Kurtulmuş, "Dünya 5'ten büyüktür demek Nizam-ı Alem Davasına inanmış bir devlet felsefesini benimsenin sonucudur." dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Türkiye olarak 911 kilometre sınırımız bulunan Suriye’deki her bir gelişmenin bizi yakından ilgilendirdiğini, Suriye’nin geleceğinin kuvvetli ve güçlü bir şekilde kurulmasının, Türkiye’nin en önemli önceliklerinden biri olduğunun altını çizmek isterim.” dedi.
Kurtulmuş, 15. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve beraberindeki büyükelçileri kabul etti.
TBMM Tören Salonu'ndaki kabulde konuşan Kurtulmuş, büyükelçileri milli iradenin tecelligahı, Türkiye demokrasisinin merkezi olan TBMM'de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi.
Bu yıl 15’incisi gerçekleştirilen konferansta, Türkiye'de alanında uzman isimlerle bazı konuların ele alınmasını ve Türkiye'nin dış politikasını daha etkin hale getirebilmek için atılması gereken adımların tartışılmasını önemli bulduklarını belirten Kurtulmuş, gelişen dünya şartları içerisinde, özellikle Türkiye’yi yakından ilgilendiren dış politika konusunun gündeme geldiği bugünlerde, Türkiye'nin daha aktif, daha etkin, daha ön alıcı politikalar izlemesinde büyük faydaların bulunduğunun altını çizdi.
Dış politikanın, ülkeler için bir güvenlik meselesi haline geldiğini belirten Kurtulmuş, “Hele bizim gibi dünyanın bütün çatışma bölgelerinin merkezinde olan bir ülke için dış politikanın savunmayla, güvenlikle iç içe geçmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Ancak bu yeni dönemin bizim gibi ülkeler için bazı yeni fırsatlar oluşturmakta olduğunu da görüyoruz.” diye konuştu.
Gelecek dönemin birtakım değişken yapıları ortaya çıkaracağını dile getiren Kurtulmuş, bu dönemde artık çok kutupluluğun hakim olacağını belirtti. Dünyanın birçok yerinde yeni güç merkezlerinin, yeni güç dengelerinin hatta yeni karmaşık güç denklemlerinin ortaya çıkacağını ifade eden Kurtulmuş, yeni dönemin en büyük avantaja sahip ülkelerinden birisinin de Türkiye olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim her alanda, bu yeni dönemde, dünya sisteminin önümüze sunacağı fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek çok kutupluluğun içerisinde çok önemli bir merkez olarak yeniden ayağa kalkmamız ve dünya dengelerini değiştirecek adımları atmamız şarttır. Dolayısıyla Türk diplomasisinin belki de bu kadar yüzyıllık serüveni içerisinde en zor ama en çok belirleme özelliğine sahip olduğumuz dönemlerden birisine giriyoruz. Çok kutuplu, çok merkezli oluşmakta olan yeni dünya sistemi içerisinde hep birlikte Türkiye'nin önlenemez yükselişine şahit olacağız. Bunun için rasyonel bir şekilde elimizdeki bütün imkanları en iyi şekilde kullanarak, bölgesindeki bu kadar büyük türbülansa rağmen bir barış ve istikrar adası olmayı başarmış Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.”
“TÜRKİYE, ÖRNEK DEMOKRASİSİYLE BÖLGEMİZDEKİ YAŞANANLARA MODEL OLABİLECEK BİR TECRÜBEYE SAHİPTİR”
Bölgedeki gelişmeler bakımından, Türkiye'nin şu anda sahip olduğu en büyük avantajlardan birisinin de Türkiye demokrasisi olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Bugün Türkiye, bu örnek demokrasisiyle bölgemizdeki yaşananlara model olabilecek bir tecrübeye sahiptir. Ama buna rağmen Türkiye demokrasisinin daha fazla geliştirilmesi için hem siyaset olarak hem devlet yönetimi olarak hep birlikte mücadelemize, çabalarımıza devam edeceğiz.” dedi.
Türk dış politikasının önemli bazı özelliklerine dikkati çeken Kurtulmuş, Türkiye’nin, dış politikasını son derece aktif bir şekilde icra ettiğini, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan başta olmak üzere, bu politikanın icrasında emeği geçenlere teşekkür etti.
