Başbakan Davutoğlu, "Adalet, sadece hukukun, adliyelerin konusu değildir. Adalet, her konuda ve alanda o ulvi duyguyu kaybetmemektir. Biz kalkınma hamlesinde de adaletli olduk. Bingöllülerin bize yüzde 66 oranında oy vermesinin sırrı da buradadır" dedi.
Davutoğlu, Yeni Spor Salonu'nda düzenlenen 18 tesisin toplu açılış törenin yaptığı konuşmaya, Zazaca selamlayarak başladı. 82 MİLYON 920 BİN LİRALIK YATIRIM
Bingöl'e gelişinin üç sebebi bulunduğunu aktaran Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ziyaretimin birinci sebebi, teşekkür etmek. Bingöl, her zaman bizim yanımızda oldu. 1 Kasım'da yüzde 66 oyla Bingöl, 'Yanındayız' diye haykırdı. Oylarımızı en fazla artırdığımız üçüncü il oldunuz. Bingöl, size binlerce teşekkür ediyoruz. Ziyaretimin ikinci sebebi, yine bir teşekkür için. Bu hain alçaklar, ülkemizi, terör belasına musallat etmesi karşısında en dik duran illerimizden biri Bingöl oldu. Onlar halkın kendilerine destek vereceğini zannettiler ama Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerim, özellikle de Bingöllü kardeşlerim, 'Bu vatan bölünmez' diye haykırdı. 'Kardeşliğimiz ebedi' diye haykırdı. Hepinize teşekkür ediyorum. Şehitler ölmez, vatan bölünmez."
TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİ ENGELLENEMEYECEK
Birilerinin yıkmak, kendilerinin ise imar etmek için yola çıktığına işaret eden Davutoğlu, "Bingöl'ün daha güzel, Bingöllü kardeşlerimin daha huzurlu, güvenli ve refah içerisinde olmasıdır, bizim meselemiz. Türkiye'nin daha istikrarlı, daha güçlü, milletimizin daha huzurlu, güvenli ve refah içerisinde olmasıdır, bizim meselemiz" dedi.
Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu bölgelerine ve Türkiye'ye kazandırdıkları eserlerle gurur duyduklarını vurgulayan Davutoğlu, "Ayrısız, gayrısız, bu güzel ülkenin her köşesinde aynı heyecanla hizmet için koşturuyoruz. Bingöl parlayacak, yükselen bir güç olacak, Türkiye parlayacak dünyanın yükselen gücü olmaya devam edecek. Ne Türkiye'nin yürüyüşünü durdurabilirler ne Bingölümüz'ün kalkınmasını durdurabilirler. Çevremizde ne tuzaklar kurulursa kurulsun Türkiye'nin yükselişi, Bingöl'ün kalkınması engellenemeyecek" diye konuştu.
Bingöllülerin daha güzel hizmetlere layık olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Türkiye'yi baştan başa imar ve inşa faaliyeti AK Parti ile başladı. Eskiden hayali bile kurulamayan dev projeler bizimle birlikte hayata geçti" ifadesini kullandı.Bingöllülerin doğum gününü kutladığını belirten Davutoğlu, "Ben de buradan sizlerle birlikte tüm bu hizmetlere öncülük eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutluyorum" dedi.
78 MİLYONUN KALBİNDE, YÜREĞİNDE VE ZİHNİNDE VARIZ
Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkının kendi dönemlerinde en aza indiğinin altını çizen Davutoğlu, "Adalet, sadece kanunun, hukukun, adliyelerin konusu değildir. Adalet, her konuda ve alanda o ulvi duyguyu kaybetmemektir. Biz kalkınma hamlesinde de adaletli olduk. Başarımızın sırrı, Bingöllülerin bize yüzde 66 oranında oy vermesinin sırrı da buradadır. Bizim adalet ve kalkınma anlayışımız birbirini tamamlayan bir siyasetle mümkün oluyor. Kalkınma ve adaleti eş zamanlı olarak gerçekleştiriyoruz. Samsun kalkınırken Van'ı, Antalya kalkınırken Erzurum'u, Edirne kalkınırken Bingöl'ü asla ihmal etmiyoruz. Bir elimiz Karadeniz sahil yolunda, bir elimiz Akdeniz sahil yolunda. Bir elimiz Afyon'da, bir elimiz Bingöl'de. Bingöl yolların birleştiği şehir, Bingöl kalplerin birleştiği şehir" değerlendirmesinde bulundu.
