Erzurum’da 6’ncısı düzenlenen Konuşan Kitap Şenliği’nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le izlediği Lincoln filminden çok etkilendiğini belirtti.
Gül, “Hikâyelerimiz birbirine çok benziyor. Lincoln’ün eşiyle olan sahnelerde kendimi eşinin yerine koydum. İzlerken insan duygulanıyor. Ben de onun yaşadıklarının benzerini yaşadım” dedi.
Hayrünnisa Gül’ün anlattıklarından bazı satır başları:
"Çok film seyretmeye vaktim olmuyor ama geçenlerde Abdullah Bey’le birlikte Lincoln’ü izledik. O kadar çok benzerlikler hissettim ki, izlerken insan duygulanıyor.
Bütün ülkeler aynı süreçlerden, aynı tecrübelerden geçiyor, aynı şeyleri belirli zamanlarda yaşıyor diye düşünüyorsunuz.
Bazı sahneler vardı Lincoln’ün eşiyle olan, kendimi koydum yerine. Ben de onun yaşadıklarının benzerlerini yaşadım. Çok açık konuşmak istemiyorum, artık o günler geride kaldı, çok önyargıyla bakılan günler yaşadık. Çok üzüldüğümüz, yüreğimizin burkulduğu günler oldu.
'10 YL ÖNCE HAYALE DEMEZDİK'
Ama çok şükür şimdi geriye dönüp baktığımda Türkiye çok mesafe katetti. Çevre ülkelerle kıyasladığımda örnek bir ülke oldu. Bunlar belki bizim bile 10 yıl önce hayal edemeyeceğimiz şeylerdi.
Ben bile bazen Abdullah Bey’e ‘Gerçekten siz bunları yapabilecek misiniz? En basit örnek, paradan 6 sıfırı silebilecek misiniz? Ben inanamıyorum’ derdim. Şimdi bakın neler yapıldı. İnsan içinde olunca görmüyor ama dışarıdan bakınca çok mesafeler katettiğinizi görüyorsunuz. Açık söylemek gerekirse yapılanları yeterli görmüyorum.
‘DEVAMLI ELEŞTİRİYORSUN’ DİYOR
Hatta eşim kendisini sürekli eleştirdiğim için şikâyet ediyor, ‘Beni devamlı eleştiriyorsun sen, devamlı yeni şeyler bekliyorsun’ diyor. Tabii ki bize düşüyor. Daha çok çalışacağız, daha çok yol katedeceğiz ama katettiğimize de bakıp şükredeceğiz."
'EMEK SİNEMASI’NA ÜZÜLÜYORUM'
Hayrünnisa Gül, Emek Sineması’nın yıkımıyla ilgili olarak da, "Açık yürekli olmak gerekirse şimdi sadece orası değil, birçok yerin önünden geçerken bazen gözümü kapatıyorum. Bakmak istemiyorum. Bakan göze göre değişiyor. Siz nasıl bakıyorsunuz, yanınızdaki nasıl bakıyor.
Bizim Türk toplumunda şöyle bir yapı var, bir şey yeniyse, güzeldir. Maalesef. Ben de hep şunu söylüyorum, eskiyse güzeldir. Yani bir şeyi restore ederken bile hep söylüyorum ‘Lütfen onun o eskilik duygusunu yok etmeyelim.’ Ben onun o yaşanmışlığını seviyorum. Onu pırıl pırıl gördüğümde bana bir zevk vermiyor. Binalar da öyle. Tamam restore edilsin, ben kabul ediyorum ama o restorasyonda da belli kurallar olmalı. Ve bu bize düşüyor aslında" dedi.
'HER YERDE VAR'
Gül, "Çok hayıflanıyorum. Her yerde bu var. Sadece Emek Sineması’nda değil. Hangi binaya bakarsanız bunu yaşıyorsunuz. Kayseri’de valilik binasına gittik, Talas’ta taş bir bina. Çok güzel bir bina, tam Kayseri taşıyla yapılmış. Belli ki Ermeni ustaların elinden çıkmış. Vali konağı, ama bir anda tepemden aşağıya kaynar sular döküldü. O ahşap çerçeve bir dönem yenilenmiş, güzel yenilenmemiş, yenilenmediği gibi sapsarı boyayla boyanmış. Yine dayanamadım, ‘Lütfen buraları eski orijinal haline getirir misiniz, elinizden ne geliyorsa siz de biz de yapalım. Lütfen burada orijinal Kayseri evi görmek istiyoruz’ dedim" şeklinde konuştu.
'KRALİÇE’DEN UTANDIM'
Hayrünnisa Gül, "Bize yurt dışından misafirler geliyor. Mesela Hollanda Kraliçesi geldi, Kayseri’ye götürdük kendisini ama ben Gevher Nesibe’ye götüremedim. Çok mahcup oldum yerlerde laminant parke, oranın doğal dokusunu görmesi lazım gelen misafirin. Baktım bu sefer Kayseri de çok bilinçlenmişti Gevher Nesibe’yi restore etmeye başlamışlar. Laminant parkeleri kaldırmışlar. Çok utanıyordum. O atanın, o ecdanın torunları biz olamayız" diye konuştu.