Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "benim kanaatime göre Sağlık Bakanlığı, eğitim hizmetlerini üniversiteye devretmelidir. Üniversiteler de hastane işletmeleriyle ilgili hususu Sağlık Bakanlığına devretmelidirler" dedi.
AKDAĞ’DAN TESPİTLER VE ÖNERİLER
Akdağ, Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kültür ve Gösteri Merkezi'nde düzenlenen "Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile Türkiye'nin sağlık siteminin temelinden değiştiğini söyledi.
Daha çok hasta odaklı, çözüm ve insan odaklı bir sisteme dönük, gerek koruyucu hizmetler açısından, gerek sağlık promosyonu açısından, gerekse tedavi edici hizmetler açısından sistemin tamamen değiştiğine dikkati çeken Akdağ, sistemin bu değişikliğinin insana çok faydalı olduğuna işaret etti.
İNSAN ODAKLI HİZMET ANLAYIŞI
Bu sistem sayesinde sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştığını vurgulayan Akdağ, "Sağlık göstergelerimiz, hiç kimsesinin beklemediği biçimde iyileşti. Bu göstergelerden sadece üçünden bahsedeyim. Birisi ortalama yaşam süresidir. Ortalama sağlıklı yaşam süresi Türkiye'de 74 yıl oldu. Dünya Sağlık Örgütü, bunu Türkiye'de 2025 yılı hedefi olarak veriyordu. Oysa biz bu hedefe şimdiden ulaştık" diye konuştu.
ESKİ PARAMETRELER
Sağlıktaki ilerleme için eskiden anne-bebek ölümlerinin parametre olarak kullanıldığını anımsatan Akdağ, günümüzde artık sağlıklı uzun yaşam süresinin, sağlık alanındaki gelişmeler için parametre olarak kullanıldığını belirtti.
2025 HEDEFİ YAKALANDI
Anne-bebek ölümleri için de Türkiye'nin 2025 yılına verilen hedefi bugün yakaladıklarını vurgulayan Akdağ, şunları kaydetti: "Anne ölümlerinde yüz binde 16'yı, bebek ölümlerinde binde 10'u yakaladık. Bunların Türkiye'nin rakamları olduğu konusunda Dünya Sağlık Örgütü ile çok mücadele ettik. Biz bu rakamları ortaya koyduğumuz zaman, 'bu rakamlarla birçok gelişmiş ülkeyi geçmiş olacaksanız, biz bunu kabul edemeyiz' dediler. Önce onları anne ölümlerinde ikna ettik. Bebek ölümlülüğünde bu yıl onlarla yine çok mücadele verdik. Yapılan araştırmada bebek ölümleri binde 10. 4 çıktı. Bu büyük bir başarı. Çocuk ölümlerindeki binde 10'u biz hayal bile edemezdik. "
ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN PROBLEMLERİ
Üniversite hastanelerinin problemleri olduğunu dile getiren Akdağ, toplantının amacının da, bunlara temas etmek olduğunu ifade ederek, Üniversite hastane yöneticilerinin bu hususta son yıllarda büyük çaba gösterdiğini söyledi. Bunun bir yönetici problemi olmadığına dikkati çeken Akdağ, şöyle konuştu:
"Bazen kamuoyunda bu şekilde konuşulduğu gibi bir intiba var. Ama bu sistematik bir yönetim problemi, bence bunu kabul etmemiz gerekiyor. Yani şu anda bu hastanelerle ilgili geri ödeme sistemlerinden tutun da yönetim biçimlerine, satın alma usullerine ya da bu hastanelerdeki genel prensiplere, mevzuata kadar problemler... Bunun bir kısmını çözdük, bir kısmını çözme yolundayız. Hepsini çözebileceğimize de inanıyorum. "
TAMGÜN YASASI
Tam Gün Yasası ve performans tartışmalarının da içinden rahatlıkla çıkılabileceğini belirten Akdağ, Marmara Üniversitesi ile birlikte bunu çalışmaya başladıkları zaman, sorunların büyük kısmının çözülebileceğini gördüklerini, hala çözülemeyen bazı sorunların da çözülme aşamasında olduğunu vurguladı. Performans uygulamalarıyla ilgili ortaya konulan şikayetlerin tamamen yönetmeliklerle ilgili uygulamalarla, pratikle alakalı olduğunu anlatan Akdağ, bu sorunları üniversitelerin rahatlıkla çözebileceğini ifade etti. Birlikte kullanımla alakalı tartışmaların da olduğunu dile getiren Akdağ,
"Bu konudaki fikrimi şeffaf bir biçimde size söyleyeyim. Benim kafamdaki ana model aslında şudur; bunu YÖK ile de konuştuk. Söyleyeceğim cümle önemli bir cümle ve tartışma başlatacaktır, Türkiye'de. Tartışma başlatması için söylüyorum. Sağlık Bakanlığının 66 civarında eğitim ve araştırma hastanesi var. Bunlardan 61'i aktif olarak eğitim hizmetleri veriyor" dedi.
