konuşmalarından bazı cümleleri sıralayarak, Türk milletini meydana getiren beşeri varlığın bir bölümünün de Alevi İslam inancını benimsediğini, bu inanç sahiplerinin kültür temelli bazı beklentilerinin olduğunu anımsattığını söyledi.
Bu durumun görmezden gelinemeyeceğini, çözüm yolları üzerinde iyi niyetle ortak çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizdiğini anımsatan Bahçeli, "Cumhurbaşkanımız tarafından Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimize yönelik iyileştirici ve müspet açıklamaları tümüyle destekliyor, çok isabetli bulduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. Ankara, Elazığ, Erzurum, Erzincan'da açılışı yapılan, Kütahya, Burdur, Denizli, Bilecik, Kayseri, Aydın ve Kırklareli'nde temeli atılan cemevlerinin de hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
Bahçeli, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kurulacak olmasını, cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine kadar tüm çalışmaların, kurumsal yapı altında kamu güvencesi desteği ve denetimiyle yürütülecek olmasının, Alevi Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere de bu kurumsal yapı bünyesinde kadro verilecek olmasının milli birlik ve beraberliğe katkı sunacağını söyledi.
Reform mahiyetindeki bu gelişmelerin Alevi vatandaşlara bir lütuf değil, gecikmiş haklarının önemli bir kısmının verilmesiyle ilgili karar olduğunu ifade etmenin boyun borcu olduğunun altını çizen Bahçeli, şöyle konuştu: "Bizim geçmişten bugüne söylediğimiz de bunlardır. Unutmayalım ki yürekleri volkan gibi patlayanların avuçlarında çiçekler açamaz. Acılar, ahlar, kötü anılar üzerinden bir gelecek inşa edilemez. Alevi kardeşlerimizi istismar etmek için kuyruğa girenlerin, yüce dinimizi karalamak için fırsat kollayanların, mezhepçiliğin ihtilaf bakiyesini diri tutarak milli bünyemizi yarmaya çalışanların ne soyu soydur, ne huyu huydur, ne de iddiaları iffetle maluldür. Hiç şüphesiz Allah indinde son din İslam'dır ve tüm Müslümanlar da kardeştir."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD ve Avrupa ülkelerinin ekonomideki faiz artırımının, resesyon tehlikesini gündeme getirdiğini, gıda ve enerji güvenliğindeki darboğazların ise sıkıntılı bir sürecin işaretçisi olduğunu söyledi.
Küresel ekonominin bu yıl için tahmin edilen büyüme oranının yüzde 3,2'ye, 2023 için de yüzde 2,9'a düşürüleceğinin IMF Başkanı tarafından açıklandığını anımsatan Bahçeli, ayrıca Rusya'dan Almanya'ya doğal gaz taşıyan hatlarda meydana gelen sızıntının sabotaj neticesinde olabileceğine dair iddiaların ise enerji alanında kargaşa ve kutuplaşmaya yeni bir boyut kattığını vurguladı.
Bahçeli, şunları kaydetti: "Artık enerji ihtiyacını güvenceye alma stratejisinin önümüzdeki dönemde dış politikaların ana parametresi olacağı anlaşılmaktadır. Küresel ölçekte enerji tüketiminin yaklaşık üçte ikisi petrol ve doğal gaza dayanmaktadır. Enerjinin rezerv ve tüketim noktaları arasında güvenli iletimi her ülke için stratejik hedeflerden birisi haline gelmiştir. Avrupa'ya enerji nakleden kuzey rotası artık güvensizdir. Enerji jeopolitiği açısından gelişmeleri yorumladığımızda, Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Kafkasya'daki zengin gaz ve petrol kaynaklarının Avrupa'ya taşınmasında en emin ve güvenli terminal Türkiye'dir. Ülkemizin Libya ile imzaladığı hidrokarbon anlaşması tarihi nitelikte olup Batılı ülkeleri bir hayli rahatsız etmiştir."
Bahçeli, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Türk Akımının hedef alındığına yönelik iddialarda bulunduğunu ve suçladığı ülkenin ise Ukrayna olduğunu söyledi.
Bu iddianın dikkatle takibi gereken bir tehdit olduğunun altını çizen Bahçeli, "Rusya ile Ukrayna arasında; askeri, enerji ve iletişim altyapılarına uzun menzilli yüksek hassasiyetli füzelerle yapılan saldırıların ağır maliyetleri olacağı şüphesizdir. İki ülkenin de aklıselim bir çizgiye gelmesi bölge ve dünya barışı adına bir mükellefiyettir. Diğer yandan Yunanistan'a enerji taşıyan hat TANAP'tır. Bu ülkenin Türkiye'ye parmak sallamaktan vazgeçip sabrımızı taşırmaktan uzak durması enerji güvenliği açısından lehine bir durum olacaktır.' dedi.
ENERJİ JEOPOLİTİĞİ
Devlet Bahçeli, Türkiye'nin enerji jeopolitiğinde kilit bir aktör olduğunu, tatbik edilen aktif, dengeli, ve milli dış politikanın Türk milletine refah ve huzur olarak yansıdığını belirtti.
Millet ittifakının, Türkiye'nin büyüklüğünü anlayacak ufkunun olmadığını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:"Zira her şey ortadadır. Türkiye'nin Putin'e teslim olduğunu vahim, cehil ve çürük bir dille ileri süren İP Başkanı'nın bu işleri zaten kafası almaz, devleti, milleti, dış politikayı bilmesi de söz konusu olamaz. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta taraf tutan, Türkiye'yi bir kampa yerleştirmeye, dahası cepheye sürmeye çalışan zillet ittifakının ilkel dürtülere, iradesiz politikalara rehin düştüğü tartışmasızdır. Rusya ile Ukrayna arasında Türkiye şayet bir tarafsa, bu da barışın, huzurun, silahların susmasının tavizsiz tarafıdır. İç ve dış odaklar bu sabit gerçeği kesinlikle ihlal edemeyecektir. Türkiye'yi zillet partilerinin koalisyonu yönetiyor olsaydı, ABD'nin sınır devriyesi, ileri karakolu, tetik çeken eli olmaya ne kadar hevesli oldukları çok büyük badire ve belalar eşliğinde görülür ve ortaya çıkardı.
