Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hava harekatı nedeniyle yürütülen kara propagandayı bildiklerini ve bunun çok manidar olduğunu belirterek, operasyonların durmayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından Wow Otel'de düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Yemekte, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu, İhlas Haber Ajansı (İHA) Genel Müdür Yardımcıları İsmail Ballı ve İbrahim Pazan, iş, sanat ve spor camiasından çok sayıda isim ve azınlıkların liderleri de hazır bulundu.
Yemekte konuşan Başbakan Erdoğan, konuşmasının başında şehitleri andı. Erdoğan, "Şehit kardeşlerime Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır ve metanet diliyorum. Yaşanan acılar şüphesiz yüreklerimizi yaktı, kalplerimizi sızlattı. Ama hemen söyleyeyim bu devran böyle gitmeyecek. Açık söylüyorum bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen biz kardeşlik hukukumuzdan, adaletten ve hakkaniyetten, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu.
HUZUR VE GÜVEN VURGUSU
Edirne'den Hakkari'ye istisnasız bütün vatandaşların huzur ve güveni için bu yola girdiklerini belirten Erdoğan, her türlü ayrımcılığı en başta reddettiklerini ifade etti. Ret politikalarını, inkar politikalarını kendilerinin bitirdiği, asimilasyon politikalarını ise bitirmeye devam ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, "Tüm milletimiz aslında bunları çok iyi biliyor. Millete gittiğimiz her seçimde, her referandumda bu kardeşlik siyaseti ibra edildi. İbra edildiği içindir ki üç genel seçim istikrarlı bir şekilde kazanıldı, iki yere seçim aynı şekilde kazanıldı, iki referandum aynı şekilde kazanıldı. Bu milletimizin bizi ibra etmesidir. Bu birlik siyaseti sayesinde Türkiye ayağa kalktı ve tarihi büyük mesafeler aldı. Zira biz aklımızla, gönlümüzle, vicdanımızla beraber bu yola çıktık. Yolun bir yerinde aklımızı, yolun bir yerinde vicdanımızı, yolun bir yerinde ruhumuzu, iktidara, koltuğa, makama, mevkiye feda etmedik, etmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
"SUYUN BAŞI TUTULUNCA SULAR TEMİZ AKMAYA BAŞLADI"
Erdoğan, hiçbir zaman meşruiyet yolundan ayrılmadıklarını, herkese meşruiyetin yegane adresi olan TBMM'yi adres gösterdiklerinin altını çizdi. Sayısız haksızlığa maruz kaldıklarını ancak millet yolundan, hukuk ve adalet yolundan ayrılmayı hiçbir zaman düşünmediklerini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: "Milletimizin birlik ve bütünlüğü sayesinde çözümsüz olduğu iddia edilen sorunlarımızı çözebileceğimize en başta inandık ve yolumuza böyle devam ettik. Bu inanç ve azimle sayısız zorluğun üstesinden geldik. AK Parti iktidarında bu ülkede illegal ve hukuksuz sektörler çöküşe geçti. Devlet ile vatandaşın arasına giren, istediği yere, zayıf gördüğü noktaya kin ve nefret tohumları eken, terör örgütleri eliyle devleti milletten soğutan, organize suç şebekeleri, çeteler, mafyalar, hallaç pamuğu gibi dağılmaya başladı. Demokrasi açığından beslenenler artık siyaseti bu ülkede rehin alamazlar. Organize suç örgütlerinin, terör ve suç şebekelerinin nasıl iç içe olduklarını, birbirlerinden nasıl el alıp, el verdikleri, birbirlerini nasıl besledikleri alenen deşifre olmuştur."