Hiç bir meselenin çözümünü ertelemediklerini kaydeden Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yaşı uygun olan vatandaşlarımız hatırlarlar. Eski Türkiye'de bir kamu inşaatı görürdünüz, hurdalık gibi bir inşaat sahası, bölük pörçük bir iki beton kalıp. Gelirken kadın doğum hastanesini gördüğümüzde, Kalkınma Bakanı, 'Bu, 1990'larda başlamış ama yarım bırakılmış bir inşattı. Biz tamamladık' dedi. Doğru. AK Parti, yarım bırakılan işleri tamamlayan partidir. AK Parti, yarım kalan gönülleri birleştiren partidir. Doğu'da da böyle, Batı'da da böyle. Bolu Dağı Tüneli ihalesi 1990'da yapılmıştı, ilk kazı işlemi 1993'de başlayabildi. O proje yıllarca ilerleyemedi. Ne zaman ki biz iktidara geldik Bolu Tüneli'nde ışık göründü. 2003 başından itibaren tüm gecikmeleri telafi ettik ve 2007 başında da tüneli hizmete açtık."
Davutoğlu, AK Parti hükümetlerinin hizmet ve eser verme anlayışını terk etmediği için Türkiye'nin bugün parlayan bir yıldızı olduğunu söyleyerek, Türkiye'nin her köşesi ve kentinin aynı anda geliştiğini anlattı.
Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Önce dış politika, sonra iç politika, demiyoruz. 'Önce ekonomi, sonra şehircilik' demiyoruz. 'Önce demokrasi, sonra kalkınma, refah' demiyoruz. Bütüncül bir siyaset izliyoruz ve insanımızın mutluluğu için gerekli tüm adımları aynı zamanda atıyoruz. Biz bu yüksek yüce hedeflerin peşindeyken, şu muhalefetin, kimi çevrelerin haline bir bakın Allah aşkına. Türkiye'nin arkaik dönemlerinin diskurlarıyla bugünün Türkiye'sine seslenmeye çalışıyorlar. Dün, Mecliste gördünüz. Karşımızda ne hale düştüklerini gördünüz. Hepsine Türkiye'nin her yerinden meydan okuyoruz. İşte biz bugün Bingöl'deyiz, dün Ankara'daydık, gelecek hafta Ağrı'da, ertesi hafta İzmir'de, Edirne'de, Van'da, Şanlıurfa'da olacağız. Ülkemizin her yerine gideceğiz. Ama diğer partiler Türkiye'nin bir bölgesinde varlar, diğer bölgesinde yoklar. Bir şehrinde varlar, diğer şehrinde yoklar. Biz ise ülkemizin her yerinde varız, çünkü biz her şeyden önce 78 milyonun kalbinde, yüreğinde ve zihninde varız."
Muhalefet partilerinin, ülkenin sorunlarına çözüm üretemediğini ifade eden Davutoğlu, "Onların ufukları dar, küçük küçük düşünüyorlar. Fikirleri kısır, herhangi bir çözüm üretemiyorlar. Kelimeleri hazineleri zayıf, dillerinde nizadan, çekişmeden, hakaretten başka bir şey yok. Bunların yüreğinde millet sevgisi, halk sevgisi yok. Bu mutsuzluklarını da bütün bir ülkeye yaymak istiyorlar. CHP'si de böyle, MHP'si de böyle, HDP'si de böyle" dedi.
