Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi, PKK'lı oğlunun mezarına 'şehit' yazdıran babanın beraatına karar verdi. Mahkeme, örgüte yardım ve yataklıktan yargılanan sanığın 'o andaki ruh halinin' dikkate alınması gerektiğini belirtti
Güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülen PKK'lı oğlunun mezar taşına "şehit" yazdırdığı için hakkında "suç ve suçluyu övmek, yasadışı örgüt propagandası yapmak" suçundan dava açılan 62 yaşındaki Ramazan Kalkan beraat etti.
Mardin'in Savur İlçesine bağlı Hisarkaya Köyü'nde, 1992'de güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülen PKK'lı Hasan Kalkan'ın Mardin'deki mezar taşına "şehit" yazdırdığı için hakkında Terörle Mücadele Yasası'nın 7/2 maddesi ve TCK'nın 215/1 maddesi uyarınca "terör örgütü propagandası yaparak suç ve suçluyu övmek" suçundan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan baba Ramazan Kalkan, dün Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde karar duruşmasına çıktı.
Savcı mütalaasında, baba Ramazan Kalkan'ın oğlu için 5 yıl önce mezar taşı yaptırdığını, üzerine "Şehit Hasan" ifadesini, parantez içinde de örgütteki "Serhat" kod adını yazdırdığını, yine aynı taş üzerine Kürtçe "Jî Dayikbun 1974" (Doğum tarihi 1974) "Tevlîbuna Şoreş 1992" (Devrime katılış 1992) "Şehadet 1992" ibarelerinin yer aldığını belirtti. Savcı, Kalkan'ın amacının terör örgütü mensubunu yüceltmek, sahip çıkmak ve kitlelere yaymak, bulunduğu pozisyonu kutsamak ve diğer insanlara, gençlere örnek göstermek olduğunu, bu nedenle 5 yıl hapisle cezalandırılması gerektiğini savundu.
Baba Ramazan Kalkan, "Oğlum okulda ve mahallede Serhat diye çağrılıyordu. Ben bu nedenle Serhat yazdırdım. Kod isim olup, olmadığını bilmiyorum. Namazını kılan, orucunu tutan ve dini vecibelerini eksiksiz yerine getiren birisiydi. Şehit olduğunu düşünerek böyle yazdırdım. Ben ne örgütün talimatı, ne de başkasının yönlendirmesiyle bu mezar taşını yaptırdım. Evlat acısı yaşadığım için içimden öyle geldi" dedi.
TAŞ İADE EDİLMEYECEK
Mahkeme heyeti oy birliğiyle beraat kararını açıklarken, sanığın sözkonusu ibareleri örgüt propagandası amacıyla yazdırdığına ilişkin yeterli delilin olmadığını, sanığın o andaki acı ve ruh hali dikkate alındığında yapmış olduğu fiilin kasıtlı olarak yapılmadığı yönünde vicdani kanaat oluştuğunu belirtti. El konulan ve adli emanete alınan mezar taşının ise iade edilmemesini kararlaştırdı.
HUKUKÇULAR: KARAR YERİNDE
Tahir Elçi (Avukat): Karar olumlu. Bugüne kadar çok sıradan bazı gerekçelerle ağır cezalar veren mahkemelerin bir babanın hissiyatını, duygularını, oğlunun kimliği ne olursa olsun bunu görmesi önemlidir. Burada baba bir örgütü övmek, bir örgütün propagandasını yapmaktan ziyade çocuğu için beslediği duygu ve hisleri ifade etmeye çalışmıştır.
Avukat Mehmet Emin Aktar (Diyarbakır Baro Başkanı): Karar tamamen hukuka uygun. Bir eylemin suç olabilmesi için kanunda tanımlanmış olması gerekiyor. En önemlisi bu eylemi gerçekleştiren kişinin suç işleme kastıyla hareket edip etmediği. Bu açıdan bakıldığında mahkeme kararı hukuka uygun ve doğru, olması gereken bir karardır.
Avukat Sezgin Tanrıkulu (Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilcisi): Karar doğru ve yerindedir. Şehitlik kavramı toplumun değer yargılarına göre ölenin kimliğinden bağımsız olarak yakınlarının ona verdiği değeri aynı zamanda ifade eder. İnanç biçimlerine göre de şehitlik tanımı ve kavramı da farklılık gösterir.
Avukat Muharrem Erbey (İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı): Kanun koyucu birçok yerde hakimlere yorum hakkı vermiştir. Bu karar yerinde. Ölümle beraber kişilik sona eriyor. Ölümden sonra babanın ruh halini anlamak, onunla empati kurmak, insan olmanın gereği.