"DİKENSİZ GÜL BAHÇESİ OLMAYACAK, TARTIŞMALAR OLACAKTIR"-
Şu anda aktif olarak hastane hizmeti veren tıp fakültesinin sayısının da 60 civarında olduğunu ifade eden Akdağ, şunları ifade etti: "Benim kanaatime göre Sağlık Bakanlığı, eğitim hizmetlerini üniversiteye devretmelidir. Üniversiteler de hastane işletmeleriyle ilgili hususu Sağlık Bakanlığına devretmelidirler. İşte bunu konuştuğumuz zaman büyük bir tartışma kopmuş oluyor. 'Sağlık Bakanlığı hastanelere göz dikti' tartışması bu... Halbuki bunun Sağlık Bakanlığına hiçbir yararı yok. Sağlık Bakanlığı için bu yük olacaktır. Sağlık Bakanlığının o kadar çok işi var ki... Ama dünyada buna benzer örnekler çok. "
DİĞER ÜLKELERDEKİ UYGULAMALAR
Farklı ülkelerdeki sağlık uygulamalarından örnekler veren Bakan Akdağ,
"İngiltere'de hastane yönetiminde, klinik yönetiminde hemşirelerin inanılmaz önemli rolleri var. Bir ziyaretimizde, hemşireye hastanedeki uygulamayı sorduk. 'Yatışa, çıkışa kim karar veriyor?' dedik. 'Hastanelerin bir sistematiği var. Hasta gelir yatar, öteki ameliyat olacak hastalara da bakılır, gidilir' dedi. Ama hakikaten bu iş böyle, bu mümkün. Biz bunun yürüyebilir olduğunu birçok üniversitede, tıp fakültesinde, öyle zannediyorum ki, belki 2011'in sonuna, 2012'nin yarısına kadar zaten göstermiş olacağız. Tabii ki, dikensiz gül bahçesi olmayacak, tartışma alanları olacaktır" diye konuştu.
"ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN MALİ DURUMLARI "
"Üniversite hastanelerinin mali durumlarının iyileştirilmesi gerekiyor" diyen Akdağ, Sağlık Bakanlığı olarak, Türkiye'nin en büyük sağlık işletmesi grubu olarak bu meseleyi çalışmaya başladıklarını söyledi. Üniversitelere mutlaka destek verilmesi gerektiğinin altını çizen Akdağ, "Yani üniversitelere sadece borçlarını azaltmaları maksadıyla verilebilecek ya da verdiğimiz hazine hibelerinin kalıcı olmayacağını söylemek isterim. Hazıra dağ dayanmaz. Mutlaka bu tedbirler alınmalıdır. Yalnız bu tedbirler alındıktan sonra da yönetimlere yaptırım uygulanmalı. Yani, eğer hastane yönetimi, kendisine bu kadar imkanlar verildiği halde, yine oranın mali işletmeciliğini yürütemiyorsa, o zaman o yönetimin de gitmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
HASTANE YÖNETİMİ TARTIŞMALARI
Sağlık Bakanı Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hastane yönetimini, Sağlık Bakanlığının yapması hususu, zaman zaman tartışıldı. Biz buna çok gönüllü değiliz doğrusu. 'İlla ki biz bunu almalıyız' anlamında da söylemedim, bunu. Yollardan biri de budur. Bu yolun iyi bir yol olduğuna inanıyorum. Üniversitelerin kendi tercihiyle alakalı şeylerdir. Hatta bu üniversitelerin tercihine bırakılabilir. İsteyen böyle yapar, isteyen üniversitenin alacağı tedbirlerle buna kendisi devam eder. Ama her halükarda yöneticilerin gelirlerinden tutun da yönetici olarak işlerine devam etmeleri hususunda mutlaka yaptırım uygulaması vardır. Sağlık Bakanlığı için de her iş için de böyledir. Yani yaptırımı olmayan bir yöneticilikten verimlilik çıkaramazsınız, bu eşyanın tabiatına aykırıdır. "
Bakan Akdağ, konuşmasının ardından, öğretim üyelerinin sorularını da yanıtladı.