BİZ, 78 MİLYONLA YÜRÜMEYE DEVAM EDİYORUZ
Muhalefet partilerinin 2016 yılı bütçe görüşmeleri sırasında, birbirlerine laf etmediğini söyleyen Davutoğlu, "Bakın dün, hiç birbirlerine laf etmediler. CHP diğerlerine laf etmedi. Bu ülkenin doğusunda, güneyinde, gelip selam veremeyen MHP, diğerlerine laf etmedi. HDP terör örgütünün sözcüsü olan o parti, diğerlerine laf edemedi. Hep beraber bize saldırdılar. Hodri meydan, kim çıkarsa çıksın karşımıza, ister tek başına, ister hep birlikte, biz buradayız. Türkiye'deyiz, doğudayız, batıdayız, kuzeydeyiz, güneydeyiz. Her bir ilimizdeyiz ve her yerde, her meydan okumaya karşı dimdik ayaktayız. Çünkü Türkmen yiğitler de bizimle Zaza yiğitler de bizimle Kürt yiğitler de bizimle" ifadesini kullandı.
HDP'lilerin 7 Haziran'dan önce Bingöl'e geldiğinde "Halkımızla gönül ittifakı yaptık, hiçbir kirli işbirliğinin altına girmedik" şeklinde açıklamalar yaptığını anımsatan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yalanları, yaldızları bir bir döküldü. İki seçim sonrasında Meclis'e gelir gelmez sırtını bölücü terör örgütüne, Kandil'e, sınır ötesindeki Türkiye düşmanlarına dayadılar. Partisinden pek çok isim terörist cenazelerinin kadrolu yasçısı olmadı mı? Türkiye'nin nizalı olduğu ülkelere gidip Türkiye'yi buralarda şikayet ettiler. Kirli ittifakın göbeğindeler, merkezindeler, onlar kimlerle ittifak yaparsa yapsın, biz 78 milyonla yürümeye devam ediyoruz.
Terörden medet umanlar, elini tetikten çekmeyenler ise hiç iflah olmayacaklar. Şimdi tehdit ediyorlarmış, 'daha önce Cizre'de, Silopi'de, Sur'da terör operasyonlarını başlattık', bahar gelince kuzeye, Bingöl'e, Van'a ve diğer illerimize yayılacaklarmış. İşte buradan diyorum, baharında da, yazında da, kışında da, güzünde de ülkenin her yerinde varız, her yerinde olacağız. Bizi kimse korkutamaz. Her hafta buradayım, her bahar buradayım, Nevruz'da da buradayım, Hıdırellez'de de buradayım, Kurban Bayramı'nda da buradayım, Ramazan Bayramı'nda da buradayım, Kurtuluş günlerinde de buradayım."
BİZ İSE AYDINLIK SABAHIN HABERCİSİYİZ
"Onlar baharı ateşle, şiddetle, terörle çağırıyor. Biz ise baharı kardeşlik türküleriyle çağırıyoruz" diyen Başbakan Davutoğlu, baharı dağlara, teröre değil, kayak tesislerine davet etmek için çağırdıklarını söyledi.
Davutoğlu, şöyle devam etti: "Biz ise baharı, barikatlar arkasında o gencecik yiğitlerin heba edilmesi için değil, Bingöl Üniversitesine eğitime, amfiye, kampüse gelmeleri için, bugün açacağımız kültür merkezlerine gelmeleri için çağırıyoruz. Biz baharın, şafağın sözcüsüyüz. Onlar, karanlık gecelerin sözcüleri. Onlar, karanlık gecelerdeki kirli ittifakın neferleri, piyonları. Biz ise aydınlık sabahın habercisiyiz. Onlar, sırtlarını Moskova'ya dayayan Stalin'in peşinden, Stalinist anlayışla yürüyenler. Bizler, yüreğimizle Alparslan, gönlümüzde Selahattin, Alparslan'ın çocuklarıyla, Selahattin'in torunlarını bir arada görüyoruz. Herkes sevdikleri ile haşrolacak. Onlar sevdikleri ile biz sevdiğimizle. Sevdiğimiz Bingöl ile yaşamaya da, haşrolmaya da hazırız."
Terör konusuna bakışlarının, başından itibaren belli olduğuna dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, milletin 1 Kasım'da ayağa kalktığını, Doğu ve Güneydoğu'da altın gibi bir netice ile en fazla oyunu artıran illerden Bingöl ile gurur duyduklarını belirtti.
Her zaman çözüm odaklı olduklarını dile getiren Davutoğlu, çözüme katkı verecek herkese, sivil toplum kuruluşlarına, aydınlara, akademi dünyasına 'Fikrinizi söyleyerek katkı verin' dediklerini ifade etti.
