Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk, "Türkiye Cumhuriyeti devleti, medyası, muhalefeti, Doğu Türkistan meselesi üzerinde tek vücut olduğunu gördük. Başbakan Erdoğan'ın bu katliam karşısında Çin'in yaptığını soykırım olduğunu ifade edip, adeta Çin'in üzerine tokat atmıştır.” Vurgusunu yaptı.
"ÇİN HALK CUMHURİYETİ'NİN DOĞU TÜRKİSTAN POLİTİKASI"
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) tarafından Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu'nda düzenlenen "Çin Halk Cumhuriyeti'nin Doğu Türkistan Politikası" konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı, Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, çoğunluğu üniversite öğrencilerinden oluşan katılımcılara Doğu Türkistan'ı anlattı. Doğu Türkistan'ın tarihi ile konferansa başlayan Tümtürk, "Şanssızlığımız ve talihsizliğimiz Rus ve Çin gibi ikibüyük devletin olmasıdır. 1949'da Doğu Türkistan işgale uğramıştır. 63 yıldır fiilen Çin Komünist hükümetinin işgali altındadır. Doğu Türkistan üzerinde asimilasyon uygulanmaktadır. Çin, Doğu Türkistan'ın toprakları altında nükleer denemeler yapmış, binlerce insan nükleer denemeler yüzünden hastalıklarla karşılaşmıştır. Çevreye bile zarar vermiştir. Komünist partisi üyeleri, devlet memurları, 18 yaşından küçükler, emekliler ve kadınların camilere girişleri yasaklandı" diye konuştu.
2009 yılında yaşanan Urumçi olayında Çin'in yüzde 80 oranında Doğu Türkistan üzerinde göçünü tamamladığını ifade eden Tümtürk, Çin'in göründüğü kadar masum olmadığını söyledi. Doğu Türkistan'ın geçmişten bu yana kapalı bir kutu olarak tutulduğunu söyleyen Tümtürk, şöyle devam etti: "Küçük bir kasabaya dönen dünyada kendisini kurtaramayacak olan Çin, olası bir referandumda Doğu Türkistan'ı kendi toprağı altına almak için alt yapıyı oluşturmaktadır. Gelecekte bir demokratikleşme dahi olsa Çin'in Doğu Türkistan'a göç ettirdiği Çinliler sayesinde orayı kendi topraklarına katmayı hedeflemektedir. 1990 yılında Doğu Türkistan'ın Kaşkar iline bağlı Varım kasabasında bir ayaklanma oldu. Binlerce Doğu Türkistanlı öldürüldü. Çin, o bölgeyi kapalı kutu haline getirdiği için bu katliamdan bizimdahi aylar sonra haberimiz olabildi. Farkındalık oluşturulmayınca hiç kimsenin Çin'e karşı sözü oluşmadı. 1995 yılında Hotem ayaklanması yine katliama dönüştürüldü."
"ÇİN HAİN YETİŞTİRİYOR"
Çin'in Doğu Türkistan üzerinde 7 yıl önce iki proje hayata geçirdiğini anlatan Seyit Tümtürk, şunları söyledi:"Çin, Doğu Türkistan'daki yanlış uygulamalarını 7 sene önceki iki proje ile hayata geçirdi. Hiçbir ülkede bunun emsali yoktur. Yaşları 15 20 arasındaki Doğu Türkistanlı kızlar, Çin'in iç bölgelerinde ağır fabrika şartlarında çalıştırıldı. Bu hem Doğu Türkistanlıların onurunu kırmıştır. Bütün bunlar Çin'in asimilasyon projelerinde bir amaçtır. İlköğretim çağındaki çocuklar, Çin'in iç bölgelerine getirilerek özel okul adı altında komünist eğitiminden geçirilme projesi uygulandı. Bu çocukların sayısı 500bine ulaştı. Kendi vatanlarına birer hain olarak yetiştirilecektir. Bu da Doğu Türkistan'ın endişesini ortaya koymaktadır. Olaylarda hayatlarını kaybedenlerin dışında neredeyse 18 40 yaşındaki erkek nüfusu kayıp oldu. Ya öldürüldü ya da hapishanelere atıldı. Çin askeri birliklerinin katliamlarından sonra sivil kıyafet giymiş asker ya da polisler Çin devletinin kontrolü altında Urumçi'de Uygur katliamı yaptı. Doğu Türkistan'daki insanların elinde tek bir silah, tek bir mermi yok ama Çinlilerin elinde dünyanın en modern silahları mevcuttu."
