Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın “Ekonomiye Değer Katanlar 2015” ödül törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sadece sınırları dışındaki güçlerle değil; kendi içindeki ihanet odaklarıyla da büyük bir mücadele içinde olduğunu vurgulayarak, “Bölücü terör örgütü, milletimizin yıllardır arzuladığı huzur iklimini zehirleyen, bölgedeki insanlara hayatı zindan eden eylemleriyle kendisine verilen görevi yerine getiriyor. Siyasetin dili ve imkânlarıyla hareket etmesi gerekenleri de safına alan terör örgütünün, açtığı hendeklere gömüleceğinden hiç şüpheniz olmasın” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği ‘Ekonomiye Değer Katanlar 2015’in ödül törenine katıldı. Merinos Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende, gerçekleştirdikleri üretim ve ihracatla ödüle layık görülen firma yetkilileri ve iş adamları ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, ‘Ekonomiye Değer Katanlar’ ödüllerine layık görülen firma yöneticilerini ve iş adamlarını tebrik ederek, “Odamız tarafından, 7 ayrı kategoride verilen bu ödüllerin her birinin kıymetli olduğunu, her birinin gerisinde çok büyük emek, alın teri, değer bulunduğu biliyorum” diye konuştu.
“SURİYE KRİZİ, BİR YÖNÜYLE DE TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ KESME PROJESİDİR”
‘Hizmetleri ve Bursa’ya kazandırdığı katma değerlerle, Türkiye çapında gerçekten müstesna bir konumda’ diye nitelediği Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın, “Bursa büyürse Türkiye büyür” sözüne atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Esasen bu slogan 81 vilayetimizin her biri için ayrı ayrı geçerlidir. Plaka sırasına göre ilk ve son şehirlerimizle ifade edersek, Adana büyüyecek ki Türkiye büyüsün, Düzce büyüyecek ki Türkiye büyüsün… Tabii Türkiye’nin büyümesinden, güçlenmesinden, kendi vatandaşlarıyla birlikte kardeşleri için de bir umut kaynağı, ilham kaynağı haline gelmesinden ne yazık ki rahatsız olanlar var. Bunun için içeride ve dışarıda önümüze her türlü engel çıkartılıyor, her türlü provokasyona başvuruluyor. Suriye krizi, bir yönüyle bölgenin kendi dinamiklerinin ürünüyse, bir yönüyle de Türkiye’nin önünü kesme projesidir. Irak’ta yaşanan hadiselerin gerisindeki saiklerden biri de, aynı şekilde Türkiye’nin güçlenmesinden duyulan rahatsızlıktır.”
“BİRİLERİ İSTEMİYOR DİYE HEDEFLERİMİZDEN VAZGEÇECEK DEĞİLİZ”
Aynı şekilde Mısır’da ve Libya’da yaşanan olaylarda, Kıbrıs meselesinde, Türkiye konusundaki olumsuz düşüncelerin, niyetlerin ve tutumların çok önemli payı olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette birileri istemiyor diye biz çalışmalarımızdan, hedeflerimizden vazgeçecek değiliz” dedi ve şunları ekledi: “Nasıl birileri istemiyor diye güneş doğmaktan vazgeçmezse, ilahî nizama uygun şekilde geceleri gündüzler takip ederse, Türkiye de yolundan asla dönmez, dönmeyecektir. Biz, millet olarak mücadeleye, zor şartlarda çalışmaya, sıkıntılarla yüzleşmeye, gerektiğinde fedakârlık yapmaya, gerektiğinde gözü kara bir şekilde ileri atılmaya alışkınız; bizim fıtratımız böyle… Bu bakımdan, ne bölücü terör örgütünün ülkemizdeki faaliyetleri, ne Suriye’de önümüze çıkartılan engeller, ne Irak’ta muhatap olduğumuz riyakârlık bizim için sürpriz değildir; caydırıcı ise hiç değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet ve medeniyet geçmişimize bakıldığında, her büyük hamleden önce kadim coğrafyamız olan Mezopotamya’da birliğe ve dirliğe ihtiyaç duyduğumuzun görüleceğine işaret etti ve şu değerlendirmeleri yaptı: “İşte bu anlayışla, Suriye’nin, Irak’ın, Mısır’ın, bölgedeki diğer ülkelerin toprak bütünlüğüne, barışına, huzuruna önem veriyoruz. Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Türkiye, hem bir Avrupa, hem bir Asya, hem bir Afrika ülkesi olma vasfına sahip tek ülkedir. Dolayısıyla, Avrupa’da olup biten her şey bizi çok yakından ilgilendirir. Asya’da yaşanan her gelişme, bizimle doğrudan ilişkilidir. Afrika’da, özellikle Kuzey Afrika’da, Orta Doğu’da yaşanan her olayın bizatihi muhatabıyızdır.”