Kurtulmuş, “Türkiye'nin bir zamanlar büyük bir tutukluluk içerisinde hem de bir marifetmiş gibi ortaya koyduğu aktif tarafsızlık ilkesinin artık Türkiye'yi bırakın mevcudu korumaya, çok daha geriye götürecek bir dış politika ilkesi olduğunu ayan beyan görmüş vaziyetteyiz. Bu coğrafyada Türkiye'nin, aktif tarafsızlık adı altında, etliye sütlüye karışmayan bir politikayla ayakta durması mümkün değildir. Onun için Türkiye hem bölgesinde hem dünyanın her yerinde olan gelişmeleri yakından takip ederek, mümkünse önceden tedbirlerini alarak, proaktif bir şekilde yönlendirerek yoluna devam etmek mecburiyetindedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin ilkeli ve müzakereci bir dış politika anlayışına sahip olduğunu belirten Kurtulmuş, ayrıca Türk dış politikasının “çok taraflı” olmasıyla bir başka özelliğe sahip olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, “Hatırlayın, hep eksen tartışmaları yapılmıştı. Türkiye'yi bir eksene hapsetmeyi marifet zannedenler, ne zaman Türkiye başka açılımların içerisinde olsa, ‘Türkiye acaba eksen mi kaydırıyor?’ diyerek eleştirilerde bulunmuşlardı. O zamanlardan beri söylediğimiz bir şey vardır. Türkiye'nin bir tane ekseni vardır, o da kendi milli eksenidir. Bunun dışında hiçbir eksen, Türkiye'nin yörüngesine gireceği bir eksen olamaz.” diye konuştu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Nizam-ı Alem Davası"na işaret ederek, Türk milletinin kendisini her zaman küresel huzur ve barış ortamını sağlamakla yükümlü hissettiğini anımsattı.
"Libya'da ne işimiz var?", "Filistin meselesinde niye bu kadar işin üstüne gidiyorsunuz?" şeklindeki sözlerin bu fikri anlayamamanın bir sonucu olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Gazze, Filistin meselesi ne sadece Filistinlilerin ne de sadece Arapların meselesidir. Filistin meselesi, Türkiye için milli bir meseledir ve bu meseleyi sonuna kadar savunmak bizim vazifemizdir. Devlet felsefemizin bize öğrettiği nizam-ı alem hedefini hiçbir zaman unutmuyoruz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" sözünün, adil, hakkaniyetli küresel bir sistemin kurulması, yeni bir siyasal mimarinin inşa edilmesi için bir talebin dile getirilmesi olduğunu aktaran Kurtulmuş, bugün Birleşmiş Milletler sisteminin öncülerinin bile "BM'de bir reforma ihtiyaç vardır" noktasına geldiğine dikkati çekti.
Kurtulmuş, "Dünya 5'ten büyüktür demek Nizam-ı Alem Davasına inanmış bir devlet felsefesini benimsenin sonucudur." dedi.
Devlet felsefesinin unsurlarını bilerek ve bunları günün meseleleri karşısında en etkili şekilde kullanarak yollarına devam edeceklerini söyleyen Kurtulmuş, sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye inşa etme vizyonunun Türk dış politikasının ana ekseni olduğunu belirtti. Türk dış politikasına destek olan kurumların da kurumsal kapasitesinin arttığını ve bununla iftihar ettiklerini kaydeden Kurtulmuş, kamu diplomasi kurumlarının da özellikle iletişim müşavirlikleri üzerinden Türkiye'nin sesini her tarafa yaymak için gayret içinde olduğunu söyledi.
Göreve geldiğinden bu yana yaklaşık 140 meclis başkanı, başbakan ve cumhurbaşkanıyla görüştüğünü, dünyanın pek çok yerindeki uluslararası toplantılara katıldıklarını anlatan Kurtulmuş, bunların Türkiye'nin parlamenter diplomasi alanında da etkinliğini gösteren önemli işaretler olduğunu söyledi.
Meclis'teki başta Dışişleri Komisyonu olmak üzere çok taraflı komisyonların da canla başla çalıştığını ve parlamentodaki dostluk grupları vasıtasıyla dünyanın her ülkesiyle çok yakın bir ilişki sürdürüldüğünü kaydeden Kurtulmuş, bu çalışmaların Türk dış politikasının da etkinliğinin arttırılmasına destek olacağını belirtti.