SAMİMİ ÇALIŞMALARIMIZ AYNI DERECEDE KARŞILIK BULMADI
Risk ve sorumluluk aldıklarını vurgulayan Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat ilan ettiği ve Başbakan sıfatıyla yürüttüğü, şimdi de benim devraldığım süreç, demokrasi anlayışımızın gereğiydi. Biz siyasetin sorun değil, çözüm üretmesi gerektiğine inandık. Siyasi bir sorunun çözümünün, öncelikli adresinin siyaset kurumu olduğu bilinciyle hareket ettik" dedi.
Davutoğlu, bu nedenle her türlü talebin, demokratik bir atmosferde serbestçe dile getirilebileceği bir zemin tesis ettiklerinin altını çizerek "Sözü olanın gelip söyleyebileceği, talebi olanın rahatça dile getirebileceği bir ortamın oluşmasını sağladık. En baştan itibaren Çözüm Süreci'nin milli ve yerli bir proje olduğunu vurguladık. Toplumun bütün kesimleri de büyük bir vicdanla akılla engin bir gönülle bu süreci sahiplendi. Bu süreçte şiddetin, silahın tasfiye edilmesini ve demokratik siyasetin tek meşru yol olarak kalmasını amaç olarak benimsedik. Herkesin de aynı yaklaşım içerisinde bulunacağını düşündük" diye konuştu.
Bu amaçla attıkları adımların samimiyetini kimsenin sorgulayamayacağını belirten Davutoğlu, "Ne yazık ki bizim iyi niyetli ve samimi çalışmalarımız aynı derecede karşılık bulmadı. Bölgemizde gelişen hadiseleri örgüt çıkarları için bir fırsata dönüştürmek isteyen ve bunun için en alçakça yöntemleri kullanmaktan kaçınmayan bir anlayışla karşılaştık. Meşruiyetten nefret eden o cinayet şebekesi, birden bire eski ayarlarına Marksist, Leninist, Stalinist ayarlarına geri döndü" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin birlik ve beraberliğine kasteden oluşumların, huzur ve güvenlik ortamını kaldırmak için yeniden harekete geçtiğine dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti: "Barış ve huzur ortamı yerine, yanı başımızda halkını ateşe veren Esed rejimi ile işbirliği halinde, kanlı bir etnik ve mezhebi çatışmanın tarafı olmayı tercih ettiler. Türkiye'nin, bölgenin huzuruna kastettiler. Huzura kasteden güçlerin taşeronu, piyonu haline geldiler. Bugün, Çözüm Süreci'nin durmasının tek sorumlusu, silahların gölgesine saklanmaktan vazgeçmeyenlerdir. '2013 Martı'nda silahları terk edeceğiz' sözünü verdikten sonra 2015'te ve şimdi 2016'da şehirlerimizi ve ilçelerimizi silah deposu haline getirmeye çalışanlar, işte Çözüm Süreci'ni durduranlar da bitirenler de onlardır. Bütün vebal onların omuzlarındadır."
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir demokratik ülkenin bir şehrinin, ilçesinin, herhangi bir yerinin bir terör örgütü tarafından silahlandırılmasına izin vermeyeceğini belirten Davutoğlu, "Kimi vekillerin, teröristlerin cenazesine gitmesi de ayrı bir provakasyondur. Kendi meşruiyetini imha eden, ileri düzeyde hastalıklı bir ruh haline sahipler. Bir milletvekilinin, terör örgütünün bile sahiplenmeye çekindiği bir teröristin cenazesine gitmesi tam bir aymazlıktır. Ankara'nın göbeğinde kardeşlerimize saldırıp bombalı araçla 29 canımızı şehit eden bu teröristin cenazesine giden, aynı o terörist gibi bu suça ortak olmuş olur. Hiçbir siyasi sistem, böyle bir şımarıklığa, böyle bir aymazlığa göz yummaz" değerlendirmesinde bulundu.