“TÜRKİYE BULUNDUĞU YERLERDE MAĞDURUN ELİNDEN TUTMAK İÇİN VARDIR”
Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da meydana gelen her hadisede, bir şekilde Türkiye’nin adının geçtiğini, hatta insani yardım faaliyetlerinin genişlemesiyle şimdi, Asya’nın en ucundan Pasifik’e kadar çok daha geniş bir alanda varlığının hissedilip konuşulduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama dikkat ediniz kardeşlerim, bu bölgelerin hiçbirinde de Türkiye’nin adının zulümle, şiddetle, sömürgeyle, istismarla geçtiğini göremezsiniz. Türkiye bulunduğu yerlerde sadece ve sadece mağdurun, mazlumun, garibin, kimsesizin elinden tutmak için vardır” dedi.
“ORADA DAEŞ YOK, BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ VAR DİYE BİZZAT İFADE ETTİM”
“Bugün Suriye’deki soruna müdahil olan kaç tane ülkenin, gerçekten Suriye halkının huzurunu sağlamak, geleceğini güvence altına almak gibi bir derdi vardır?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Soruyorum, 400 bin Suriyeli 5 yıl içinde öldürüldü. Bu insanlar bir devlet terörü ile öldürüldüler. Rusya tarafından yapılan bombardımanlarla ilgili son günlerde, ‘Bize Türkmenlerden bahsedilmedi’ deniyor. Doğru konuşmuyorlar. Şahitler yanımızda. Heyetler arası toplantıda Sayın Putin’e, ‘Orada DAEŞ yok, Bayırbucak Türkmenleri var’ diye bizzat ifade etmişimdir. Şu anda orada Türkmenler öldürülüyor. Oradaki Türkmen kardeşlerimiz Suriye topraklarını terk etmiyorlar. Bizim sınırımıza kadar geldiler, ‘Şehit olursak kendi topraklarımızda şehit olacağız’ dediler ve oralarda yaşıyorlar. Bunların hepsini anlattım. Ama maalesef dürüst olmayan, bu tür yalanları her zaman söyler, söylemeye devam eder. Bunları Sayın Obama’ya da anlattım. O da konuları biliyor.”
“SURİYE’DE İNSANLIK TARİHİNİN EN AĞIR SUÇLARINDAN BİRİ İŞLENİYOR”
DAEŞ diye bir örgüt kurulup ortalığa salındığını; tüm niyetlerin, tüm çıkarların bu örtünün altına gizlenerek insafsız, ahlaksız, vicdansız bir savaş yürütüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz 5 yıla yakın sürede Suriye’de ölen 400 bin insanın acaba kaç tanesi DAEŞ militanı?” diye sordu ve devamında şu ifadelere yer verdi: “Irak ve Suriye ordusundan ele geçirdiği silahlarla savaşan DAEŞ terör örgütünün yabancı savaşçı sayısı 10 bin, hadi daha da artıralım 20 bin kişiden fazla değildir. Bu örgüte karşı operasyon yürüten, dünyanın en modern silah sistemlerine sahip ülkelerin asker sayıları 4 milyonu buluyor. Şu anda ülkenin yüzde 85-90’ınında Esed’in hâkimiyeti yok. Esed şu anda Suriye’nin yüzde 14’üne hâkim. Esed rejimine ilişmeyenler, bu 10-20 bin kişiyle mücadele için 400 bin insanın ölümüne göz yumarak, insanlık tarihinin en ağır suçlarından birini işliyorlar. Tarih, tıpkı geçmişteki zalimleri ve onları destekleyenleri nasıl kaydetmişse, bugün doğrudan ve dolaylı olarak Esed’i destekleyerek, bunca insanın katline göz yumanları da aynı şekilde kaydedecektir. Eğer Suriye’de gerçekten DAEŞ’a karşı kararlı bir mücadele yürütülecekse, bunun ilk adımı ülkeyi Esed’ten kurtarmak olmalıdır. Çünkü DAEŞ’ın en büyük destekçisi Esed’tir.”