"TÜRKİYE TEK YÜREK OLDU"
Urumçi olaylarında Türkiye'nin tek yürek olarak Doğu Türkistan'a sahip çıktığını ifade eden Tümtürk, "Türkiye Cumhuriyeti devleti, medyası, muhalefeti, Doğu Türkistan meselesi üzerinde tek vücut olduğunu gördük. Bu güne kadar medyanın bu tür olaylarda taraf olduğunu gördük ama Urumçi katliamında Türk medyası tek ses olarak reaksiyon ortaya koydu. Türkiye'deki 81 vilayetin tamamında birçok mitingler ve toplantılar yapıldı. Sonuç itibariyle halkın hassasiyeti Türkiye'nin üzerinde de ses buldu. Başbakan Erdoğan'ın bu katliam karşısında Çin'in yaptığını soykırım olduğunu ifade edip, adeta Çin'in üzerine tokat atmıştır. Bu kadar net bir ifade olmasaydı belki yine on binlerce masum Türk katledilirdi. Dünyanın umurunda bile olmazdı. Çin çünkü büyük bir pasta, dev olduğu için herkes bunu görmezden gelirdi. Bu olaylardan sonra kendi anavatanlarında iş imkanı bulamayın ikinci veya üçüncü ülkelere sığınmalar oldu. 20'ye yakın siyasi sığınmada bulunan Uygur Kamboçya'ya sığındığında Kamboçya, Çin'e onları teslimetti. Ömür boyu hapse mahkum edildiler. Tek suçları ise Çin'i istemedikleri içindir. Hiçbir ülkede güvende değiliz. Bize Türkiye sahip çıktı. Türkiye dışında hiçbir ülkede güvende değiliz" diye konuştu.
TÜMTÜRK’ÜN AÇIKLAMASI
Türkiye'den beklentilerinin olduğunu ifade eden Tümtürk, "Urumçi'de başkonsolosluk açılmasını bekliyoruz. Doğu Türkistanlıların vize problemlerinin giderilmesini istiyoruz. TİKA'nın Kaşgar'da temsilcilik açmasını istiyoruz. Uygurların sosyo kültürel yapısının ortaya çıkarılmasını istiyoruz. 1995 özerklik anlaşmasıyla Uygurlara tanınan tüm siyasal, kültürel ve sosyal hakların iade edilmesini istiyoruz. Din ve ibadet özgürlüğü üzerindeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Türkiye'nin Urumçi veKaşgar'da iş merkezleri açmasını istiyoruz. Doğu Türkistan'daki üniversitelerle Türk üniversiteleri arasında değişim anlaşmaları imzalanmasını istiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün Doğu Türkistanlı öğrenciler için kontenjan ayırmasını istiyoruz. THY'nin Urumçi veya Kaşgar'a sefer düzenlemesi, Doğu Türkistan ile Türkiye arasında en azından nefes alma açısından çok önemlidir. Devlet üniversitelerimizde Doğu Türkistan'la ilgili araştırma birimlerinin oluşturulmasını istiyoruz. Türk haber ajanslarının Urumçi veya Kaşgar'da büro açmalarını istiyoruz. Doğu Türkistanlı sivil toplum örgütlerinin desteklenmesini istiyoruz" dedi.
Konferans sonunda Seyit Tümtürk'e, ZKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Güven tarafından üniversiteyi anlatan hediyeler takdim edildi. Program, hatıra fotoğrafı çektirilmesi ile sona erdi.