BİZ İNSANIMIZIN AŞINI, İŞİNİ KONUŞMAK İSTİYORUZ
Gündemlerinin belli olduğunu ve bu gündeme hakim olduklarını anlatan Davutoğlu, "Onlar istiyorlar ki bölgede sadece terör konuşulsun, onlar istiyorlar ki bölge sadece karanlık senaryolar üzerine konuşulsun. Hayır bizim gündemimiz bu değil. Biz sokaktaki insanımızın aşını, işini, sevincini, coşkusunu, düğününü, günlük derdini, tasasını kısacası hayatının her neşesini konuşmak istiyoruz" diye konuştu.
Dün TBMM'ye sunulan bütçenin bunun en önemli göstergesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "2016 bütçesi, 2002 bütçemizin tam 5 katı büyüklüğündedir. Bu bütçe artık eskisi gibi bir faiz bütçesi değil, hizmet ve yatırım bütçesidir. Biz bir taraftan terörle kararlı bir şekilde mücadele ederken bir taraftan da ülkemizin saygınlığını, milletimizin refahını artırmanın gayreti içindeyiz. Bu hayatta Türk'ün, Zaza'nın, Kürt'ün, Çerkez'in hayatında teröre yer yok" ifadelerini kullandı.
BİNGÖLLÜ 'DAHA ÇOK ÖZGÜRLÜK' ÇAĞRIMIZA 95,8 İLE MUAZZAM BİR SES VERDİ
"Gündemi öldürme, yok etme, yıkma olanlara inat bizim gündemimiz yaşatmadır, imardır, inşadır, kalkınmadır, birliktir, beraberliktir, dirliktir, ebediyete kadar kardeşliktir" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Son 13 yılda olağanüstü hamleler yaptık. Her bir hamlede de Bingöl'ü yanımızda gördük. Türkiye'yi dönüştürme, daha özgür kılma, kalkındırma yolculuğumuzda hep yanımızda oldunuz. Bundan sonra da bizim yanımızda olmaya devam edecek misiniz? Bundan sonra da terör örgütünün karşısında dimdik, AK Parti'nin yanında dimdik ak alınla durmaya devam edecek misiniz? Yüzde 32 ile başlayan desteğiniz, yerel seçimlerde yüzde 57'lere, genel seçimlerde yüzde 67'lere ulaştı. Hele o referandumlarda... Bingöllü 'daha çok özgürlük' çağrımıza yüzde 95,3 ile muazzam bir ses verdi, omuz verdi, destek verdi. İnşallah anayasamızı Ankara'da, sizlerin de onayıyla yaptıktan sonra, referandumda çok daha büyük bir oranla 'evet' diyeceğinizi biliyorum."
Yatırımlar çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine son 14 yılda aktarılan kaynağın ise 200 milyar lirayı aştığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Biz 2001'de yola çıkarken bu memlekette insanlar dilleri, kültürleri, inançları, kılık kıyafetleri sebebiyle aşağılanıyordu. Ayrımcılığa tabi tutuluyordu. Biz o aşağılanlar, o mazlumlar adına yola çıktık. Şimdi geldiğimiz noktada ise Allah'a şükürler olsun ki o ayıplardan hiçbir eser kalmadı. Güzel Kürtçe'yi, güzel Zazaca'yı yasaklayan zihniyetten burada, Bingöl'de güzel Kürtçe, güzel Zazaca'yla yiğit Zazaları, yiğit Kürtleri selamlayan bir Başbakan geldi. Aradaki fark bu."
Bütün yasakları kaldırdıklarına dikkati çeken Davutoğlu, parçanın değil, bütünün siyasetini yaptıklarını, bölmeyip birleştirdiklerini anlattı. Davutoğlu, birilerinin şehirleri yıkmaya çalışırken kendilerinin imar etmeye geldiklerini söyleyerek, "Birileri yiğit Zaza, Kürt kadınlarının yüreklerine evlat ateşi düşürmeye çalışırken biz onların yüreğine bütün Türkiye'nin evlat muhabbetini sunuyoruz. Birileri bu gençleri dağlarda, barikatlarda heba etmek, piyon gibi kullanmak isterken, biz gençlerimizi açtığımız kayak tesisine, gençlik merkezine, kültür merkezlerine, liselere, üniversitelere çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.