Suriye’deki ikinci adımın, ılımlı muhaliflere ciddi bir destek verilerek ülkenin tamamında güvenliğin sağlanması ve devleti yeniden ayağa kaldırmaları konusunda kendilerine yardımcı olunması olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütünün kullanılarak ve Esed’in devlet terörüne sessiz kalınarak Suriye’deki sorunun üstesinden gelinemeyeceğinin altını çizdi.
“BİZ ECDADIMIZA DA, TORUNLARIMIZA DA MAHCUP OLMAK İSTEMİYORUZ”
Rusya yetkilileri tarafından dillendirilen Türkiye’nin DAEŞ terör örgütünden petrol aldığı yönündeki gerçeği yansıtmayan ifade ve iftiraları hatırlatarak Türkiye’nin petrol aldığı ülkeleri belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu milletin bir haysiyeti var. Bu milleti haysiyetsizlikle kimse suçlayamaz. Biz bugüne kadar onurumuzla yaşadık, onurumuzla yaşamaya devam edeceğiz. Kara propaganda makinaları, kimlerin kandan ve acıdan beslendiğini, kimlerin kanı ve acıyı durdurmak için çalıştığını gizlemeye yetmeyecektir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, bu karmaşık ortamda ahlaki ve tarihî sorumluluğuna uygun şekilde, kardeşlerinin yanında yer almayı sürdüreceğini açıklayarak, “Aksi takdirde, her şeyden önce, kurucu şehrimiz Bursa’ya mahcup oluruz, onun birlikte milletimize mahcup oluruz, aynı şekilde insanlığa mahcup oluruz. Biz ecdadımıza da, torunlarımıza da mahcup olmak istemiyoruz, inşallah da olmayacağız. Bu zorlu mücadeleyi, sabırla, azimle, dikkatle yürüterek, coğrafyamızın üzerindeki kara bulutların dağıldığı günleri, inşallah hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE KENDİ İÇİNDEKİ İHANET ODAKLARIYLA DA MÜCADELE EDİYOR”
Türkiye’nin, sadece sınırları dışındaki güçlerle değil, aynı zamanda kendi içindeki ihanet odaklarıyla da büyük bir mücadelenin içinde olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütünün, milletin yıllardır arzuladığı huzur iklimini zehirleyen, bölgedeki insanlara hayatı zindan eden eylemleriyle, kendisine verilen görevi yerine getirdiğini belirtti ve şöyle dedi: “Siyasetin dili ve imkânlarıyla hareket etmesi gerekenleri de safına alan terör örgütünün, açtığı hendeklere gömüleceğinden hiç şüpheniz olmasın. Şu anda silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz ve gönüllü köy korucularımız, hep birlikte Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da açılan o hendeklerin olduğu bütün ilçelerde mahallelere köylere varıncaya kadar bu mücadele sürüyor. Güvenlik güçlerimizin dikkatle ve bir o kadar da fedakârlıkla yürüttüğü başarılı operasyonlar sayesinde, örgüt her geçen gün güç kaybediyor, mevzi kaybediyor. Okullara, hastanelere, ambulanslara, itfaiye araçlarına, camilere, yurtlara; velhasıl insanımıza hizmet veren her yere gözü dönmüş bir şekilde saldıran örgütün gerçek yüzü, artık tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.”
“ARTIK YALANIN, SAHTE DEMOKRATLIĞIN DEVRİ SONA ERMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede mali noktada ne kadar sıkıntı varsa desteklerin verilerek bu sıkıntıların giderilmesinin son MGK toplantısında karara bağlandığını aktararak şu açıklamaları yaptı: “Terör örgütü ve onun güdümünden çıkamayanların kredileri her platformda süratle tükenmiştir. Önümüzdeki süreçte, bölgedeki meselelerin konuşulması ve çözüm yolları aranması konusunda tek muhatap milletimizin bizatihi kendisi olacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Artık yalanın, riyakârlığın, sahte demokratlığın, söz oyunlarının devri sona ermiştir. Birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin, ortak geleceğimizin yanında yer alan herkesin, başımızın üzerinde yeri vardır. Bu paydayı kabul etmeyenlerin ise ne millet, ne devlet nezdinde hiçbir yeri yoktur.”