“SURİYE'NİN GELECEĞİNİN KUVVETLİ VE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE KURULMASI, TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ ÖNCELİKLERİNDEN BİRİ”
Suriye'deki yeni gelişmeleri rasyonel bir şekilde, heyecana kapılmadan, Suriye halkı adına da sevinç duyarak yakından izlediklerini dile getiren Kurtulmuş, huzur ve barış içerisinde özgür bir Suriye'nin kurulmasını temenni etti.
Kurtulmuş, “Bu çerçevede Türkiye olarak 911 kilometre sınırımız bulunan Suriye’deki her bir gelişmenin bizi yakından ilgilendirdiğini, Suriye’nin geleceğinin kuvvetli ve güçlü bir şekilde kurulmasının, Türkiye’nin en önemli önceliklerinden biri olduğunun altını çizmek isterim.” dedi.
Kurtulmuş, Suriye'nin geleceğinin kuvvetli ve güçlü bir şekilde kurulmasının, Türkiye'nin en önemli önceliklerinden biri olduğunun altını çizdi. Türkiye'nin milli menfaatinin daha fazla birleşme, iş birliği, dayanışma ve bütünleşme olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bugün en hayati meselenin, Suriye'nin geleceği için Suriye'nin toprak bütünlüğünün temin edilmesi olduğunu dile getirdi.
Tam manasıyla demokratik bir Suriye olarak inşa edilmesini temenni ettiklerini ifade eden Kurtulmuş, Türkiye'nin bu süreçte Suriye halkına en büyük desteğinin demokratik bir rehberlik olduğunun altını çizdi.
"Herkesin eşit yurttaşlık temelinde hak ve hürriyetlerinin sağlandığı bir Suriye inşa edilseydi bu noktaya gelinmezdi." diyen Kurtulmuş, Suriye'yi yönetecek muhaliflerin "demokratik bir Suriye'nin inşası" konusunun üzerinde hassasiyetle durmasını beklediklerini ifade etti.
Kurtulmuş, Türkiye'nin, Suriye’de üzerine düşen her türlü desteği vermeye hazır olduğunu dile getirdi.
Bazı ülkelerin "terör edebiyatıyla" konuştuğunu dile getiren Kurtulmuş, hatta bu ülkelerin terör örgütlerine nasıl silah desteği ve siyasi destek verdiklerini bildiklerini söyledi.
Terör meselesinin sadece Türkiye içerisinde değil, Suriye başta olmak üzere yakın coğrafyasında da sıfırlanmasının Türkiye'nin geleceği için önemli olduğunu ifade eden Kurtulmuş, adına "vekalet savaşları" denilen, terör örgütleri üzerinden Ortadoğu'yu, Afrika ülkelerini, hatta dünyanın başka yerlerini dizayn edenlerin artık bu sevdadan da vazgeçmeleri gerektiğini kaydetti. Terör örgütlerinin en büyük zararı, kendisini büyüten iradeye verdiğine işaret eden Kurtulmuş, temel beklentilerinin terörden arındırılmış bir Suriye'nin oluşturulması olduğunu dile getirdi.
Suriyeli göçmenlerin huzur içerisinde, güvenli bir şekilde geri dönüşlerinin temin edilmesinin önemli olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "'Niye Suriye'den bu insanlar geliyorlar? Ülkelerinde savaş varken gitselerdi.' diyenler, Sednaya hapishanesindeki işkencehaneleri görünce bu insanların niye Suriye'den kaçtıklarını daha iyi anlarlar." dedi.
"Batı ülkelerine on bin tane mülteci gittiği zaman hepsinin ayakları titriyor." diyen Kurtulmuş, "Bu millet yeri geldi ekmeğini böldü, yeri geldi suyunu paylaştı. Suriyelilere burada ev sahipliği yaptı. Şimdi bu büyük fedakarlığı yapmış olan milletimizin ve ilk andan itibaren Suriyeli kimsesiz insanlara el uzatan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan olmak üzere Türk devletinin bütün ilgili kurumlarını takdirle, şükranla yad etmek herhalde vazifemizdir." ifadelerini kullandı.