Türkiye'yi yönetmek için mangal gibi yürek lazımdır. Türkiye'yi yönetmek için milli onur ve milli mensubiyet şuuru şarttır. Türkiye'yi yönetmek için nereden gelip nereye gittiğimizi gösteren tarihi süreci bilmek hayat memat konusudur. Zillet ittifakında bunların hiçbirisi yoktur. Süpürülmedik eve bilinmedik misafir gelirmiş, bunların ellerine yetki geçmiş olsaydı, Türkiye'yi her türlü tehdit ve felakete maruz hale getirirler, sonunda da 'adımız hıdır elimizden gelen budur' diyerek teslimiyetçiliğin dibini boylarlardı. Su tersine dönünce uyuz keçi nasıl öne düşerse, zillet ittifakı da ancak dünya tersine dönerse karışık ve kirli emellerinde muvaffak olabileceklerdir."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Başkanı Joe Biden'ın nükleer savaş riskinin 1962 Küba Krizi'nden bu yana en yüksek seviyede olduğunu açıkladığını, "Putin, nükleer silah kullanırsa dünya Armageddon ihtimaliyle karşı karşıya kalır." dediğini anımsattı.
Açıklamanın tehdit tonunun çok yüksek olduğunun altını çizen Bahçeli, "Bu durum sadece siyasi değil inanç temelli bir konudur. Biden'ın beyni sulansa da akli melekeleri tartışılsa da Armageddon tehlikesini gündeme taşıması bize göre tesadüfi değildir. Muhtemel felaketin gerçekleşmesi demek beşeriyetin hayat ve varlık haklarına kast etmek, dünyanın yıkımına çanak tutmak demektir. İnsanlık böylesi bir vahşeti asla kaldıramayacaktır. Nükleer savaş ihtimalinin konuşuluyor olması bile fecaattir. Dünya ortak akıl ve iradeyle barışçıl çabalarla bugünkü tehlikeli ortamdan çıkmalıdır." diye konuştu.
Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu gelişmelerin gölgesinde ABD'ye yaptığı ziyaretin "talihsizlik, densizlik, pervasızlık" olduğunu söyledi. Ziyaretin amacının, teknolojik ve bilimsel gelişmelere yönelik görüş alışverişinde bulunmak olduğunun açıklandığını hatırlatan Bahçeli, "Cumhuriyet'in ikinci yüzyıl vizyonunu en parlak beyinlerle tartışacaklarmış." dedi. "Utanın, utanın; parlak beyin arıyorsanız milletimizin gözleri çakmak çakmak parlayan evlatlarına bakın." diyen Bahçeli, şöyle konuştu: "Gazi Mustafa Kemal'in, 'Bir Türk dünyaya bedeldir' mirasına sarılın. Muhtaç olduğunuz kudreti uzaklarda değil, eğer varsa damarlarınızda arayın. Kılıçdaroğlu teknolojik ve bilimsel gelişmeler hakkında ne söyleyecek, neyi duymayı umut edecek, hangi parlak beyinlerle bir araya gelecektir? Sayın Kılıçdaroğlu, bırak bu işleri, geç bu masalları, ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi olur. Buna da çok dikkat et. Herkes biliyor ki, ABD'ye Cumhurbaşkanı adaylığı için icazet almaya ya da işaret edilecek müstakbel zillet adayının ismini öğrenmeye gittin. Denenin, döne dolaşa geleceği yer ya bir kursak ya da bir değirmen taşıdır. Su yatağını, yel de tepesini mutlaka bulacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu, ağaca dayanma bükülür, suya güvenme dökülür, ABD'ye bel bağlama seni bir dolara ele verir. CHP Genel Başkanı'nın ABD'ye yüz sürmesi, el açması, aman dilenmesi tek kelimeyle acizliktir, yetersizliktir, milletine sırt dönmektir. Teslim olmuş başa devlet konmaz, konsa bile çok durmaz, duramaz."
Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait bir cenaze nakil aracında yüklü miktarda uyuşturucu yakalandığını anımsatarak, "Meğer İstanbul Belediyesi gerçekten de çok çalışıyormuş. Bunlara kalsa, kaçakçılık meşru, hırsızlık olağan, yağma sıradan, ihanet de demokratik bir haktır. Zillet ittifakı işte budur. CHP'nin gerçek yüzü suçtur, kirdir, çamurdur, kokuşmuştur.' dedi.
Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin, Türk ve Türkiye yüzyılının stratejik gücü, yönetim güvenliği olduğunu söyledi. Cumhur İttifakının, zalime aman vermeyen, teröriste fırsat tanımayan, Türk düşmanlarına göz açtırmayan, egemenlik haklarının, hükümranlık yetkilerinin, milli çıkarların, kürenin her köşesinde serdengeçti bir yürekle savunan muktedir ve muhteşem bir millet iradesi olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Bu bıçkın irade kilitleri açacak, perdeleri aralayacak, ufku aydınlatacak, sis bulutlarını dağıtacak, 2023 ve takip eden yıllarda küresel güç Türkiye'yi inşa ederek zalime Yavuz, mazluma Yunus, mağduriyetin kuyusunda kalmış biçarelere Yusuf olacaktır." ifadelerini kullandı.