"Suyun başı tutulunca sular temiz akmaya başladı" diyen Erdoğan, tıkanan yollar açılınca milletin aynı anda bütün alanlarda ayağa kalktığını söyledi. Erdoğan, eski aktörlerin açtığı yaraların büyük ölçüde kapanmaya yüz tuttuğunu belirterek, barış ve huzurun Türkiye'ye neler kazandırdığının memleketin her köşesinde hissedildiğini söyledi. Türkiye'nin hiç konuşamadığı kadar konuştuğunu ve konuşmaya devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Demokratik kanallar açıldıkça, açıldı. Bütün oyunlar, tezgahlar, tuzaklar boşa çıktı. Türkiye demokrasi ile birlikte büyüdü. Dünyanın en saygın ülkeleri arasına girdi. İşte tam bu noktada maskeleri ile birlikte açığa çıkanlar oldu. Demokrasiye pusu kuranlar, milletin yoluna mayın döşeyenler, bildikleri eski yöntemlerle, sabotajlarla Türkiye'yi durduracaklarını zannettiler. Türkiye yanlış yapsın, devletle milletin arası açılsın da eski günler geri gelsin istediler. Propagandayla suça azmettirdikleriyle, ölmeye ve öldürmeye sevk ettikleriyle, pusularıyla deşifre oldular. Ezberlerinin, alışkanlıklarının kurbanı olmuşlardır. Zira Türkiye artık yeni bir Türkiye'ydi" diye konuştu. Erdoğan, Türkiye ne zaman doğrulsa, ne zaman ayağa kalksa terör sektörünün taşeronlarının can yakarak demokrasiye, hukuka pusu kurmakta belli bir tecrübe edindiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:"Can yakarak, can alarak, ocakları söndürerek bir teralarını ise bitirmeye devam ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan,ör sektörü oluşturmuşlardı. Demokrasi ve özgürlük alanlarının genişlemesi, onların alanlarını daraltıyordu. Bu gidişle istismar edecekleri alan kalmıyordu. AK Parti hükümeti ise ısrarla bütün Türkiye'yi kucaklamaya devam etti, devam edeceğiz. Biz demiştik ki Türkiye'de hiçbir vatandaşımızın kalbinin kırık olmasına rıza göstermeyeceğiz. Şartlar ne olursa olsun, bu ülkenin, bu milletin hiçbir sorununu halının altına süpürmeyeceğiz."
"HAVA HAREKATI NEDENİYLE YÜRÜTÜLEN KARA PROPAGANDAYI BİLİYORUZ"
Hiçbir vatandaşın şiddet ve terör tarafından rehin alınmasına izin vermediklerini, bundan sonra da izin vermeyeceklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, yarın da bu istikametten ayrılmayacaklarını söyledi. Hava harekatını eleştirenlere seslenen Erdoğan, "Şimdi hava harekatı nedeniyle yürütülen kara propagandayı da biliyoruz. Çok manidardır. Gözyaşları karşısında bile hiçbir insanı duygu belirtemeyen terör örgütü ile aynı dili kullananlar bu süreçte devlet ile vatandaş arasına girmek için operasyonların masum halkı da taciz edeceğini iddia ediyorlar. Hayır. Terör ile masum vatandaşı sadece siz birbirinden ayıramazsınız. Biz değil vatandaşımız malının ve canının zarar görmesini, tek bir vatandaşımızın tırnağının zarar görmesini istemeyiz" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ölümle tehdit edildiği için çocuklarının rızk kapısı olan dükkanlarının kepenklerini kapatmak zorunda bırakılan masum vatandaşların da kendilerini iyi bildiğini söyledi. Terörün en büyük acıyı o bölgedeki vatandaşlara yaşattığını bütün Türkiye'nin bildiğini belirten Erdoğan, "Biz tüm dikkatimizle, 74 milyon vatandaşımızın hukukunu korumaya devam edeceğiz. Geçmişe asla dönmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Hukuk zemininden ayrılmadan vatandaşın hukukunu geliştirmeye devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, 30 yıldır tartışılan darbe anayasasını, milletin onaylayacağı yeni bir anayasayla değiştirme arzularının da bu iradenin göstergesi olduğunu söyledi. Erdoğan, "Biz teşebbüs edeceğiz. Biz ana muhalefetine de, diğer muhalefet partilerine de randevu talebimizi en kısa zamanda bildireceğiz. Bizi kabul ederler veya etmezler, milletin hakimliğinde bu işi sürdüreceğiz. Aldığımız neticeyi de milletimizle paylaşacağız. Biz ziyaret edeceğimiz bu partilere anayasa teklifiyle gitmeyeceğiz. Yeni anayasayı birlikte hazırlayalım teklifiyle gideceğiz. Çerçevesini de beraber belirleyelim. Bu teklifle gideceğiz. Oluşturacağımız komisyonda bizim partimizin 336 milletvekili var, dolayısıyla bize daha fazla üye verilmesi teklifiyle de gitmeyeceğiz. Her birimiz buraya 3'er, 4'er üye verelim. Kaçar diyorsanız o kadar üye verelim. Bir araya gelelim, çalışma böyle yürütülsün. Bizim derdimiz bağcıyla uğraşmak olmayacak. Bizim derdimiz üzümü yemek