“SURİYE MESELESİ ÜZERİNDE KONUŞURKEN FİLİSTİN MESELESİNİ DE ASLA ODAĞIMIZDAN UZAKLAŞTIRMAYACAĞIZ”
Suriye'ye odaklanmanın son derece normal olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Ama Suriye meselesi üzerinde konuşurken Filistin meselesini, Gazze meselesini ve bundan sonra Gazze'deki soykırımlarla birlikte devam eden bu sürecin nasıl takip edilmesi meselesini de asla odağımızdan uzaklaştırmayacağız." dedi.
Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve çetesi hakkındaki kararlarının insanlık tarihi bakımından önemine dikkati çeken Kurtulmuş, “Ben bu mahkemelerin hepsini tebrik ederim. Kolay değil. Ne büyük tehditler altında oldukları, ne büyük zorluklarla bu kararları verdikleri ve insanlığın onuruna sahip çıktıklarını biliyoruz." dedi.
Bu iki kararla birlikte hem İsrail hem Filistin için yeni bir dönem başladığını dile getiren Kurtulmuş, "Dokunulamaz, el sürülemez, sorgulanamaz, ne yaparsa yapsın, üstü örtülür zannedilen İsrail'e dokunulmuştur. İsrail'e hem Adalet Divanında hem Uluslararası Ceza Mahkemesinde iki kere dokunulmuştur. Ümit ederim ki Radovan Karadziç ve diğerleri gibi Netanyahu ve Gallant bu mahkemenin verdiği kararlardan kurtulamayacak ve eninde sonunda Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne hesabını verecektir." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş şöyle devam etti: "İsrail'in dokunulamaz olduğu miti, hak ile yeksan olmuştur. Bundan sonra İsrail'in yöneticileri de dünyadaki diğer bütün insanlar gibi gerektiğinde uluslararası kurumlar karşısında hesap verebilirler. Her ne kadar bazı ülkelerin sahip çıkması dolayısıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in aleyhine karar alınamazsa da her ne kadar İsrail'in aleyhine alınan kararların uygulanması dahi mümkün görünmezse de bu iki karar, bu dokunulamaz zannedilen İsrail mitini ortadan kaldırmıştır. Çok net söylüyorum. Bu, İsrail'in iyi günleridir. Bundan sonraki süreçte uluslararası alanda İsrail'i çok daha zorlu ve kötü günler beklemektedir. Çünkü bu kadar büyük insanlık suçunu hiçbir devlet üstünde taşıyamaz."
TBMM Başkanı Kurtulmuş, bugün "insanlık cephesi"nin yeryüzünde kurulduğunu ve Filistin konusunda yeni bir mücadele döneminin başladığını ifade etti.
Filistin meselesinin Türkiye için milli bir mesele olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, sadece Filistinlilerin, Arapların meselesi olmadığını yineleyen Kurtulmuş, "Mescid-i Aksa'yı, oradaki kutsal değerlerimizi, Filistin halkının masumiyetini sonuna kadar koruyacağız ve Filistin devletinin güçlü bir şekilde yeniden ayağa kalkması için var gücümüzle mücadele edeceğiz." diye konuştu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmanın ardından, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve büyükelçilerle fotoğraf çektirdi.
Kurtulmuş, Büyükelçiler Konferansına ilişkin olarak sosyal medya hesabından yayımladığı mesajında ise şu ifadelere yer verdi: “Dünyanın dört bir tarafında ülkemizi en iyi şekilde temsil eden büyükelçilerimizi, 15’inci Büyükelçiler Konferansı kapsamında Gazi Meclisimizde ağırladık.
Büyükelçiler Konferansı’nda, alanında uzman isimlerle Türkiye'nin dış politikasını daha etkin hale getirebilmek için atılması gereken adımların tartışılmasını fevkalade önemli buluyoruz.
Çok kutuplu bir dünyanın inşa edilmekte olduğu yeni dönem bizim için fırsatlar oluşturmaktadır. Bu yeni dönemin en büyük avantaja sahip ülkelerinden birisi hiç şüphesiz Türkiye olacaktır.
Türkiye’nin gücünü her alanda artırarak, dünya sisteminin önümüze sunacağı fırsatları en iyi şekilde değerlendirecek adımları atmamız şarttır.
Bu doğrultuda çalışan, sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye hedefinin temsilcileri olan büyükelçilerimize görevlerinde üstün başarılar diliyorum.”