“MİLLETVEKİLİ SIFATI TAŞIYAN BİRİNİN, TÜRKİYE’YE İFTİRA ATMASINA SESSİZ KALAMAM”
Cumhurbaşkanı olarak tüm partilere, tüm siyasetçilere eşit mesafede olduğunu; ancak bunun ülkeye ve millete karşı ihanet içine giren sözde siyasetçileri görmezden geleceği anlamına gelmediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemdeki tartışmalara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu ülkede milletvekili sıfatı taşıyan birisi çıkıp Türkiye’ye iftira atan, bize husumet besleyenlere malzeme veren işler yaptığı zaman, benim buna sessiz kalmam asla mümkün değildir. Hâle bak, ‘Türkiye, terör örgütlerine kimyasal silah hammaddesi sevkiyatı yapıyor’ diyeceksiniz, hem de benim buna tepki göstermeme tahammül edemeyeceksiniz. Her kim ki, tek vazifesi ülkemiz aleyhine kara propaganda yürütmek olan yabancı basın organlarına iftiradan ibaret iddialar taşıyorsa, burada bir kez daha söylüyorum, işte o hainin ta kendisidir. ‘Ama’lı, ‘fakat’lı çark etmeler, ‘Şu şöyle demiş, bu böyle demiş’ türü şark kurnazlığından ibaret kıvırmalarla bezeli ifadeler, bu açık ihaneti ortadan kaldırmaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, egemenlik haklarımızı koruma refleksiyle vuku bulan hadiseden sonra, kendi ülkesinin değil, karşı tarafın safında yer alanları, ibretle ve kahırla takip ettiklerini dile getirerek, “Şu ifadeye bakın, ‘İran’la Türkiye savaşsa İran’ın safında yer alırım’ diyor. Bunu diyen kim? Şu anda milletvekili. Peki genel başkanından bir ses duyuyor muyuz? Hayır” diye konuştu. Milletin bu tavırda olanlara gereken dersi her fırsatta vermesine rağmen, hâlâ aynı yanlışta ısrar edenlere, artık diyecek bir sözünün kalmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak, Türkiye’nin gerginlik yaşadığı güçlere malzeme üretmek için çırpınanlara ses çıkarmayan genel başkanların acziyetlerinden duyduğum rahatsızlığı da ifade etmek durumundayım” dedi.
“BİR KAPI KAPANIR, MEVLAM BİZE NİCE KAPILAR AÇAR”
Ekonomik göstergelerin hızla olumlu yönde hareket etmeye başladığını, büyümede, üretimde, istihdamda son derece müspet sinyaller alındığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’yla yaşanan soruna rağmen, ihracatın kısa sürede yeniden yükselme trendine gireceğine inandığını kaydetti ve “Hiç endişeniz olmasın, bizim müteşebbisimiz belli sınırlar içerisinde hareket kabiliyeti olan müteşebbis değildir, bizim müteşebbisimiz dünyanın dört bir yanını hallaç pamuğu gibi atma kabiliyetine sahiptir. Biz şunu da iyi biliriz: Bir kapı kapanır, Mevlam bize nice kapılar açar, biz buna da inanmışız. Türkiye’nin, en zor şartlarda dahi hedeflerinden uzaklaşmayacak güce sahip olduğu için, bugün bu konuma gelebildi. Ülkemizle ilgili bir kısım çevrelerce tedavüle sürülen olumsuz değerlendirmelerin, neredeyse tamamının analizden ziyade temenniden ibaret olduğunu, 13 yıldır sayısız defa gördük, yaşadık. Bugünkü durum da farklı değil” değerlendirmelerinde bulundu.
‘Ekonomiye Değer Katanlar’ ödül töreni ile Bursa programını tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’ya gitmek üzere şehirden ayrıldı.