İlk kriz İdil Biret konserinde çıktı ve Alperen Ocakları’na mensup bir grup Topkapı Sarayı’nda verilen konseri protesto etti. Cem Mansur’un solist Ayla Erduran’la birlikte 18 Ağustos’ta vereceği konser öncesi de benzer bir durum yaşanıyor. Vakit Gazetesi’nin kışkırtıcı yayınlarına ilişkin olarak görüşlerine başvurduğumuz Cem Mansur, “Camia olarak Vakit Gazetesi’ni takip ediyoruz” dedi.
GEÇTİĞİMİZ cumartesi günü Vakit gazetesinde Cem Mansur yönetimindeki Ulusal Gençlik Orkestrası’nın solist Ayla Erduran’la birlikte 18 Ağustos günü Topkapı Sarayı’nın avlusunda vereceği konser için “Topkapı Sarayı’nda konser... İnadına ve özellikle!” başlıklı bir yazı yayımlandı. Mansur’un konserinde içki ikram edilmiyor, dolayısıyla İdil Biret konseri için öne sürdükleri Kutsal Emanetler’in yakınında alkol alınmaz argümanı bu kez işe yaramıyor. Bunun yerine, ‘Klasik müzik kilise müziğidir, Çaykovski dini içerikli müzik yapar’ gibi iddialar atılıyor ortaya.
Tam bir bilgisizlik
Hürriyet Gazetesi'nden Ezgi BAŞARAN'ın haberine göre; Türkiye’nin bütün konservatuarlarından seçilmiş gençlerle oluşturduğu ve küçük bir Türkiye modeli dediği Ulusal Gençlik Orkestrası’yla prova yaparken böyle bir yazıyla karşılaşan Cem Mansur ise ne dese bilemiyor: “Böyle bir bilgisizlikle baş etme yöntemi ne olmalı? Konserle ilgili yazılan hangi hakarete cevap vereyim?” İşte Cem Mansur’dan satırbaşları:
İdil Biret konserinden beri takip ediyoruz Vakit gazetesini camia olarak! Konserlerin organizatörü olan Hakan Erdoğan mecburen bakıyor hergün gerçekten. Zaten o aradı, kocaman haber olmuşuz yine Vakit’e, müjde! dedi. Yazının tehdit içeren tonu çok korkunç. Bu konseri İdil Biret konserinden üç-dört gün önce planlamıştık. Yani söylendiği gibi özellikle yapılan, tahrik ve tahkir amaçlı bir eylem değil. Topkapı Sarayı yazın İstanbul’da konser vermek için olağanüstü bir mekan. Dünyanın bütün saraylarının önlerinde, avlularında, teraslarında nasıl konser düzenleniyorsa Topkapı’da da düzenlenir. Kültür Bakanlığı bize Topkapı’da bu ikinci konseri yapmak için izin vermeyebilirdi. Böyle gerginlikler yaşanıyor, siz burada yapmayın konseri diyebilirdi, ama demedi. Bu bakımdan da çok takdir ettim.
Klasik müzik eşittir kilise müziği, onu yapanlar da eşittir vatan haini diyorlar. Böyle bir bilgisizlik ve zihniyetle nasıl baş edilir bilemiyorum. Çaykovski’nin eserlerinin içinde dini içerikli müziğin yeri yüzde yarım bile değildir.
Eğer insanlar kapıda sopalı adamlar bizi taciz eder düşüncesiyle korkup konsere gelmekten vazgeçerse çok tehlikeli bir süreç başlamış demektir. İşte o zaman hayatımıza akıl ve uygarlık değil, ilkellik yön vermeye başlar. Kararları bu ilkel zihniyet almaya devam eder. Beni asıl endişelendiren bu.
Asıl vatanseverlik bu
Alperenler gelmese başkası gelir. Memlekette Vakit gazetesinin gösterdiği hedefi vazife bilecek bir sürü insan var. Eğer başka bir terslik olursa geçen sefer yaptığımız gibi Kültür Bakanlığı’nı arayıp polis gücü talep ederiz artık. Tabii kapıya gelecek polisin benim kafama mı, beni protesto eden adamın kafasına mı yakın olacağı da ayrıca bir soru işareti bende.
Biz her şeye rağmen, Türkiye’nin bütün konservatuarlarından seçilmiş pırıl pırıl 93 gençten oluşan Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası ve Cumhuriyet döneminin en önemli sanatçılarından Ayla Erduran’la birlikte sihirli bir konser vaat ediyoruz. Benim bildiğim vatansever böyle bir konserin düzenleniyor olmasından sevinç duyar.
İdil Biret özrü niye kabul etti
İdil Biret’ten niye özür dilendiğini ve Biret’in niye bu özrü kabul ettiğini de anlamış değilim. Ona bir saldırı yapılmadı ki, organizasyona ve milyonlarca kişinin yaşam tarzı seçimlerine yapıldı. Bütün bu insanlardan, bu riskler altına giren organizatörden kim özür diliyor? Sonra da her şey tatlıya bağlanmış gibi bir görüntü ortaya çıktı. E bağlanmamış demek ki, şimdi hedefte başka bir klasik müzik konseri var.