'Korkum anayasa değişikliğinin bize gelmesi' diyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç'ın çekincesi gerçekleşebilir. Uzlaşma ümidi vermeyen paketin referanduma götürülmesinde hükümet ısrarlı. Muhalefet ise Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak.
Önceki gün kamuoyuna açıklanan hükümetin 23 madde ve 3 geçici maddeden oluşan anayasa değişikliği taslağı muhalefet ve yargı cephesinden büyük tepki aldı. Daha ilk günden uzlaşma ümidi suya düştü. AKP, paketi referanduma götürmekte kararlı. Muhalefet ise bu durumda Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalacak. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın korktuğu başına geliyor. Hukukçular paketin kaderine ilişkin olası yol haritasını çizdi.
Yüzde yüz uzlaşma dünyada yok
Anayasa paketinin iyi niyetle hazırlanmış gerekli bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Uzlaşma kültürünün uygulanmadığı görüşüne ise katılmıyorum. AK Parti, tüm yolları denedi. Muhalefet ısrarla karşı çıktı. Kastedilen yüzde yüz uzlaşma ise bu dünyanın hiçbir yerinde olmaz.
Anayasa Mahkemesi'nin, bu kez 'türban' düzenlemesinde yaptığı gibi yetkilerini aşarak konunun esasına gireceğini sanmıyorum. Yüksek Mahkeme bir kere hata yaptı. Şimdi ikinci kez hata yapıp böyle bir vebalin altına girmeyecektir. Girerse vahim bir karar vermiş olur.
Paketin referanduma sunulması, siyasi bir risk. Ancak AK Parti'nin başka bir seçeneği kalmadı. Referandumdan çıkacak sonuç aynı zamanda AK Parti Hükümeti için güven oylaması anlamı da taşıyacak. Anayasa Mahkemesi, hatasını tekrarlar ve değişiklik paketini iptal ederse, referandumu tıkamış olur. Bu durumda AK Parti için tek seçenek kalır; erken seçim.
Ya hep ya hiç mantığı
'Ben yaptım oldu' mantığı demokrasi kültürüyle asla bağdaşmaz. Esas yönünden iptal kararı zor: Anayasa Mahkemesi, 'türban' düzenlemesine ilişkin iptal kararı nedeniyle çok ağır eleştirilere uğradı. Anayasa Mahkemesi değişiklik paketine vize verirse referanduma gidilir. Tüm maddelerin paket halinde oylamaya sunulması sakıncalı. AKP, 'ya hep, ya hiç' mantığını denemek istiyor. Ama bu yanlış ve tehlikeli. Çünkü referandumun sonucu, AKP'nin kaderini de belirleyecek.
'Bize gelmesinden korkuyorum'
HaŞİm Kılıç, geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesi'ne yaptığı açıklamada şöyle demişti: 'Ülkenin Anayasal reforma ihtiyacı var. Ama bunun tam uzlaşma ile sağlanması gerekir. Yoksa tüm değişiklik girişimleri ve zorlamalar sonunda bize geliyor. Korkum, bu yargı reformu ve Anayasa değişikliğinin de bize geleceği yönünde. Öyle de olur zaten.'
Hukuk devletine aykırılıktan iptal edilebilir
Anayasal reform mümkün olduğu kadar geniş mutabakatla yapılır. Ne var ki, ortada uzlaşma yok.
Yüksek Mahkeme, Anayasa değişikliklerini şekil bakımından denetleyebilir. Yeni düzenleme içerisinde 'türban'da olduğu gibi laiklik ile çatışan hüküm yok. Ancak hukuk devleti açısından tartışılacak hükümler var. Anayasa Mahkemesi bu hükümleri, 'hukuk devleti ilkesine aykırılık' gerekçesi ile iptal edebilir.
Yargıya ilişkin düzenlemeler iptal olursa, iptal edilmeyen maddeler halk oylamasına gider. Bazı maddeler konusunda örneğin geçici 15'inci maddenin kaldırılması gibi, kimsenin itiraz etmediği herkesin mutabakata vardığı maddeler var. İptal edilenler gider, kalan sağlar bizimdir...
Başbakan referanduma fazla güvenmesin. Rahmetli Özal'ın başbakan olduğu 1988'de yerel seçimlerin bir yıl öne alınmasına ilişkin Anayasa değişikliği halka sunuldu. Özal'a güven oylamasına dönüştü ve yüzde 65 oyla reddedildi. Daha sonraki seçimde ANAP'ın düşüşünün başlangıcı idi. AKP için de bir düşüşün başlangıcı olabilir.
Tek sıkıntımız yargı
YARGITAY Başkanı Hasan Gerçeker, 'Yargı bağımsızlığı dışında bir sıkıntımız, derdimiz yok bizim' dedi. Başbakan Erdoğan'ın, 'birinci sınıf hakimlerin HSYK'ya seçim yapmasına ilişkin, Yargının hazımsızlık problemi var' sözlerine Gerçeker, HSYK'nın bugünkü yapısı itibarıyla
7 üyesinden 3'ü Yargıtay kontenjanından yeni yapılandırılmada ise 21 üyeden 3'ü Yargıtay kontenjanından olacak. Bu durumu kamuoyunun insafına ve takdirine bırakıyurum' dedi.
Ersin BAL - Kıvanç EL / Akşam