Canlı hayvan varlığının azalması dolayısıyla hızlı bir yükselişe geçen et fiyatları, Türkiye’yi Aberden Sığırı olarak adlandırılan ‘Angus’larla tanıştırdı. Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü’nce 20 Mayıs’ta yapılan ihaleyle yurt dışından kasaplık canlı hayvan ithalatına başlanan Türkiye’de, ilk sevkiyat Konya’ya yapılırken, çoğunluğunu ‘Angus’ların oluşturduğu ithal büyükbaş hayvanlar, 6 ay içerisinde yurdun dört bir yanına dağıldı. Etlerinin yağsız oluşu ve kolay doğum yapabilme gibi bazı özelliklere sahip olan ‘Angus’lar, Erzurumlu tüketiciler tarafından da çok çabuk kabul gördü. Canlı ağırlık artış oranından etinin kalitesine; her türlü iklim şartına uyumdan damızlık olarak kullanılabilmelerine varıncaya kadar çeşitli özelliklere sahip olan ‘Angus’lar, özellikle etlerinin yağsız oluşuyla diğer türlere nazaran belirgin bir nitelik taşıyorlar.
Anavatanı İskoçya olan ve geçmişi 1800’lü yıllara kadar uzanan ‘Angus’ ırkı, Avrupa’da olduğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nde de, etçil sığır varlığının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Türkiye’ye Brezilya ve Uruguay gibi ülkelerden ithal edilen ‘Angus’ ırkıyla ilgili olarak, ansiklopedik kaynaklarda şu bilgiler aktarılıyor. “17 Mayıs 1873 yılında George Grant adında bir yetiştirici, 4 adet Angus boğayı Victoria/Kansas’a götürerek, Shorthon ve Longhorn ırkıyla melezleştirir. Bu melezlerden istenilen verim elde edilemediği için daha sonra Angus dişilerini ithal ederek, saf kan Angus yetiştirmeye başlanır. 1885 yılında siyah ve kırmızı Anguslarla ilgili olarak ABD’de ırk ayrımı yapılırken, İngiltere ve Kanada’da böyle bir ayrım yapılmaz. Angus ırkını önemli kılan en önemli özellik etinin kalitesidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde etçi sığır ırklarının çoğunluğunu Angus sığırları oluşturur. Çünkü diğer etçi ırklarına göre Angus ırkı daha kaliteli et üretimine olanak verir. Angus etinin tercih edilmesindeki en önemli özellik ise, et yağ oranının düşük olmasıdır. Diğer ırklarda yağ oranı yüzde 35 ile 36’lara kadar varırken, Angus etinde bu oran yüzde 6 ile 7 civarındadır.”
Angus ırkının diğer ırklara göre tercih edilmesinin sebepleri hakkında verilen bilgiler ise, şöyle: “Angus eti mermerleşme oranı, et rengi, kokusu, tekstürü, lezzeti ile tüm dünyada tüketiciler tarafından tercih edilen bir ettir. Angus ırkında erkek ve dişiler boynuzsuzdur. Boynuzsuzluk boynuzluluğa baskındır. Bu yüzden hayvanlar arasında boynuz yaralanmaları olmamaktadır. Angus ırkının dişileri çok erken yaşta ergenliğe ulaşırlar, bu sayede erken dönemde yavru alınabilme özelliğine sahiptirler. Angusların günlük canlı ağırlık artışları 1,8 ile 2,5 kilogram olabilmektedir. Anguslar kışın sıfırın altında 40 derecede, yazın ise 30 derecede fevkalade gelişim gösterebiliyorlar. Angus sığırları ileri yaşta bile üstün kalitede buzağı verme özelliğine sahiptir. Bu özelliği ile yaşlı Angus inekleri bile damızlık olarak kullanılabilmekte ve bu özelliği yetiştiricilere büyük katkı sağlamaktadır. Angus ırkı kolay doğum yapabilme özelliğine sahip ender ırklardan birisidir.”
Öte yandan Erzurum Et Kombinası Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi İsmail Atasever, yurt dışından ithal edilen çoğunluğunu Angus ırkının oluşturduğu büyükbaş hayvanların, açık besi yapılmaları dolayısıyla et kalitesinin yüksek olduğunu söyledi. Türkiye’de yılın önemli bir bölümünü kapalı ahırlar ve barınaklarda geçiren besi hayvanlarının, et yağ oranıyla Angus ırkının et yağ oranı arasında önemli bir fark bulunduğunu anlatan Atasever, “Bu hayvanlar meralarda ve yaylalarda besiye alınıyorlar. Bu nedenle et kalitesi çok yüksektir. Beslenme şekillerinde ise, kafalarda soru işareti bırakacak herhangi bir durum söz konusu değildir. Halkımız ithal Angus ırkının etlerini gönül rahatlığıyla tüketebilirler.” diye konuştu.