olacak" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, millete pusu kuranlar ve insan öldürmeyi hayat biçimi haline getirenlerin hak ettiklerini bulacaklarını söyledi. Cinayet işleyeni, adam öldüreni, kan dökeni, polise, askere, ensesinden silah sıkanları, vatandaşa silah doğrultanı kimsenin masum vatandaşlarla karıştıramayacağını vurgulayan Erdoğan, "Hiçbir masum vatandaşımızın bu korkuya kapılmasına da izin vermeyiz. Keza hayata, masumiyete, cana, huzura kastedenler, vatandaş ile devletin arasına giremez, giremeyecektir. Zira devlet adalete, hukuka tabidir ve devlet milletindir. Devletin adaletinin, şefkatinin hissedilmediği zamanların hangi bedellere mal olduğunu ise unutmadık. Milletimiz bugün hala o günlerin bedelini ödüyor. Bedelden kastımın asla maddi bir bedel olmadığını herkesin özellikle bilmesini isterim. Biz sönen hiçbir hayatı, sönen hiçbir ocağı, şehit düşen hiçbir vatandaşımızın bir damla kanını milyar dolarlara değişmeyiz. Terörle Türkiye çekilmek istendiği girdaba asla düşmeyecek. Terörün maneviyatımızı, sosyal
psikolojimizi, güvenimizi rehin almasına izin vermeyeceğiz. Terörle mücadele sadece güvenlik esasıyla yürümez. Tabii ki bunun psikolojik boyutu, sosyoekonomik boyutu, diplomatik boyutu olacaktır. Bütün bunları bizler sizlerle birlikte el ele yapacağız" dedi.
"O KARANLIĞIN DÖNMESİNİ BEKLEYENLER BOŞUNA BEKLERLER"
Cinayetler tasarlayan bu terör örgütüne yol vermeyeceklerini belirten Erdoğan, "Kimse bize şunu söylemesin 'devlet operasyonları durdursun.' Hayır. Devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapma göreviyle mükelleftir ve bunu yapmak onun en doğal hakkıdır. Devletin burada bir çıkarı yok. Devletin mal güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin can güvenliğini, akıl güvenliğini, neslin korunması gibi bir güvenliği tesis etmesi lazım. Bunları yapmak için de ne gerekiyorsa bunların hepsini
yapacağız. Milletimizin hükümeti, terörle, şiddetle, cinayet tasarımcılarıyla mücadelede asla geri adım atmayacak ama aynı zamanda terörle mücadele yöntemlerinde tarihin tekerrür etmesine de asla izin vermeyecektir. Açık söylüyorum; eski günleri, o karanlığın dönmesini bekleyenler boşuna beklerler" şeklinde konuştu.
Erdoğan, demokrasiye pusu kuranların, akıl dışı hesaplarıyla ve hevesleriyle baş başa kalacaklarını söyledi. "Biz demokrasiden, hukuktan, adaletten feragat etmeden, kardeşliğimizi derinleştirmeye azimle devam edeceğiz" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Korkudan başka bir şey üretemeyenler sahnede kendilerine yer bulamayacaklar ve açıkta kalacaklardır. Şehirlerarası yolculukların azaba dönüştüğü, sadece konvoy halinde bir şehirden başka bir şehre gidilen günleri geride bıraktık. Onlar bir daha gündemimize girmeyecek. Tıkanan yollar açıldı. Huzur ve demokrasinin yoluna mayın döşeyen katillere fırsat vereceğimizi kimse bizden beklemesin. Ben Ramazan ayının başında bir şey söyledim. Tarihte, cahiliye döneminde üç aylarda o zaman kabileler bile birbirlerine silah kullanmazlardı. Mübarek ramazan ayında bu ülkede sözde teravih namazı kılan bu terör örgütü ve uzantıları işte görüyorsunuz bu ayın içerisinde bile sivil asker demeden yavrularımızı şehit ettiler, vatandaşımıza kurşun sıktılar. Artık biz Ramazan ayının bitmesini bekleyemeyiz dedik. Onun için yapılması gerekenler neyse bu sonuna kadar yapılacaktır. Bunlar asla sivil halkımıza yönelik değildir, terör örgütünün Kandil'den tutunuz, içerdeki odaklarına kadar. Ülkemizin bazı şehirlerinde esnafı mahkemeye çağırıp orada kendilerine yıllık vergi kesen bir örgüttür bu örgüt. Bunlar şimdi şehre inmenin gayreti içinde. Esnafı sen bu kadar ödeyeceksin, sen bu kadar ödeyeceksin elimizde belgeleri var deyip, onu vergiye tabi kılanlar ve düşünün o insan benim bakanıma 'ne olur bizi kurtarın' diyor. 'Ne olur bizi kurtarın' diyen Hakkari'de benim bir Kürt vatandaşım. Onun hukukunu korumak bizim görevimiz değil mi? Onlara bu belgeleri yazıp teslim edenleri ininden bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi? Çıkaracağız. Bunun yolu yordamı neyse bu adımı atarak bunu ortaya çıkarmalıyız. Aksi takdirde biz Van'da bu vatandaşlarımıza bunun hesabını vere biliriz, ne de tarihe verebiliriz. Bunlar, fırsat bu fırsat diyenler. Eski kirli, kanlı oyunlarını yürütmek isteyenler, hiçbir zaman umduklarına dahil olamayacaklardır."
"TERÖR İLE ARANIZDAKİ MESAFEYİ AÇMAZSANIZ, OY ALDIĞINIZ VATANDAŞLARIMIZA İHANET ETMİŞ OLURSUNUZ"
"Ben Kürt kardeşlerimi PKK'lılardan mukayese edilemeyecek derecede fazla seviyorum. Türk kardeşimi sevdiğim kadar seviyorum, Lazı, Arnavutunu, Romanını sevdiğim kadar seviyorum" diyen Erdoğan, bir insanın ölümüne neden olmanın, alemin ölümüne neden olmak gibi olduğunu, terör örgütünün kitabında, lügatinde böyle bir kelime olmadığını söyledi. Cinayet tasarımlayanların bu memlekette kendilerine hayat alanı bulamayacaklarını ifade eden Erdoğan, "Terörün pazarı Türkiye'de yerini baştan başa huzura, barışa, kardeşliğe bırakacaktır. Bir mübarek iftar vaktinde, gayrimeşru olan, gayriinsani olan ile terör ile kan ile, cinayet ile, pusu ile aranızdaki mesafeyi açmazsanız, oy aldığınız vatandaşlarımıza ihanet etmiş olur, meşru bir siyaset yapmazsınız. Bir an evvel meşruiyet zemininden başka bir yol olmadığını anlayın. Meşruiyet zeminin TBMM olduğunu söylememe bilmem gerek var mı. Geleceksen, siyaset yapacaksan tek yer var TBMM. Birileri de aynı şeyi söyledi. Arkadaşlarımız gelene kadar gelmeyeceğiz dediler. Ne
oldu. Geldiler. Simav'da söyledim gelecekler diye. Bir hafta içinde geldiler. Bunlar da gelecek başka çareleri yok. Parlamento kapalı olduğu için onu değerlendiriyorlar. 1 Ekim'den sonra onlar da gelecek. Meşruiyet zemininden kaçanlara diyeceğimiz şu; siz bilirsiniz" dedi.
SOMALİ’NİN DURUMU
Somali'deki açlık ve kıtlığa da değinen Erdoğan, "Daha dün aklım, fikrim ruhum şehit ailelerinin yanındayken ben, ailem ve arkadaşlarımla Somali'deydik. Gözümüzle gördük. Duyarak, anlatılanı, seyredileni değerlendirmek farklı bir şey. Ama yerinde yaşamak, görmek çok başka bir şey. Vicdanımızla ruhumuzla orada yaşadık, o büyük acıyı gördük" diye konuştu.
İSLAM ÜLKELERİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU TRAJEDİ
Erdoğan, İslam ülkelerinin içerisinde bulunduğu trajedi ve çelişkilerin, daha çok can yaktığını belirterek, "Suriye ve Libya'da yaşananlar büyük acı veriyor. Türkiye olarak kardeş Somali için milletçe seferber olduk. Hükümet olarak milletimizle aynı duygularla Somali'ye yardım seferberliği başlattık. Geçtiğimiz hafta çarşamba günü İslam Teşkilatı ile bir toplantı gerçekleştirdik. Toplantıda İslam dünyasından Somali'ye yardım amacıyla bizim yardımımız dahil olmak üzere ne yazık ki 350 milyon dolar tutarında nakdi ve ayni yardım taahhüdünde bulunulmasını sağladık. Ben bu rakamı çok küçük, basit bir rakam olarak değerlendiriyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye'nin artık alan el değil, veren el olduğunu belirterek, Somali'nin şu anda acil ihtiyacı olan 500 milyar dolar hedefini bir an evvel yakalamaya çalıştıklarını söyledi. Türkiye'de Somali'ye yardım için bütün imkanların seferber edildiğini anlatan Erdoğan, yardımların devam edeceğini sözlerine ekledi.